300 Doları olan ölümcül HPV’den kurtuluyor !

Tarih

Human Papilloma Virus (HPV) konusunu gündeme alış nedenim, bu virüsün dünya üzerinde çok yaygın bulunması, korunmasız cinsel ilişki ile kolaylıkla her iki cinse de bulaşarak kanser başta olmak üzere, çeşitli hastalıklar yapmasına dikkat çekmek; belki daha önemlisi sadece aşı ile bu ölümcül kanserden ~%90 oranında korunma sağlanabilmesine farkındalık yaratmak istemiş olmamdır.
HPV’nin ikiyüzden fazla tipi (suşu) vardır ve bunlardan 40’ının genital bölgeye yerleştiği bilinmektedir; %95 oranında cinsel yolla bulaşabilen, önlem alınmazsa sağaltımı çok zor olan, ölümcül kanserlere kadar giden hastalıklara neden olabilen bir virüstür. Bilim, bu virüse karşı ~%90 oranında koruyucu etkisi olan aşıyı, 20 yıl önce bularak, insanlığın yararına sunma başarısını göstermiştir. Kanserlere karşı aşı çalışmalar sürmektedir, karaciğer kanserine neden olabilen Hepatit B virüsüne karşı bulunan aşı %70-90 oranında koruyucu etki göstermektedir. Bu aşı da “kansere karşı koruyucu olma” özelliğini taşıyan ikinci aşıdır.
HPV virüsünün tipleri sayılarla tanımlanır, bunlardan 6 ve 11 numaralılar genital siğillere neden olurken, 16 ve 18 numaralılar kanser öncüsü hastalıklar ve kanserlere neden olan yüksek riskli tiplerdir. Diğerleri ara tiplerdir. Kadınlarla erkekler aynı oranda risk altındadırlar ve gizli (latent) hastalık süreçlerinden başlayarak toplumsal bulaşta önemli rolleri bulunmaktadır. Bu nedenle gerek aşılanma, gerekse de kontrollarda düzenli olarak yer almalıdırlar.
HPV bulaşı, genç yaşta başlayan cinsel yaşam, çok sayıda partnerin olması, yüksek riskli partnerlerin (seks profesyonelleri) varlığı, cinsel ilişkide prezervatif kullanılmaması, homoseksüellik gibi durumlarda artar. En büyük risk aşılı olmamaktır. Genital bölgede HPV tutulumu olan gebe kadınların normal doğum yapmaları durumunda, yeni doğan bebekler doğum yolundan geçerken virüsü alabilmekte ve ağız- boğaz bölgesinde HPV bulaşına bağlı kanserler oluşabilmektedir. Yukarıda da belirttiğim gibi %95 oranında cinsel yolla bulaşmanın yanında, %5 oranında da deri teması ve ortak kullanılan nesnelerle bulaş olabilmektedir. Bağışıklık sistemi sağlıklı bireylerde HPV bir, iki yıl içinde hastalık yapmadan kaybolabilmektedir.
Hastalık kadınlarda tüm genital organları, ağız ve anal bölgeyi tutabilmekte, ancak sıklıkla rahim ağzına yerleşerek burada kanser öncüsü hastalıklar ve kanser yapmaktadır. Homoseksüel erkeklerde virüs anal bölge, penis, ağız ve boğaza yerleşmektedir. HIV pozitif bireylerde olduğu gibi çeşitli nedenlerle bağışıklık sistemi zayıf olanlarda, gizli hastalık kolaylıkla belirgin hastalığa dönüşmekte, yeni hastalığa yakalanma riski de artmaktadır.
HPV ile oluşan kanserin öncü lezyonları dış genital organlarda kızarıklık, kaşıntı gibi deri belirtileri vermektedir. Rahim ağzı kanserlerinde ise anormal vajinal kanama, cinsel ilişki sonrası kanama, ileri kanser dönemlerinde kasıklarda ağrı ve kilo kaybı önemli semptomlardır. Kanser öncü hastalıkları gelişmiş ülkelerde çok önemsenmektedir, Londra’da, yalnızca bu hastalıkların sağaltımlarının yapıldığı, benim de bir dönem çalışmalarına katıldığım, Northern Royal Hospital adlı merkez, tüm ülkeden gelen ve yalnızca HPV öncü hastalıkları olan bireyleri kabul etmektedir.
