Habemus Papam

Tarih

“Hastane duvarları birçok kiliseden daha fazla samimi dua duymuştur… Havaalanlarından daha içten öpücükler gördüler… Bir homofobik hastanın bir eşcinsel doktor tarafından kurtarıldığını hastanede görüyorsunuz. Üst düzey bir doktorun bir dilencinin hayatını kurtardığı yer… Yoğun bakımda bir Yahudi’nin bir ırkçıya baktığı yer… Binlerce eş, tam iyileşme umuduyla birbirini affediyor. Bir polis memuru ile bir mahkum aynı odayı paylaşıyor ve aynı ilgiyi görüyor… Zengin bir hasta, fakir bir donörden alınan organla karaciğer nakli bekliyor… İşte hastanenin insanların yaralarına dokunduğu o anlarda, evrenler ilahi bir amaçla kesişir. Ve bu kader birliğinde, tek başımıza hiçbir şey olmadığımızı anlarız. İnsanların mutlak gerçeği çoğu zaman ancak acı anında veya kesin bir kaybın gerçek tehdidiyle karşı karşıya kaldıklarında ortaya çıkar. Hastane, insanın maskelerini çıkarıp, gerçek özünü ortaya koyduğu yerdir. Bu hayat çabuk geçecek: İnsanlarla kavga etmeyin. Bu kadar şikayet etme. Kızgın olmayın. Partnerinizle sürekli çatışma halinde olmanıza gerek yok; Sonuçta, acı zamanları değil, güzel zamanları paylaşması için onu seçtin. Faturalar yüzünden uykusuz kalmayın. Sevdiklerinizi öpmeyi unutmayın. Tertemiz bir eve sahip olma konusunda takıntılı olmayın. Maddi malların her insan tarafından kazanılması gerekir; Miras biriktirmeye odaklanmayın. Çok fazla diyet yapmayın, sonuçta vücudunuz ödünç alınmış oluyor… tadını çıkarın. Köpeklerinizi ve kedilerinizi yakınınızda tutun. Özel günler için yemeklerinizi saklamayın. Yeni çatal bıçak takımı kullanın. Hayatın size bugün verdiği fırsatları değerlendirin, çünkü yarın büyük ihtimalle bunlara sahip olamayacaksınız. Anı yaşa! Sevdiğiniz parfümü kullanmaktan kaçınmayın, onu kendiniz için kullanın. En sevdiğiniz spor ayakkabınızı giyin, şarkınızı tekrarlayın Neden bir mola vermiyorsunuz? Şimdi neden aramıyorsunuz? Şimdi neden hizmet etmiyorsunuz? Arkadaşlarınızı arayın, kahve içmeye davet edin. Şimdi neden affetmiyorsun? Her zaman bir şeyleri bekliyoruz: Noel’i, Cuma’yı, Yılbaşı’nı, paramızın olmasını, aşkın gelmesini, her şeyin mükemmel olmasını… Ama bakın, mükemmellik diye bir şey yoktur. İnsanlar burada kendilerini tamamlamak için değil, öğrenmek için yaratıldılar. O halde hayata dair bu yazıdan yararlanın ve hemen şimdi yapın. Kendinize saygı gösterin, başkalarına saygı gösterin. Sen kendi yoluna git, bırak da başkaları kendi yollarına gitsin. Eleştirmeyin, yargılamayın, karışmayın. Daha çok sev, daha çok affet, daha çok sarıl, daha yoğun yaşa…”
Yukarıdaki yazı günlerdir sosyal medyada dolaşıyor. Papa Francis’e atfedilerek yayılmış olsa da, onun tarafından yazıldığına dair güvenilir bir kanıt bulunmamaktadır. Snopes gibi doğrulama siteleri, bu sözlerin Papa Francis’e ait olduğuna dair resmi bir kaynak veya kanıt olmadığını belirtmektedir. Papa Francis’e ait olsun ya da olmasın çok hoş bir anlatı. Ama gerçek olan 2013 yılında Papa seçilen, Vatikan Devlet Başkanı ve 1,3 milyar Katoliğin dini lideri 266. Papa, Papa Francis’in (Jorge Mario Bergoglio) 21 Nisan 2025 tarihinde hayatını kaybetmesi. İşte o andan itibaren yeni Papa seçimi sürecini ve ilgili konuları işleyeceğiz bu hafta.

