Hakan Türkkuşu

29 Yazı

Size Özel Yazılar

Beyin çürümesi çağımızın en büyük baş belası!

Ağırlıklı olarak sosyal medyada niteliksiz içeriklerin hızla yaygınlaşması neticesine günlük yaşamda belirsizliklerin artması, kişilerde düşünsel ve/veya zihinsel bozulmalar ve nihayetinde de bir tür çöküş...

Kaos ile başa çıkmak nasıl mümkün olur?

İş yaşamında sıklıkla “kaos” olarak tanımlanan istenmeyen durumlar ile karşılaşılır. Mesele bunların aşılması, varsa bir çözüm bulunması ve sebatlı bir şekilde kaostan kurtulmaktır. Kulağa...

Gelecek Yönetim ilk yılında “akademi” gibi…

Hiçbir grubu ya da başkaca gücü arkasına almadan, siyasi ve iktisadi rüzgarlara kapılmadan kendi dik duruşunu sergileyen Gelecek Yönetim; daha ilk yılında, 11 köşe...

Büyüklük taslamayı seviyoruz ama sorarlar insana“hangi zeka ile?” diye…

Eskiden hayat kolaydı, IQ denilen bir tane Zeka Katsayısı vardı ama sonra Duygusal Zeka (EQ) ardından da Sosyal Zeka (SQ) katsayıları gündeme gelince işler...

Her işi robotlar yapacaksa insanlara ne olacak?

Önce bilgiler sayıldı, sonra en karmaşık işler emanet edildi. Yapay zekadan öğrenen makinelere yatay geçiş yapıldı. Endüstri 4.0 ile teknolojide nirvana zorlanırken tıp gibi,...

Yeni Yazılardan Seçmeler

Kişinin, “var olsun” diye uğraştıklarının yoklukları ile sınavı…

İnsan çoğu zaman sahip olduklarından çok, kendisinden esirgenenlerin peşine düşer; bu eksiklik duygusu kişiliği, kararları ve davranışları şekillendirir, hatta toplumsal sorunlara kadar uzanır. Freud’un “kişilik bastırılmış arzuların toplamıdır” sözüyle örtüşen bu hal, çocuklukta duyulmayan bir “aferin”den, iş dünyasında engellenen fırsatlara kadar her yerde kendini gösterir. Eksiklikler bazen sanatta yaratıcı güce dönüşse de çoğunlukla tatminsizlik, gösteriş merakı ve hatta şiddet olarak geri döner. Çözüm ise V.I.T.R.I.O.L. mottosunda gizlidir: insanın kendi iç derinliklerine inip arınması ve gizli taşını keşfetmesi.

Ünvanlar geçer, iyilik kalır

Çoğu insanın hayattaki hedefi meslek, para ya da başarı olurken “iyi insan olmak” çok az dile getirilen ama en kıymetli hedeftir; unvan, makam ve servet bir yere kadar taşırken, asıl değer vicdanla barışık kalabilmekte ve küçük anlarda erdemli seçimler yapabilmektedir. Haksızlığa karşı ses çıkarmak, menfaati reddetmek, affetmek gibi görünmeyen anlar insanın gerçek karakterini belirler. Toplum kalıplar dayatsa da, insanı ölümsüz kılan şey unvanı değil, “iyi bir insan” olarak hatırlanmasıdır.

İnsan Kaynaklarında Ücretlendirme: Adaletin Kaybolduğu Yerde Güven de Kaybolur

Bir iş yerinde maaş sadece bordroya yazılan bir rakam değil, çalışanın gözünde değerinin ölçüsüdür; adil olmayan ücretlendirme motivasyonu düşürür, sessiz istifayı tetikler ve yetenek kaybına yol açar. Google’ın şeffaflık politikası ya da Tesla’nın performansa dayalı prim sistemi gibi örnekler güveni artırırken, kişisel ilişkilere dayalı ücret farklılıkları ekip verimliliğini hızla yok edebilir. X kuşağı için güvence, Y kuşağı için şeffaflık, Z kuşağı içinse yan haklar ve esneklik öne çıkarken, en kritik nokta “eşit işe eşit ücret” ilkesinin korunmasıdır. Maaş, bir şirketin görünmeyen ama en güçlü sermayesidir; adalet sağlandığında güven, bağlılık ve verimlilik de beraberinde gelir.

Mobil ödeme sistemlerinin alışveriş alışkanlıklarımıza etkisi

Alışverişin dönüşen yüzünde en büyük rolü artık mobil ödeme sistemleri oynuyor. Telefon ya da akıllı saati POS cihazına yaklaştırmakla saniyeler içinde ödeme yapabiliyor, marketten kahve zincirine, online alışverişten taksiye kadar her yerde pratikliği hissediyoruz. Başta güvenlik endişesi olsa da şifreleme, parmak izi ve yüz tanıma teknolojileri sayesinde mobil ödeme, kart bilgilerini girmekten daha güvenli bir seçenek haline geldi. Küçük esnafın bile QR kodla ödeme alabildiği bu sistemler, harcamaları kolaylaştırırken bütçe kontrolünü zorlaştırabiliyor. Sadakat programları, kampanyalar ve sosyal paylaşım kolaylığı da tüketici davranışlarını yeniden şekillendiriyor. Sonuç olarak mobil ödemeler, bireysel alışkanlıklarımızdan kayıtlı ekonomiye kadar uzanan geniş bir dönüşümün merkezinde duruyor.