HPV ile ilgili hastalıkların tanıları, düzenli yapılan tarama testleri ile anlaşılmaktadır; George Papanicolaou tarafından 80 yıl önce bulunmuş olan ve kendi adının kısaltması “PAP”smear olarak adlandırılan tarama testi ve 20 yıldır kullanılmakta olan aşı altın değerinde sağlık fırsatı sunmaktadır.
Pap smear testinin uygulanmasına 20 yaşındaki genç kadınlarda başlanması önerilmektedir. Özellikle rahim ağzında patolojik görüntü olan olgularda buradan sürüntü alınarak yapılan bu testte hücrelerdeki patolojik değişiklikler saptanır, tanıyı kesinleştirmek için HPV-DNA testi, kolposkopik inceleme ve biyopsi gibi ileri araştırmalarla tanı kesinleştirilir. Hastalığın sağaltımına gelince, kanserin evresine uygun cerrahi, ışın tedavisi, kemoterapi gibi yöntemler, tek başına veya kombine şekilde uygulanır, Erken tanı çok önemlidir. HPV’nin tüm yerleştiği bölgelerden tarama testi yapılamadığından, erken yaşta aşı olmanın önemi büyüktür.
Yaygın HPV aşısı uygulanan ülkelerde, HPV ile oluşan siğil ve kanserlerin sıklığında belirgin düşüş gözlemlenmektedir. 2019 yılında, dünya çapında HPV’nin neden olduğu ~690 000 yeni kanser olgusu saptanmış, bunların ~340 000’i (neredeyse yarısı) ölümle sonuçlanmıştır. Bu ölümlerin büyük bir kısmı rahim ağzı kanserine bağlıdır, özellikle gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkeler bu veriyi oluşturmaktadır. Türkiye’de HPV’ye bağlı rahim ağzı kanseri yıllık ~2.500 yeni olgu ve ~1.250 ölüm ile dikkat çekmektedir. Bu kanser Türkiye’de 15-44 yaş arası kadınlarda oldukça sık görülmektedir. Bu sonuçlar HPV aşısının ve düzenli uygulanan tarama testlerinin önemini vurgulamaktadır.
Piyasada 3 tip HPV aşısı vardır. Yalnızca 16 ve 18 no.lı kanser yapan tiplere etkili ikili aşı, 6-11-16-18’e etkili olan dörtlü aşı (6 ve 11 yalnızca siğillere etkilidir), bir de 9’lu aşı vardır ki o da 6-11-16-18 (+5 daha) tiplere etkilidir. HPV aşısı 9-45 yaş arasında uygulanmaktadır, ideal yaş 9-24 arasıdır, rkoruyuculuğu uzun yıllar sürmektedir. Aşının 9-14 yaş civarında, ilk cinsel ilişki öncesindeki kız ve erkek çocuklara ikişer doz uygulanması, uzun süreli koruyuculuk oluşturması bakımından önemlidir, ondört yaştan sonra aşı 3 doz yapılmalıdır. Şimdilik HPV aşıları için ileri tarihli anımsatma (rapel) dozuna gerek duyulmamaktadır.
Dünyada her yıl 350 000, ülkemizde 1500’den fazla kadının yalnızca rahim ağzı kanseri nedeniyle yaşamını yitirdiğini düşünecek olursak, özellikle aşının önemi ortaya çıkacaktır. Rahim ağzı dışında yerleşmiş olanlar ile erkeklerdeki HPV kanserleri de göz önüne alınırsa, ülkemizdeki yıllık ölüm sayısı 3000 kişiden fazla olmalıdır. Yaşamlarını yitiren bu insanlar için sosyal sağlık sistemimiz 300 dolarlık bir olanak sağlayabilmiş olsaydı, iHPV nedeniyle ölmemiş olacaklardı. Aşının yüksek oranda uygulanması, pek çok virüs salgınında olduğu gibi, toplumsal sürü bağışıklığını da sağlamış olacaktır.
Önemini farkederek yıllardır aşı uygulamakta olan gelişmiş ülkelerden örnek verecek olursak, aşılanmamış olan 100.000 kadında yılda 94 rahim ağzı kanseri görülürken, aşılanan 100.000 kadından sadece 4’ünde rahim ağzı kanseri görülmüştür. Gelişmiş ülkelerde kız çocuklarının aşılanma oranı %60-80, erkek çocuklar için bu oran %30-50 civarındadır. Avustralya gibi ülkelerde, yaygın aşılama programları sayesinde rahim ağzı kanseri öncesi semptomlarda %50 azalma gözlemlenmiştir. Erkeklerde farkındalık yaratarak daha yaygın aşı olmalarını sağlamak çok önemlidir, motivasyon kadınlarda daha fazladır. HPV aşısı, HPV’nin neden olduğu hastalıkların tümünün önlenmesinde çok etkilidir.
