Bazı çatışmalar yüksek sesle yaşanır. Sözler keskinleşir, sesler yükselir, gerilim görünür hale gelir. Ama bir de sessiz çatışmalar vardır; Pasif agresif davranışlar, sessiz mobbing ve manipülasyonlar….Hiçbir kelime söylenmez ama ortamın enerjisi değişir. Gülüşler sahteleşir, bakışlar donuklaşır. Herkes profesyonel görünür ama herkes bir şeylerin ters gittiğini hisseder. İşte o görünmez atmosferde, ofisin içinde bir tür sessiz savaş başlar.
İş hayatımın belli bir döneminde sessiz çatışmaya maruz kalmış biri olarak bundan kurtulmanızın anahtarını vermeye çalışacağım.
Sessiz Savaşın Silahları
Sessiz çatışma, duyguların bastırılıp davranışlara sızdığı en zarif ama en yıkıcı iletişim biçimidir.
Bu çatışmayı yaşayan kişiler genellikle doğrudan yüzleşmez; onun yerine imalar, mimikler ve sessizliklerle konuşurlar.
Bir bakış, küçümseyici bir gülümseme, alaycı bir kahkaha… Hepsi sessiz bir mesaj taşır.
Toplantıda sözünü bitirmeden bakışını başka yöne çevirmek, bir fikri yok saymak, destek yerine sessiz kalmak…
Tüm bunlar sessiz çatışmanın görünmez silahlarıdır.
Manipülasyonun İnce Dili
Sessiz çatışmayı sürdüren kişiler, çoğu zaman manipülasyonu ustaca kullanır. Sözcüklerini seçerken incitir ama “Ben şaka yaptım” diyerek geri çekilirler.
Duygusal sınırları ihlal ederler ama bunu kibar bir tonla yaparlar.
Bu davranış biçimi, karşısındaki kişiyi kendinden şüphe ettirmeye yöneliktir.
“Sen çok hassassın”, “Yanlış anladın” gibi cümlelerle kişiyi kendi algısına yabancılaştırır.
Böylece duygusal kontrolü elinde tutar. Bu, duygusal mobbingin en sessiz ama en etkili şeklidir.
Mobbingin Sessiz Versiyonu
Klasik mobbing genellikle aleni olur: dışlama, küçümseme, göz ardı etme gibi davranışlar açıkça fark edilir.
Sessiz mobbing ise daha sinsidir; kanıtı yoktur, sesi yoktur ama izleri derindir.
Kurban, kendini “abartan” biri gibi hissetmeye başlar.
Fakat içsel olarak enerjisi tükenir, üretkenliği düşer, özgüveni zedelenir.
Bu, bir çalışan için sadece psikolojik değil, mesleki bir tükenme sürecidir.
Sessiz Çatışmaya Karşı Tavır: Sessizliği Kırmak
Sessiz çatışmanın panzehiri, bilinçli farkındalık ve duygusal netliktir.
İlk adım, bu davranışları “normalleştirmemek”tir.
İş yerinde alaycı kahkahalar, küçümseyici mimikler veya pasif agresif tavırlar varsa, bu bir iletişim sorunudur, kişisel bir zayıflık değil.
Bu durumda izlenebilecek etkili tavırlar şunlardır:
- Görmezden gelme tuzağına düşmeyin
Birçok çalışan ‘boş ver, sessiz kal’ diyerek kendini koruduğunu sanır. Oysa sessizlik, saldırganın alanını genişletir. Bir örnek düşünün: Toplantıda fikriniz ortaya atıldığında gözlerini deviren ama doğrudan bir şey söylemeyen bir ekip arkadaşı… Siz sessiz kaldıkça, bu davranış normalleşir. Birkaç hafta sonra fikirleriniz toplantıdan önce bile değersizleştirilmeye başlanır. Görmezden gelmek, çatışmayı çözmez; sadece daha derine iter. Bu yüzden ilk adım, ‘ben bunu fark ettim’ diyebilmektir.
Mary Barra (General Motors CEO): “Çatışmalar yaşlandıkça çözülmez. Sorunları ertelemeden, erken aşamada çözün. Çünkü kendi kendilerine düzelmezler, sadece kötüleşirler.” - Durumu adlandırın
Sessizlikle savaşmanın en etkili yolu, onu kelimeye dökmektir. Bir gün molada soğuk bir hava estirildiğinde, ‘Senden bir mesafe hissediyorum, konuşabilir miyiz?’ demek bile sessizliği bozar. Bu cümle bir suçlama değildir. Sadece görünmeyeni görünür kılar.
Reed Hastings (Netflix CEO): “Birisi hakkında yalnızca yüzüne söyleyebileceğin şeyleri söyle.” - Kayıt tutun
Eğer sessiz çatışma sistematik hale geldiyse, örneğin sürekli dışlanma, mail zincirlerine dahil edilmeme, toplantılarda yok sayılma..gibi, bu durum artık bir mobbing sinyalidir. Tarihleri, mesajları, tanıkları not edin. Bu hem resmi süreçlerde delil niteliğindedir, hem de size duygusal netlik kazandırır. Zihin unutabilir ama notlar unutturmaz. - Kendinizi suçlamayın
Sessiz çatışmanın en zehirli yanı, sizi ‘ben ne yaptım ki?’ sorusuna hapseder. Gerçekte bu durum sizin eksikliğiniz değil, karşı tarafın duygusal yönetim yetersizliğidir. Bazı insanlar, kendi güvensizliklerini başkalarının sessizliğinde yatıştırır. Bu yüzden hedef siz olsanız bile nedenin sizde olmadığını bilmek, ruhsal dayanıklılığınızı korur.
Dale Carnegie (Yazar): “Önce dinleyin. Karşınızdakine konuşma fırsatı verin. Sözünü kesmeyin. Bu, savunma duvarlarını yükseltmek yerine anlayış köprüleri kurar.” - Destek alın
Sessiz çatışma, yalnız başa çıkması en zor süreçlerden biridir. Çünkü ortada ‘kanıtlanabilir’ bir kavga yoktur. Bu yüzden yaşadıklarınızı güvenilir bir kişiyle mesela yöneticiniz, İK temsilcisi veya bir dış gözle paylaşın. Bir olayı dile getirdiğiniz anda, onun üzerinizdeki ağırlığı azalır. Görünmeyen görünür olur. Sessizliği bozmak, karşı tarafa savaş açmak değildir. Kendinize alan açmaktır.
Sessiz çatışmalar, çoğu zaman örgüt kültürünün aynasıdır. Kurumlar bu sessizliği duymadıkça, çalışanlar kendilerini yalnız hisseder. Oysa bazen bir cümle, bir kayıt, bir paylaşım… görünmez mobbing döngüsünü kırabilir. Sessizliği korumak bazen bilgeliktir, ama sessiz kalmak her zaman doğru değildir. Çünkü saygı sessizlikte değil, açıklıkta büyür.
Sessiz çatışmalar, bir organizasyonun görünmez enerjisini tüketir.
Ekiplerin arasındaki güveni zedeler, yaratıcılığı öldürür.
Oysa farkındalıkla yaklaşıldığında, her çatışma aslında büyüme fırsatına dönüşebilir.
Yüzleşmek sadece bir iletişim becerisi değil, aynı zamanda olgunluğun göstergesidir.
