Sürdürülebilir-Maske

Tarih

Okumaktan pek haz etmeyenlere yönetmen Ridley Scott’ın liderlik tarzı ve sonuçları üzerine destansı biyografik bir dram filmi olan ‘’NAPOLYON’’u izlemelerini tavsiye ediyorum. Her ne kadar tarihi gerçekleri filmin etkisini artırmak için bir miktar değiştirse de Scott gelen kışkırtıcı sorulara ‘Siz o sırada orada mıydınız?’ diye bir cevap vererek aslında gerçek tarihin üzerinde bile manipülasyon yaratılabileceği ve bu sayede toplum ya da bireyler üzerinde bile istenilen etkinin her zaman kurulabileceğini ifade etmiştir.
Film bir yana ardındaki yaşanan tarihi olaylara mercek tuttuğumuzda ise önemli iki noktanın üzerinde durmak istiyorum bugün. Gücü elinde tutan hırslı bir liderin inisiyatifi elinden kaybedişinin(1) ve bu hırsını bilen zamanın dışişleri bakanı Charles-Maurice de Talleyrand-Perigord un bu hırsı kullanarak Napolyon’u yaptığı planın süresini dahi net olarak öngörerek Waterloo Savaşındaki yenilgisi ardından Saint Helena adasında sonsuzluğa yollamasının(2).
Saldırgan bir lider kendine göre bir dizi cesurca hareket sergiler. Gücü belirli bir zamanda zirveye ulaşır ama bu güç belirli bir zaman diliminde kendi aleyhine döner. Çünkü düşmanları artmıştır ve onların hareketlerine ve kendi düşüncesiz hareketlerine doğru tepki vermekte zorlanmaya başladıkça da saldırgan enerji lidere her şeyden fazla zarar vermeye başlar. Oysa ki güç sahibi lider duygularına hakim olup öfkenin etkisinde kalmamalıyken Napolyon yaşadığı hezimetler ardından İtalya açıklarındaki Elba adasına sürülmüş ve 1814 tarihinde Viyana Kongresi’nde Avrupalı diğer güçler imparatorluktan kalanı bölüşmek için bir araya geldiklerinde dahi onun cesur ve yaratıcı bir lider olmasından dolayı endişe içerisindedirler.
Tek bir kişi hariç. Napolyon’un eski dışişleri bakanı olan Talleyrand Napolyon’u kendi silahları ile son kez vurarak hiçbir ülkenin tepkisini çekmeden onu tarihin tozlu sayfalarına göndermek için hazırlık yapmaktadır. Bir ahçı, bir hizmetçi, bir piyanist ve sınırlı sayıda görevli verilen sözde Elba adası kralı Napolyon’u İngiliz ve Avusturya ortak senaryosu ile adadan kurtaracak Fransa’ya geri getirecek ve kısa bir süre sonucunda da ebedi sonsuzluğuna doğru yolcu edecektir.
Tallerand önce Napolyon’u kıvama getirmek üzere adaya ziyaretçiler gönderir, onun Fransa’da her zamankinden fazla sevildiğine ve halkın onu bağrına basacağına ilişkin bilgiler paylaşılır ve ardından Avusturyalı General Koller devreye alınır ,adaya ziyarete giden General İngiltere dahil Avrupalı güçlerin onu tekrar iktidara kabul edeceği hususunda Napolyon’u ikna eder.
Ve artık süreç kurnazlık, ince diplomasi ,entrika üzerine kurulu bir senaryo ile , ‘’Sürdürülebilir ‘’ liderlik konusunda en başarılı ‘’Liderlik Maskesi ‘’ kullanımını bilen zeki bir diplomatın; hırs ve yaratıcılığı ile bilinen bir imparatoru alt etme hikayesine dönüşür.
Talleyrand usta bir oyuncu gibi her ihtimali önceden öngörerek Elba adasının Napolyon tehdidi açısından doğru bir ada olmadığı görüşünü zorla muhaliflere kabul ettirmek yerine doğru zamanı kollayarak sessiz ve derinden ilişkiler ile önce İngiliz dışişleri bakanı Castlereagh ve Avusturya dışişleri bakanı Metternich’i yanına çekerek ortak bir plan yapar. Napolyon’un yüksek egosu ile yeniden zafere duyduğu açlık ve kitlelerin sevgisini bildiği için acele edip hazırladıkları tuzağa düşeceğini de öngörüyorlardı..
