Yetersizlik Duygusuyla Baş Etmeyi Kolaylaştırmak

Tarih

Geçen sayımızda, hemen hepimizin zaman zaman hissettiği yetersizlik hissini daha yakından tanımaya çalışmış, nedenleri ve sonuçlarıyla ilgili bazı yaklaşımlar getirmiştik. Şimdi ise baş etmeyi kolaylaştırıcı bazı ipuçları ile ilerleyelim.
Farkındalık kazanmak. Bu kavramı sık kullanmak suretiyle önemsizleştirdiğimizin farkındayım ancak farkındalık çözüm reçetesinin -kelimenin tam anlamıyla- olmazsa olmaz parçası. Farkına varmadığımız hangi sorunu çözebiliriz? Bakıp görmediğimiz, hangi engeli aşabiliriz? İşte o zaman yan yollara sapar çareyi başka sularda arar ve boğulmaktan da çoğu kez kurtulamayız. Farkındalık ise bir pratik kazanma işidir, yani egzersiz ve çalışma gerektirir. Mindfulness, zihin egzersizleri gibi uygulamalar hayatımızın bir parçası olduğunda işimiz çok daha kolaylaşır.
Öz şefkat kavramı ile tanışmak. Rekabetçi koşullarda belki en çok eksik kalan yanımız burası. Öz şefkat, öz güven, öz saygı kendini beğenmek gibi sağlıksız egoya dair kavramlarla karışıyor oysa öz şefkat hata yapmaya izin verdiğimiz, kendimizi ve dünyayı kabul etme becerimizi geliştirdiğimiz bir alan. Ve çoğu zaman da iyileşme burada. Mindfulness kavramının içinde yer alan unsurlardan da biri aynı zamanda. Kendimize şefkat ve anlayış göstermemiz, yetersizlik ve diğer olumsuz duygularımızı da bastırmadan dönüştürme olanağı verir bize.
Sınırları netleştirmek. Kendimizden beklentimizi gerçekçi bir şekilde belirlemek ve bunu belki de bir proje ciddiyetiyle masaya yatırmak. İmkansızın peşinde ziyan olmak yerine gerçekçi hedefleri gerçekleştirebilir olmak. Potansiyellerimi ve imkanlarımı doğru değerlendirebilmem için bir miktar analiz yapmaktan kaçınmamak. Bunun için kendine şu soruları sorabilirim.
• Günde kaç saatimi hangi işe, hangi konuya ayırıyorum veya ayırabilirim?
• Yapmakta olduklarım hani faydaya hizmet ediyor?
• Öncelik sırasını değiştirebilir miyim?
• Bunların tümü için uğraşmama gerek var mı?
• Zaman harcadığım şeyler hedeflerimle örtüşüyor mu?
Referans noktalarını doğru belirlemek. Nihayetinde başarı da, yeterlilik de, mutluluk da göreceli kavramlar. Hangi referans noktalarını kullandığımıza göre doyum derecemiz de değişir. Bu noktada başarının tanımını yapmak ve “kime göre neye göre” sorularını kendi perspektifimizden yanıtlamak işimize yarar. Referans noktaları çok yükseklerdeyse elbette oraya ulaşmak zorlu veya imkânsız bir şey olabilir. Gerçekçi olmak, bakış açımızı olumlu kılmak kendimizi yeterli hissetme ihtimalimizi de arttırır.
Negatif düşüncelerle baş etmeyi öğrenmek. Düşünceleri, istediğimiz gibi yönetemiyoruz, tıpkı duygular gibi. Ama düşünce içeriğimizi fark ettiğimizde onların yangınımıza körük olmasını engelleme şansımız artıyor. Değersizlik duygumuzu pekiştiren düşüncelerimizi fark ettiğimizde onlara inanıp da peşlerinden sürüklenmek yerine farklı bakış açıları deneyebiliriz. Yine mindfulness pratikleri bu açıdan çok yararlı olacaktır.
Duyguyu bastırmadan yönetmek. Yoğun ve zor bir duyguyla baş başa kaldığımızda genellikle çok çaresiz hissederiz ve bir an önce ondan kurtulmak isteriz. Oysa biz bunu denedikçe duygu bize adeta musallat olur. Duyguyu önce fark etmeli, sonra adını koymalı, hangi yaşantılara neden olduğunu görmeli, bedendeki durumu görmeli, sonra da onu kabul ederek ama onun esiri olmadan yola devam etmeli. Böylece yükü azalacak, zamanla etkisi yavaşlayacak.
Her duygu insanca, her duygunun bir amacı var, her duygunun yaşamda yeri var. Yetersizlik duygusu da bunlardan biri ve bazen de elimizde değil. Elimizde olan, bizi yoldan alıkoymasına izin verip vermemek. Yola devam ettiğimizde göreceğiz ki işler er geç düzelecek…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Üst Yönetimlere Güven Neden Azalıyor?

Bir zamanlar şirketlerin üst yönetimleri, çalışanlar ve toplum için...

Gıda Sektöründe Sürdürülebilirlik, Teknoloji ve Sağlık Odaklı Dönüşüm

2025 yılı, gıda sektöründe devrim niteliğinde değişimlerin yaşandığı, sürdürülebilir...

Türkiye Perakende Sektöründe Dijitalleşme, Teknoloji ve Sürdürülebilirlik

2025 yılı, Türkiye’de perakende sektörünün köklü bir dönüşüm yaşadığı...

Karar sürecinin dayanılmaz zorluğunu aşmak!

Hepimizin kafasını meşgul ediyor, yaşamlarımızı etkiliyor ama herkes “karar...