Çalışmak ve Mutluluk

Tarih

Çalışan Mutluluğu Üzerine:
“Mutluluk” ve “çalışmak” yan yana getirilebilir iki kelime mi?
Belki birkaç yüzyıl önce değildi. Ancak zamanın ruhu ihtiyaçlarımızı, önceliklerimizi ve paradigmalarımızı değiştirmekte. Mutlu olmak ile ilgili giderek daha çok zorlanıyor ve bu konuya her zamankinden daha fazla kafa yoruyoruz.
Mutluluk ve çalışmak ilişkisine gelmeden önce kavramlara biraz yakın mercekle bakalım.
Neden çalışırız? Tarihsel ve felsefi açıdan düşündüğümüzde bu soru çok çeşitli yanıtlar alır. Bundan çok değil iki yüzyıl kadar geriye gittiğimizde çalışmanın neredeyse yalnızca kölelere reva görülen bir eylem olmasıyla karşılaşırız, örneğin. Batı toplumlarında dahi köleliğin ancak 19.yy sonlarına doğru ortadan kalkmaya başladığını düşünürsek günümüzün modern çalışma hayatının tarihçesi çok da eskilere dayanmıyor. “Çalışmak ve iş” kavramları da içinde bulunduğu çağın ihtiyaç ve değerlerine bağlı olarak yeni anlamlar kazanıyor, yapılış şekilleri ve yaşamlarımızdaki önemi de artıyor veya azalıyor. Ancak günümüz değerlerine bağlı olarak düşünecek olursak yaklaşık yanıtlar şöyle:

  • Para kazanmak ve yaşamımızı idame ettirmek için
  • Kendimizin ve ailemizin ihtiyaçlarını karşılamak için
  • Kendimizi önemli ve başarılı hissetmek için
  • Ülkemize hizmet için
  • Bir ideali gerçekleştirmek için
  • Topluma yararlı olmak için
  • Ünlü veya popüler olmak için
  • Daha anlamlı bir hayat sürmek için
  • Mutlu olmak için Peki ya mutluluk? Öyle ya, bir kavramı ele almadan önce onunla ilgili bir tanımda uzlaşmak gerekir, hele ki elimizde “mutluluk” gibi son derece soyut bir kavram varsa. TDK’ye göre mutlulukla ilgili iki tanım var:
    1. Bütün özlemlere, bütün isteklere eksiksiz bir biçimde ve sürekli olarak erişilmekten duyulan kıvanç durumu.
    2. Bir isteği, özlemi yerine geldiğinde duyumsanan sevinç.
      Mutluluğu “isteklerin gerçekleşmesi” olarak tek bir değere indirgemek ve tek bir kavramla açıklamak yerine pozitif psikoloji tanımlarını da devreye sokarak “olumlu duyguları tecrübe etmede sıklık” diye nitelemek daha yerinde olur. Bireylerin hayatlarını bilişsel ve duyumsal olarak öznel iyi olma hali (subjective wellbeing) içinde sürdürmeleri onların mutlu olduğu sonucuna varmamızı sağlar. Burada ifade edilen “öznel” ifadesi herkesin farklı yollarla ve farklı anlamlarla bu kavramla ilişkide olduğunu gösteriyor.
      Mutlu olmak için çalışmak belki de çok yeni nesil bir yaklaşım. Endüstrileşmenin başlangıcında işçi sınıfının yaşam tarzını, çalışma saatlerinin ekstrem uzunluğunu (günde 15-16 saat) ve zor çalışma koşullarını düşünürsek o dönemi, “hayatta kalmak için çalışmak” diye değerlendirebiliriz. Ancak çalışan haklarının ve insanca çalışma modellerinin artmasıyla mutlu çalışmaktan veya mutluluk için çalışmaktan söz edebilir olduk. “Mutlu olmak için çalışma” idealini bir kenara bıraksak dahi işimizin mutluluğumuzla yakından ilişkisi olduğu hepimizin kabul edeceği bir gerçek. Hem süre olarak yaşamımızın çoğunu bu eylem içerisinde geçirdiğimiz için hem de yaptığımız iş -iş dışı zamanlarda dahi- yaşamımızı belirlemede büyük rol oynadığı için. Kazandığımız paranın miktarı, işyerimizin fiziksel koşulları, iş yaşamında sürdürdüğümüz ilişkiler, unvanımız, statümüz, çalışma hayatında oynadığımız rol yaşamın sağlık, esenlik, tatmin, huzur, eğlence, aile gibi tüm diğer unsurlarıyla da bağlantılı olduğu için.
      Modern kurumlar çalışanın “İyi Olma Halini” destekliyor
      Ortak bir yaşam idealinden söz edecek olursak en nihayetinde hepimiz “mutlu olmak” için yaşarız. Öyleyse olumlu duyguları inşa etmek, geliştirmek de artık kaçınılmaz olarak iş yaşamımızda sahip olmamız gereken bir çaba. Ancak bu çaba sadece çalışan bireylere değil, işveren ve kurumsal organizasyona da düşüyor. Neden derseniz; mutlu çalışanlara sahip olan şirketler başarılarını önemli ölçüde arttırıyorlar. Birçok çalışmanın ortaya koyduğu somut sonuçlara göre örgütsel performans, yenilikçi iş davranışı, fazladan rol alma, bağlılık, iş tatmini, işe adanmışlık psikolojik iyi oluş hali ile doğru orantılı şekilde artış gösteriyor.
      Peki çalışanın iyi oluş halini ve mutluluğunu etkileyen faktörler nelerdir? Bu soruya yanıt arayan sosyolojik çalışmaların ortaya koyduğu listede şu kavramlar yer alıyor.
  • Kuruma güven
  • Kurumun destekleyici olması, psikolojik sermayesi
  • Yüksek performanslı iş sistemi
  • Kendini yetiştirme olanakları
  • Kişinin kurumsal değerlerle uyumu
  • Duygusal zekâ
  • Psikolojik güçlendirme ve sağlamlık (rezilyans)
  • İşin anlamı
  • Örgütsel adalet
    Görülüyor ki işyeri mutluluğunu sağlayan nedenlerin bir kısmı kişinin kendi kişisel, ruhsal ve psikolojik yaklaşımlarıyla ilgiliyken bir kısmı da kurumun değerleri, kültürü ve yaklaşımlarıyla ilgili. Günümüzde birçok kurum, kişisel becerilerin ve psikolojik sermayenin arttırılması, psikolojik sağlamlığın güçlendirilmesi ve iyi oluş halinin sıklaşması için çalışanını desteklemeyi çok daha fazla önemsiyor. Şirket politikaları, mutlu işyeri olmak, mutlu çalışanlara sahip olmak, çalışan bağlılığını arttırmak için tekrar tekrar gözden geçirilmekte ve buna hizmet eden yeni uygulamalar, eğitimler ve yan haklar ilave edilmektedir. Çalışma koşulları iyileştirilmeye çalışılırken çalışanın iyi olma halini pekiştirecek stratejiler üzerinde düşünülmektedir. Batı ülkeleri bu uğurda daha sıkı adımlar atarken ülkemiz de bu rüzgârı arkasına almalıdır. Neticede yerel ve küresel rekabet, mal veya hizmet üreten kurumları değişime zorluyor ve bu değişimin başlıca yolu da iş gücünü oluşturan çalışanların mutluluk ve motivasyon kaynaklarını belirlemekten geçiyor. Ve artık “mutluluk” ve “çalışmak” kelimeleri sık sık birlikte anılıyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Çalışma İsteğini Tekrar Kazanmak

Hayatın koşturmacası içinde kendinizi bir hamster çarkında koşarken bulduğunuz...

Küresel Trendlerin Türkiye’ye Etkisi Büyüyor

Küresel ekonomik trendlerin Türkiye iş dünyasına yansımaları, son yıllarda...

Etik Karar Vermede Kurumsal Değerlerin Pusula Etkisi

İş dünyasının çalkantılı sularında yol alan şirketler, her geçen...

Dağıtım Kanallarını Optimize Etme ve Lojistik Yönetimi – Türkiye’de Go To Market

Günümüzün rekabetçi iş dünyasında, dağıtım kanallarının optimizasyonu ve etkili...