  1. Papa’nın Ölümünün Onaylanması ve İlk Törenler
    Bir Papa vefat ettiğinde, bu durumu resmen ilan eden kişi Camerlengo yani Kardinal Naibi olur. Bu görev, Vatikan’da hem törensel hem de yönetsel açıdan büyük öneme sahiptir. Şu an bu görevi, Papa Francis tarafından 2019 yılında atanan, 77 yaşındaki İrlanda kökenli Amerikalı Kardinal Kevin Joseph Farrell yürütmektedir.
    Papa’nın ölümünün ardından:
    •Camerlengo, doktor raporunu içeren resmi bir ölüm belgesi düzenler.
    •Papa’nın özel evrakları güvence altına alınır.
    •Papa’nın yaşadığı daire (Casa Santa Marta’da) mühürlenir.
    •Papa’nın belgeleri mühürlemek için kullandığı balıkçı yüzüğü, sahteciliği önlemek amacıyla törensel bir çekiçle yok edilir.
    Papa’nın naaşı için 3 farklı tabut hazırlanır: içte selvi ağacından bir tabut, onun üzerinde çinko tabut ve en dışta meşe ağacından bir tabut. Her biri semboliktir: saflık, dayanıklılık ve asalet.
  2. “Sede Vacante” Dönemi (Boş Koltuk)
    Papa’nın vefatı ile birlikte sede vacante dönemi, yani “boş koltuk” süreci başlar. Bu dönemde Vatikan’ın yönetimi geçici olarak Camerlengo’ya devredilir. Kardinaller Meclisi ise genel gözetimi sürdürür ancak önemli kararlar alması yasaktır.
  3. Yeni Papa’nın Seçimi: Konklav Süreci
    Yeni papa seçimini gerçekleştirmek üzere dünya genelindeki kardinaller Roma’ya çağrılır. Bu çağrıyı yapan kişi, 91 yaşındaki Dekan Kardinal Giovanni Battista Re’dir. Konklav 7 Mayıs 2025 tarihinde başlayacak.
    Katılım Şartları ve Konaklama
    •Tüm kardinal sayısı: 252
    •80 yaş altındaki ve seçime katılma hakkı bulunan kardinal sayısı: 135
    •Kardinaller, konklav boyunca Vatikan’daki Casa Santa Marta misafirhanesinde konaklar.
    Konklav Başlangıcı
    •Sistine Şapeli’nde başlar.
    •Kardinaller, dualar ve ilahiler eşliğinde içeri girer.
    •Ardından ayin yöneticisi “extra omnes” (“herkes dışarı”) ifadesini söyler ve kapılar kapanır.
    •Bu andan itibaren dış dünya ile tüm iletişim kesilir.
    Oylama Süreci
    •Günde dört kez gizli oylama yapılır (iki sabah, iki öğleden sonra).
    •İlk gün yalnızca bir oylama gerçekleşir.
    •Oylamalar özel pusulalarla ve elle yapılır:
    oHer kardinal, oy pusulasına seçtiği kişinin adını yazar.
    oPusulalar katlanarak “Et ego eligo in Summum Pontificem…” (Ve ben Yüce Papa olarak seçiyorum…) ibaresiyle yazılı sandığa bırakılır.
    oÜç kardinal sayıcı (Scrutatores) pusulaları sayar ve yüksek sesle okur.
    Dumanın Rengiyle Seçim İletişimi
    •Oylama sonrası pusulalar sobada yakılır:
    oSiyah duman (fumata nera): Seçim başarısız.
    oBeyaz duman (fumata bianca): Yeni Papa seçildi.
    Ayrıca, beyaz dumanla birlikte San Pietro Bazilikası’nın çanları çalınır. Dumanı görmeyenler de bu şekilde haberdar olur.
    Seçim Başarısız Olursa
    •33.veya 34. turdan sonra kurallar esnetilebilir.
    •Papa II. John Paul’ün yayımladığı Universi Dominici Gregis belgesine göre, kardinaller farklı çoğunluk kuralları belirleyebilir.
    Papa’nın Seçimi ve Duyurusu
    Seçilen adaya Kardinal Dekan şu soruyu sorar: “Acceptasne electionem de te canonice factam in Summum Pontificem?” (“Papa olarak seçilmeyi kabul ediyor musunuz?”)
    •Aday kabul ederse, bir Papa ismi seçer.
    •İsmi açıklandıktan sonra “Habemus Papam” (Bir Papamız var!) ilan edilir.
    •Yeni Papa Aziz Petrus Bazilikası’nın balkonundan halkın karşısına çıkar ve ilk kutsamasını verir:
    “Urbi et Orbi” (Şehre ve Dünyaya).
  4. Papalık Göreve Başlama Ayini
    Yeni Papa’nın göreve başlama ayini genellikle seçimden birkaç gün sonra Aziz Petrus Meydanı’nda yapılır:
    •Balıkçı Yüzüğü takılır.
    •Papalık pallium’u giyilir.
    •Yeni Papa, resmen görevine başlar.
  5. Tarihten Örnekler ve Anekdotlar
    •955: Papa John XII, 18 yaşında papalık görevine seçilen en genç Papa olarak tarihe geçti.
    •1271: 1006 gün süren bu seçim, kardinallerin bir salona kilitlenmesi ile yeni bir gelenek olan konklavın doğmasına yol açtı. Viterbo’da yapılan seçimde, kardinaller uzun süre bir uzlaşmaya varamayınca, dış dünyadan izole edildiler ve seçim süreci “konklav” adı verilen kapalı alanda yapılmaya başlandı.
