Planktonlar, tüm sularda serbestçe yaşayan ve akıntılarla sürüklenen, genelde mikroskopik ve tek hücreli, nadiren çok hücreli organizmalardır, boyları 0.2 mikrondan 20 cm.’ye kadar olabilmektedir. Eşeyli veya eşeysiz üreyen türleri vardır, bazı denizanaları ve kopmuş yosunlar okyanus bilimciler tarafından plankton olarak kabul edilirler. Okyanus ekosistemlerinin temel taşlarıdır, canlılığın sürdürülebilirliğinde önemli rolleri vardır. Başta sularda yaşayanlar olmak üzere tüm canlıların beslenmesine katkı sağlarlar, besin zincirinin en altında yer alırlar. “Okyanusların görünmez kahramanları” olarak adlandırılırlar. Protein, karbonhidrat ve yağdan oluşan besin içerikleri çok değerlidir. Hava ve toprak gibi su bulunmayan ortamlarda benzer organizmalar bulunabilir.
Fitoplankton ve Zooplankton olmak üzere iki gruba ayrılırlar.
Beşbin kadar türü olan Fitoplanktonlar okyanuslarda ve denizlerde yaşarlar, kimyasal bakımı yetersiz yüzme havuzlarında yosun şeklinde görülürler. Dünyadaki oksijenin yarıdan fazlasını, bazı araştırmacılara göre %80’ini üreten, ortamdaki karbondioksiti emen, enerji üreten, fotosentez yaparak kendi besinleri olan organik maddelerin sentezini yapan bitkilerdir; güneşten yararlanmak için su yüzeyinde yaşarlar, diğer deniz canlıları için temel besin kaynağıdırlar. Besin değeri olarak içeriklerinde %60 protein, %15 karbonhidrat, %20 yağ, B12, demir, kalsiyum ve diğer elementler bulunur. “Okyanusun bitkileri” olarak anılırlar.
Zooplanktonlar fitoplanktonlarla ve diğer küçük organizmalarla beslenen, genelde mikroskopik boyutlu hayvanlardır. Denizlerde, akarsularda, göllerde hatta buzullarda bile yaşayabilirler. Yumuşakçalar, kabuklular gibi farklı türlerden oluşurlar. Bazı karides ve yengeç türlerinin larvaları da zooplanktondur. Besin değeri bakımından karbonhidrat oranı fitoplanktonlarda bulunandan daha az, yağ oranı daha fazladır. “Okyanusun hayvanları olarak anılırlar.
Okyanuslardaki iklim veı ısı değişiklikleri plankton popülasyonlarını ve deniz ekosistemlerinin sağlığını ciddi şekilde etkiler. Atmosferdeki karbondioksitin okyanuslar tarafından emilmesi suyun asitliğini artırır, buna deniz kirliliği de eklenince, planktonların büyüme hızı düşer, çeşitliliği azalır. Bu durumu önlemenin yollarından biri de gezegenimizde karbon emisyonunun azaltılmasıdır. Okyanusların sağlığının korunması sürdürülebilir bir yaşam için çok önemlidir.
Atmosferde karbondioksitin in artması sonucu oksijen göreceli azalır, sera etkisi ortaya çıkar. Böyle dönemlerde algler hızla çoğalır ve “çiçeklenme” denilen yoğun fitoplankton patlamalarına neden olur ve denizlerin dengesini bozarlar. Doğru ve çevreci yönetim anlayışı ile deniz ekosistemlerinin sağlığı korunabilir.
Bilimsel çalışmalar için planktonlar özel besin çözeltilerinde üretilebilir. Bol ışık, hava ve besin fitoplanktonların fotosentez yapabilmeleri için çok önemlidir. Sağlanan uygun ortamda planktonlar hızla çoğalırlar.
Hamsi, sardalya, uskumru gibi küçük balıklar, karides ve yengeç larvaları yaygın olarak zooplankton tüketirler. Yumuşakçalar, istiridye ve midye larvaları da planktonlar ile beslenirler. Antarktika bölgesindeki bazı fok türleri ve kuşlar da planktonlarla beslenen canlıları avlayarak dolaylı yoldan plankton tüketmektedirler.
