Dijital çağın en güçlü imparatorlukları olan Google, Meta, Amazon ve Apple gibi teknoloji devleri, pazar hakimiyetlerini kötüye kullandıkları iddiasıyla dünya genelindeki düzenleyici kurumların hedefinde. Bu antitröst davaları, yalnızca bu şirketlerin geleceğini değil, aynı zamanda dijital dünyanın yapısını ve tüketici haklarını da yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyor.
Google’ın Çifte Mücadelesi
Google, arama motoru pazarındaki %90’ı aşan hakimiyeti nedeniyle ABD Adalet Bakanlığı tarafından açılan davada 2023’te suçlu bulundu. Yargıç Amit Mehta, kararında Google’ın bir tekel olduğunu ve tekel gibi davrandığını belirtti. Şirketin, cihaz üreticilerine varsayılan arama motoru olmak için yıllık milyarlarca dolar (sadece 2021’de 26 milyar doların üzerinde) ödemesi, rekabeti boğan ve rakiplerin etkili dağıtım kanallarına erişimini engelleyen bir uygulama olarak değerlendirildi. Mahkeme, Google’ın arama kalitesindeki avantajını kabul etse de, bunun rekabeti engelleyici uygulamaları haklı çıkarmadığına hükmetti. Google’ın küresel ilişkiler başkanı Kent Walker, kararın Google’ın en iyi arama motoru olduğunu kabul ettiğini ancak kolay erişilebilir olmasını engellediğini savunarak temyize gideceklerini açıkladı.
Ayrı bir davada ise Google, dijital reklam teknolojileri pazarında tekel oluşturmakla suçlandı. Yargıç Leonie Brinkema, şirketin “yayıncı reklam sunucusu ve reklam borsası pazarlarında tekel oluşturduğuna” karar verdi. Google’ın DoubleClick for Publishers, Google Ads ve AdExchange gibi ürünlerinden oluşan “reklam teknolojisi yığını”nın, yayıncıları ve reklamverenleri kendi ürünlerini kullanmaya zorlayarak yasadışı tekel gücü sağladığı belirtildi. Yargıç, Google’ın bu pazarları on yılı aşkın süredir sözleşme politikaları ve teknolojik entegrasyonla birbirine bağlayarak tekel gücünü kurup koruduğunu ifade etti. Google bu kararı da temyize götüreceğini duyurdu.
Meta’nın “Satın Al veya Göm” Stratejisi
Meta (eski Facebook), 2020’de FTC tarafından açılan davada, Instagram ve WhatsApp gibi potansiyel rakipleri satın alarak rekabeti ortadan kaldırmakla suçlandı. Mark Zuckerberg’in şirket içi yazışmalarda “rekabet etmektense satın almak daha iyidir” dediği iddialar arasında yer alıyor. Nisan 2025’te başlayan bu dava, teknoloji tarihinin en önemli antitröst mücadelelerinden biri olarak kabul ediliyor. Zuckerberg, savunmasında satın alımların tüketicilere ve rekabete fayda sağladığını öne sürerken, Instagram kurucu ortağı Kevin Systrom, Zuckerberg’in Instagram’ı bir “tehdit” olarak gördüğünü ve Meta’nın daha sonra Instagram’a ayrılan kaynakları kestiğini belirtti. Dava, FTC’nin ilk şikayetinin reddedilmesi, ardından daha ayrıntılı bir dilekçeyle yeniden sunulması gibi karmaşık bir hukuki süreçten geçti.
Amazon’un E-Ticaret Hakimiyeti
Amazon’a karşı açılan FTC ve 17 eyalet başsavcısının davasında, şirketin iki pazarda (çevrimiçi süpermarket ve satıcılar için çevrimiçi pazar yeri hizmetleri) tekel gücünü yasadışı yollarla sürdürdüğü iddia ediliyor. Suçlamalar arasında, satıcıların başka platformlarda daha düşük fiyat sunmasını cezalandırmak, Prime uygunluğunu Amazon’un maliyetli fulfillment hizmetini kullanma şartına bağlamak ve arama sonuçlarını kendi ürünlerini öne çıkaracak şekilde manipüle etmek yer alıyor. FTC Başkanı Lina Khan, Amazon’un tekellerini korumak için “cezalandırıcı ve zorlayıcı taktikler” kullandığını belirtti. Davada, Amazon’un satıcılardan aldığı ücretlerin gelirlerinin %50’sine ulaşabildiği ve arama sonuçlarını ücretli reklamlarla bozduğu vurgulanıyor. Amazon, Ekim 2024’te davanın kısmen reddedilmesini sağladı.
Apple’ın Kapalı Ekosistemi
Apple, Adalet Bakanlığı tarafından açılan davada, kapalı ekosistemini kullanarak rekabeti engellemek ve akıllı telefon pazarında tekel gücüne sahip olmakla suçlanıyor. Şirketin geliştiricilere dayattığı sözleşme kısıtlamalarının tüketici seçeneklerini sınırladığı, platformlar arası işlevselliği engellediği, iOS olmayan cihazlara geçişi kolaylaştırabilecek “süper uygulamaları” bloke ettiği ve maliyetleri artırdığı iddia ediliyor. Apple ise kapalı ekosisteminin tüketicilere fayda sağladığını savunarak davanın reddini talep etti.
Tarihi Emsal: Microsoft ve AB’nin Yaklaşımı
Microsoft’un 1990’lar sonundaki antitröst mücadelesi (Internet Explorer’ı Windows’a bağlama), bugünkü davalar için önemli bir emsal teşkil ediyor. O dava, platform hakimiyeti ve paketleme konularında bir örnek oluşturdu. Avrupa Birliği ise bu alanda ABD’den daha agresif bir tutum sergiliyor. Google’a çeşitli ihlallerden toplam 8.25 milyar Euro ceza kesilirken, Apple ve Meta da AB’nin Dijital Pazarlar Yasası (DMA) gibi düzenlemeleri ihlal ettikleri gerekçesiyle cezalar aldı. DMA, “kapı bekçisi” platformlara sıkı kurallar getirerek iş modellerini önemli ölçüde etkileyebilir.
Etki ve Gelecek İçin Çıkarımlar
Bu davaların sonuçları, teknoloji şirketlerinin yapısında köklü değişikliklere yol açabilir; Google’ın Chrome’u, Meta’nın Instagram ve WhatsApp’ı veya Amazon’un reklam birimlerini satması gibi yapısal çözümler gündeme gelebilir. Adalet Bakanı Merrick Garland, Google arama davası kararını “Amerikan halkı için tarihi bir zafer” olarak nitelendirerek hiçbir şirketin yasalardan üstün olmadığını vurguladı. Bu kararlar, düzenleyicileri diğer teknoloji devlerine (Apple’a dava açıldı, Microsoft, Nvidia, OpenAI inceleniyor) karşı harekete geçmeye teşvik edebilir. Temyiz süreçleri yıllar sürse de, bu davalar dijital platformlara antitröst yasalarının nasıl uygulanacağı konusunda önemli emsaller oluşturarak internetin rekabet ortamını yeniden şekillendirebilir.
Dijital imparatorlukların sarsılışı; Büyük teknoloji şirketlerine karşı antitröst davaları
Tarih