    •13. Yüzyıl: Papa Celestine V, bir keşiş olan Pietro da Morrone, kardinaller tarafından zorla ikna edilerek Papa yapılmıştır. Papa Celestine V olarak seçilen bu isim, papalık görevine geldikten kısa bir süre sonra istifa etti. Bu istifa, papalık tarihinde büyük bir şaşkınlık yaratmış ve istifa eden ilk Papa olarak kaydedilmiştir.
    •1406: Papa Gregory XII, 81 yaşında papalık görevine seçilen en yaşlı Papa olarak tarihe geçti.
    •1590: VII. Urban 13 gün süreyle görev yaparak sıtmadan vefat etmiş ve en kısa süre görev yapan Papa olarak tarihe geçmiştir.
    •1878: İlk Papa olan Aziz Petrus’un en az 34 yıl ile en uzun süre görevde kalan Papa olduğu Kilise tarafından kabul edilse de pek çok tarihçi bunun doğrulanmasının imkansız olduğunu öne sürerek 1878 yılına dek yaklaşık 32 yıl görev yapan Papa IX. Pius’un en süre görev yapan Papa olduğunu ileri sürmektedir.
    •1939: Bu seçim yalnızca 2 gün sürdü ve 3 oylama ile son buldu. Papa Pius XII seçildi.
    •1978 : I. John Paul, sadece 33 gün Papa kaldıktan sonra vefat etti. Ardından, 450 yıldır ilk kez İtalyan olmayan bir Papa seçildi. II. John Paul, Polonya’dan gelen bir kardinal olarak papalık görevini üstlendi.
    •2013 Papa XVI. Benediktus: Yaşlılığını gerekçe göstererek papalık görevinden istifa eden ilk Papa oldu ve hem emekli hem de görevde olan Papa beraber Vatikan’da yaşadı. Papa Francis de Avrupa dışından seçilen ilk Papa.
    •Papa Olmayı Reddedenler: Bunu yaptığı bilinen ilk kişi, 1271’de seçilmeye o kadar karşı çıktığı bildirilen St. Philip Beninizi’dir ki, başka bir aday seçilene kadar kaçmış ve saklanmıştır. 16. yüzyılın sonlarında aziz ilan edilen birkaç kardinalden biri olan St. Charles Borromeo da papalığı reddetmiştir. Son olarak 76 yaşındaki Milano başpiskoposu Kardinal Giovanni Colombo, Ekim 1978’deki toplantıda oy almaya başladığında, seçildiği takdirde papalığı reddedeceğini açıkça belirttiği bildirildi ve Kraków Başpiskoposu Kardinal Karol Józef Wojtyla, sonunda papa seçildi ve II. John Paul adını aldı.
    •Papaların İsmi: Papalar zorunluluk olmasa da geleneklere bağlı olarak isimlerini değiştirirler. Seçimini kabul eden Papa’ya sorulan 2. Soru “Hangi isimle tanınacaksın”’dır. İsmini değiştiren ilk papa, 533 yılında seçilen Roma doğumlu 56. papa II. John’du. Doğum isminin – Mercurius – Roma tanrısı Merkür ile bağlantısı nedeniyle uygunsuz olduğunu düşünüyordu. John II’yi selefi olan 53. papa olan Papa I. John’un onuruna adını değiştirdi.
    •En popüler papalık adı, açık ara John’dur: 23 papa almıştır. İlki, 523’te 53. papa olan John I’di; en sonuncusu ise Ekim 1958’de seçilen 261. papa olan John XXIII’tür.
    •En dehşet efsane: Tek Kadın Papa Joan.
    •En ilginç diğer efsane: Papa seçilen kişinin erkek olup olmadığının kontrolu.
    •Papalık Geleneğinde Giyim: Papalık giysilerini hazırlayan en bilinen terzi ailesi Gammarelli Ailesi’dir. Konklav öncesi üç farklı bedende beyaz cübbe (soutane) hazırlarlar—hangi beden gerekiyorsa yeni Papa’ya o giydirilir. Papa John XXIII ve John Paul II’nin fiziksel yapıları nedeniyle cübbelerle ilgili yaşanan zorluklar hatırlanır. Her ne kadar resmen onaylanmış olmasa da Papa John XXIII’ e yanlışlıkla küçük beden giydirilmiş ve üzerine önden bakıldığında uymuş görünmesi için Papa “Arkasını yırtın” emrini vermiştir.
    •İsviçreli Muhafızlar: Vatikan’ı ve Papa’ yı korumakla yükümlü 110 kişilik ordudur. 22 Temmuz 1506’dan beri aktif olarak Vatikan’da görev yapmaktadırlar. Papa Julius II’nin 1506’da İsviçre Konfederasyonu’ndan Kutsal Makam için savaşacak sürekli bir İsviçreli paralı asker birliği istemesiyle başlamıştır. Medici Papalarının rengindeki üniformalarının tasarımını ise 16. yüzyılda Michelangelo yapmıştır.
  6. Türkiye ile Papalık İlişkileri
    •1958: XXIII. John, (Başpiskopos Angelo Roncalli), 1934–1944 arası Vatikan temsilcisiydi. Lakabı Türk Dostu idi. 2001’de İstanbul’da bir sokağa Roncalli ismi verildi.
    •1967: Papa VI. Paul, Türkiye’yi ziyaret eden ilk Papa oldu.
    •1979: Papa II. John Paul,
    •2006: Papa XVI. Benediktus ve son olarak
    •2014: Papa Francis ülkemizi ziyaret etmiştir.
  7. Vatikan’ın Mali Varlıkları
    •5.000’den fazla mülke sahip.
    •Nakit varlığı: 10–15 milyar dolar.
    •Toplam varlıklar: yaklaşık 73 milyar dolar.
    •Papa’nın aylık maaşı: yaklaşık 32.000 dolar olarak tahmin edilmektedir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Bir kahve molasında satılan dostluklar