Bu plan uygulayıcılarına kesinlikle geri dönemezdi.
Eğer ülkeye geri dönerse Napolyon’un Fransa’yı savaşa sokacağını, bulaşıcı hastalıktan tamamen kurtulmak adına evi yakmak gibi olsa da bu süreç sonunda ekonomisi çok zayıflamış ülkede yeri ve zamanını Talleyran ‘ın belirlediği bir süre sonunda Napolyon’un kazanma ihtimali ise tamamen ortadan kaldırılmıştı.
Elba adası önce İngiliz savaş gemileri ile topları olası tehdit aldıkları Elba sarayına çevrili durumda kuşatıldı ve ardından 2 Şubat 1915 tarihinde gündüz vakti içinde dokuz yüz Fransız’ın olduğu bir gemi adaya yanaştı Napolyon’u alarak adadan ayrıldı .İngiliz savaş gemileri takibe geçseler de ne hikmetse gemi izini kaybettirdi ve tüm devlet adamlarını tedirgin ederken halkları şaşırtan bir şekilde Fransa’ya ayak bastı. Napolyon hiç eksilmeyen özgüveni ve hırsı ile tahtı ele geçirmek için küçük bir ordu ile saraya yürüdü. Yolda kendi kurduğu eski ordularındaki askerleri taraf değiştirdi ve yanına katıldı. Ardından her sınıftan ayaklarına kapanan halk ile saraya yürürken kızgın kitlelerden korkan kifayetsiz geçici kral kaçarak canını zor kurtardı. Napolyon zayıf ekonomili ve kaynakları tüketilmiş Fransa’nın yeniden yüz günlük süre ile imparatoru oldu ama Waterloo savaşına girme hatasına sürüklenen Napolyon bu kez son yolculuğuna uğurlanacağı bomboş Saint Helen adasına gönderildi. Bu hikayenin sonu böyle bitmiş olabilir ama buna benzemese de tekrarlanan benzer hikayeler duyacağınıza kesinlikle eminim. Ortak noktaları ise liderlik özelliklerinin hep farklı yansımaları olacağıdır..
Liderlik tarzı herkesin kendi yaşam deneyimleri ve öğretilerine paralel gelişen ve olgunlaşan bir süreçtir aslında. Talleyran’a baktığımda özel yaşamı hakkında pek bilgiye sahip olmasam da diplomat olarak her zaman zeki ve zamanı geldiğinde harekete geçmenin olumlu sonuçlara dönüşebileceğinin erdemi ile sürdürülebilir adımlar atan mükemmel maskeli bir lider olduğunu söyleyebilirim.
Bu öyle sürdürülebilir bir maske kullanımıdır ki yansıtıldığı her taraf için kabul edilebilir süreç ve sonuçlarını öngörü olarak kabul ettiren ,sonrasında kendisine arka çıkan siyasi ve askeri liderlerin destekleri ile de en güçlü imparatorları bile zaman içerisinde alt edebilmektedir.
Bu yazı da tarihe iz bırakan pragmatik hırslı ve yaratıcı bir lider ile , sürdürülebilir stratejiler ile tarihe yön veren, belki de çoğu insanın adını hatırlamadığı bir başka liderin liderlik sonuçlarına değinmeye çalıştım. Liderlik yolunuzda seçeceğiniz yöntem tamamen size kalmış. Kararı siz verin.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Fikir hırsızlığı neden yapılır?

Geçenlerde, uluslararası bir şirkette üst düzey pozisyonda çalışan yakın...

Nitelikli işgücü krizi büyüyor

Türkiye'nin ekonomik büyümesi ve sanayileşme hamlesi, beklenmedik bir darboğazla...

Teknoloji Yolculuğunda Öğrenmenin Yaşı Yok!

Teknoloji çağında yaşıyoruz ve artık büyüklerimiz de bu hızlı...

Kaos ile başa çıkmak nasıl mümkün olur?

İş yaşamında sıklıkla “kaos” olarak tanımlanan istenmeyen durumlar ile...