Türkiye’de HPV aşısı yapılma oranı sadece %0,9 ile 3,9 arasında değişmektedir, bu oran çok yetersizdir. Varlıklı kesimin yaşadığı bölgelerdeki göreceli yüksek oran (%3,9), aşı bedeli olan 300 doları ödeme olanağı olanların oranıdır. HPV hastalıkları ve aşısı konusunda farkındalığın da bu oranda etkisi vardır. Yalnızca %3,9’luk toplum bölümünü inceleyecek olursak, bu grupta hastalığın görülme oranının gelişmiş ülkelerdeki başarıyla düşürülmüş oranlara yaklaştığını görürüz.
HPV ile oluşan kanserler görece genç bireylerin hastalığıdır, aşı sayesinde bu hastalık gelişmiş ülkelerde ciddi olarak azalmaktadır. Sağlık bakanlığımıza çağrı yaparak, yılda ~3000 insanımızın 300 doları olmadığı için ölmesini engellemelerini, aşının çıktığı günden beri hastalarına bu aşıyı uygulamış olan bir hekim olarak, talep ediyorum. Bu aşılar ülkemizde ne yazık ki hala ücreti hasta tarafından karşılanacak şekilde uygulanmaktadır ve aşının bir dozu ~100 dolar kadardır. Ankara, İstanbul, İzmir, Muğla, Mersin, Çanakkale belediyeleri ücretsiz olarak HPV aşısını belli yaş gruplarına uygulamaktadırlar, bunun yaygınlaşmasını çok olumlu buluyorum, ancak topyekün aşılamanın belediyelerin bütçelerini hayli aşacağı gerçeği ortadadır. İşte tam da bu noktada, HPV aşısının ulusal aşı programına dahil edilmesi ve konunun önemini vurgulayan yaygın eğitimin, okul çağlarından başlayarak, her türlü basın, yayın ve görsel medya organıyla aralıksız verilmesi, insanların bu hastalıktan kaybedilmemelerinin çaresidir. Ebeveynler, çocuklarını HPV aşısını yaptırma konusunda bilinçlendirirken, çocuklar da okul çağında bu bilgileri edinmelidirler. Bunu yaparken “paranızla aşıyı alıp yaptırın” şeklinde bir yaklaşım doğal olarak doğru olmayacaktır.
Koldan uygulanan (çok sorulduğu için vurguluyorum) bu aşı ile HPV’ye bağlı hastalıklardan ~%90 korunma sağlandığı gerçeğinden hareketle, dünya sağlık örgütünün de konuyu dünya ölçeğinde kampanya açarak ele almasının, ülkelere ekonomik yardım konusunda yararlı olacağını düşünüyorum; kaldı ki dünya sağlık örgütü HPV ile ilgili ücretsiz aşılama programlarının, kanser tedavi masraflarına bakarak daha düşük maliyetli olduğunu açıklamaktadır. Ayrıca, milyarlarca insanın aşılanması potansiyeli nedeniyle firmaların da aşı fiyatlarını düşürerek kampanyaya dolaylı katkı verebileceği de büyük olasılıktır.
Koruyuculuğu çok yüksek olan HPV aşısının 9-14 yaş aralığında yapılmasının daha etkili olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum.
300 doları olmayanların da yaşam hakkı bulunduğu unutulmamalıdır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Birde Finans’la olan ilişkilerini Satış ekibinden dinleyin

Değerli yazarımız Olcay Hanım’ın kaleme aldığı "Aynı gemide farklı...

Ay çekirdeği deyip geçmeyin!

İş hayatında biriktirdiğim anekdotları belki bir kitap altında toplarım...

Yerli Görünüp Milli Olmamak: İŞ’te Bütün Mesele Bu

Anlamak… Çok geç olmadan!‘’Yerli ve milli olmak" son yıllarda...

Sosyal medya tavsiyeleri tavsiye mi, reklam mı?

Sosyal medya, günümüzde alışverişin en kolay ve hızlı yollarından...