ChatGPT: İş hayatında insanı en çok yıpratan şey, uzun mesailer ya da düşük maaşlar değil; aynı hedef için omuz omuza çalıştığı bir arkadaşının bir gün sırtını dönmesidir. Çünkü ihanet, sadece bir güveni değil, insanın iç dengesini de yıkar. Kısa vadede kazandırıyor gibi görünse de, uzun vadede itibar kaybı kaçınılmazdır; zira iş dünyası küçük bir ekosistemdir ve “güvenilmez” damgası bir kez vuruldu mu silinmez. Üstelik ihanet sadece kurbanı değil, kurumu da zehirler: Güvenin olmadığı yerde cesaret, yaratıcılık ve bağlılık barınamaz. Adil ve şeffaf olmayan ortamlarda ihanet kök salar, sadakat ise susar. Oysa gerçek başarı, başkasının sırtına basarak değil, birlikte yükselerek kazanılır. Çünkü hiçbir unvan, dostluğu satmanın bıraktığı gölgeyi silemez; ihanet eden sonunda yalnız kalır, kazandığını sandığı her şeyin aslında kayıp olduğunu çok geç anlar. İş dünyasında en değerli sermaye ne para ne güçtür — güven ve itibardır, ve onu kaybeden gerçekte her şeyini kaybeder.