Planktonlar, akvaryum balıkları için de önemli bir besin kaynağıdır, fitoplanktonlar fotosentez yaparak akvaryum suyunda oksijen artışı sağlarlar.
İnsanların okyanus suyu içerek doğrudan planktonlarla beslenmeleri deniz suyunun aşırı tuzluluğu, zararlı ve zehirli mikroorganizmaların varlığı gibi nedenlerle sakıncalıdır. Ayrıca insanların, balinalarda olduğu gibi, filtrasyon yapma yeteneği olmadığından çok fazla miktarda okyanus suyu almaları gerekecektir. Planktonlardan üretilmiş bazı toz, tablet veya kapsül şeklinde ilaçlar satılmaktadır, bunlar protein, vitamin, mineral ve antioksidanları da içerdikleri için, beslenme takviyesi olarak kullanılır, “süper gıda” olarak adlandırılırlar. Planktonların hafif şekerli, deniz yosununa benzeyen tatları olduğu söylenmektedir. Deniz canlıları planktonlarla beslendikleri için insanlar da dolaylı olarak plankton kaynaklı besin almaktadırlar.
Planktonların aşırı tüketilmesi sonucunda balinalar ve tüm diğer deniz canlıları azalır, deniz ekosisteminde zincirleme olumsuz etki ortaya çIkar, birçok türün yok olmasına neden olur. Bu durum balıkçılık ve turizm endüstrisini olumsuz etkiler. Boyları otuz metreye varan dünyanın en büyük hayvanları mavi balinalar, büyük miktarlarda plankton tüketirler, özellikle krill adı verilen küçük, karides benzeri kabuklular ana besin kaynaklarıdır, bunların azalmasından çok etkilenirler. Köpek balıkları da diğer pek çok canlı gibi planktonlarla beslenen canlılarla beslediklerinden dolaylı olarak plankton tüketmektedirler.
Planktonların fazla miktarda üretimi günümüzde teknik ve ekonomik zorluklar nedeniyle yeterli olamamaktadır. Okyanuslarda doğal olarak yetiştirilmesi ve hasatı için AR-GE çalışmaları sürmektedir. Bu çalışmalardan sonra plankton bazlı yeni gıda ürünlerinin geliştirilmesi ve piyasaya sürülmesi olasılığı vardır.
Hızla artan dünya nüfusu ve sürdürülebilir beslenme kaynaklarına duyulan gereksinimdeki artış, bilim insanlarını gıda endüstrisinde yeni alternatifler aramaya yönlendirmiştir.
Planktonlar, yüksek besin değerleri ve çevresel sürdürülebilirlikleri ile insan dahil tüm dünya canlılarını besleyebilecek ve bu konuda devrim yaratabilecek potansiyele sahiptirler, ancak besin olarak tüketilmesi konusunda kültürel ve psikolojik engellerle karşılaşılma olasılığı vardır; yaygın tüketim ve tüketici kabulü konusunda çalışmalar henüz tamamlanmamıştır. Ancak açlığın psikolojik engelleri kolayca aşabildiği bilinmektedir.
Dünya, biyolojik çeşitlilik için mikroskobik planktonları korumaya uğraşırken, ne yazık ülkemizde avcılık adı altında dünya güzeli canlılar tüketilmiş, şimdi de sıra yönetimler eliyle can dostlarımızı yok etmeye gelmiştir.
Endonezya’da 2014 yılında, soyları tükenme aşamasına gelmiş Manta balıkları koruma altına alınarak avcılığı yasaklanmıştır.
Bu balıkların uçarcasına yaptıkları ilginç gösterinin büyük turistik değeri olması ve bu değerin balığın etinin değerinden çok daha fazla olması nedeniyle kısa sürede ulusal ekonomiye katkısı da anlamlı bir düzeye çıkmış, balığın soyu da kurtarılmıştır.
Çevre ve canlı katliamına doğanın verdiği yanıt acımasızdır.
Planktonlar, Geleceğin Besini ?
Tarih