Kendimizi geçmek, Trafikteki araçları geçmek gibi değil

Hayatta başarıyı çoğu zaman yanlış tanımlıyoruz; sanki mesele, başkalarını sollayıp varış çizgisine önce ulaşmakmış gibi. Oysa hayat bir yarış pisti değil, sabırla geçilmesi gereken uzun bir trafik akışı ve bu trafikteki tek rakibimiz, dünkü halimiz. Toplum bize hep “daha hızlı, daha çok, daha önde ol” diyor ama asıl soru şu olmalı: “Ben bugün, dünün ben’inden daha mı iyiyim?” Kendini geçmek; büyük zaferler kazanmak değil, küçük alışkanlıkları dönüştürmektir — dün ertelediğini bugün yapabilmek, öfkelendiğin yerde susabilmek ya da kendine bir bardak su fazla içirebilmektir. Başkalarıyla kıyaslandığında sonuç hep huzursuzluk olur, çünkü bu yarışın sonu yoktur. Gerçek başarı, kendi gölgeni geçebildiğin o küçük ama anlamlı anlarda gizlidir. Çünkü insan, başkalarını değil, kendi sınırlarını aştığında özgürleşir.

Transpersonel liderlikte güven: Ruhsal bilinç ile kurulan ekipler

Transpersonel liderlik, liderliği yalnızca hedefler ve performansla sınırlamayıp, ekibin bilinç, ruhsal denge ve kolektif uyumunu da gözeten bir anlayıştır. Bu liderlik türü, çalışanları birer “kaynak” değil, potansiyelleri ve sezgileriyle bir bütün olarak görür. Uruguay eski başkanı Jose Mujica, mütevazı yaşam tarzı, şeffaflığı ve toplumsal faydayı merkeze alan yaklaşımıyla bu liderlik anlayışının canlı bir örneğidir. Transpersonel lider için güven, bir strateji değil, ruhsal bir sorumluluktur; çünkü güven, hem ekip enerjisinin hem de kolektif bilincin temelini oluşturur. Şirketlerde güvenli bir ortam yaratmak, çalışanların içsel motivasyonlarını, yaratıcılıklarını ve bağlılıklarını artırır. Ancak güven zedelendiğinde, liderin görevi hatalarını fark etmek, şeffaflıkla iletişim kurmak ve tutarlılıkla güveni yeniden inşa etmektir. Dürüstlük, empati, adalet ve bilinçli iletişim, transpersonel liderin en güçlü araçlarıdır. Gerçek liderlik, sadece sözlerle değil, varlığıyla güven veren bir enerji alanı yaratabilmektir.

Müşteri sadakati mi, maliyet mi? İade süreçlerinin marka imajına etkisi

Alışveriş artık yalnızca ürün almak değil, markayla kurulan ilişkinin bir parçası. Bu ilişkinin en kritik aşaması ise iade süreci. Çünkü iade, bir markanın müşterisine gerçekten ne kadar değer verdiğini gösteren sınavdır. Müşteri açısından kolay ve destekleyici bir iade süreci, güven ve sadakat duygusunu pekiştirirken; markalar için bu süreç, kısa vadede maliyet yaratsa da uzun vadede güçlü bir imaj ve sadık müşteri kitlesi kazandırır. Zorlaştırılan iade politikaları ise kaliteyi gölgede bırakır, olumsuz deneyimler hızla yayılır. Dolayısıyla asıl mesele “maliyet mi, sadakat mi?” değil; “bugünü mü kurtaracağız, geleceğe mi yatırım yapacağız?” sorusudur. Çünkü markalar bilir ki güven, iade sürecinde kazanılır ve bir kez kaybedildiğinde hiçbir reklam bütçesiyle geri alınamaz.