Kaldıraç Oranları: Borç Yükünün Sürdürülebilirlik Analizi
Giriş: Likidite Krizinden Yüksek Borçluluğa
XYZ Tekstil A.Ş. serimizin önceki bölümlerinde, yüksek cironun ve kârlılığın ardındaki tehlikeli likidite zafiyetlerini incelemiş, uzayan nakit çevrim döngüsünün, şirketi sürekli olarak dış finansman kaynaklarına, yani banka kredilerine yönlendirdiğini analiz etmiştik.
Bugünkü analizimiz, likidite sıkışıklığının doğal bir sonucu olan yüksek borçluluğun şirketin finansal yapısını ne ölçüde bozduğunu ve uzun vadeli sürdürülebilirliğini ne kadar tehdit ettiğini ortaya koyacaktır. Bugünün gündemi, bu bağımlılığın şirketin uzun vadeli dayanıklılığını nasıl tehdit ettiğini ortaya koymaktı. Metin Bey, masadaki kalın borç raporlarına bakarak söze başladı:
Metin Bey: “Likiditeyi kaybettikçe, borçlanmaya yöneldik. Şimdi sormamız gereken ana soru şu: Bu borç yükü, şirketin geleceğini ne kadar ipotek altına alıyor? Finansman yapımız, olası bir ekonomik daralmaya dayanabilir mi?”
Selin, şirketin finansal yapısını analiz eden Kaldıraç Oranları tablosunu ekrana yansıttı.
I. Borç/Özkaynak Oranı: Finansal Denge Nerede Bozuldu?
Selin, önce kaldıraç oranının ne olduğunu anlatmakla söze başladı; Kaldıraç Oranları, bir işletmenin varlıklarını ne kadar borçla finanse ettiğini ve bu borç yükünü ne kadar kolay karşılayabileceğini gösteren temel araçlardır.
Şirketin finansal risk seviyesini gösteren en temel oranla devam edelim; Borç/Özkaynak Oranı. Bu oran, uzun vadeli borç ödeme gücünü gösteren bir orandır ve toplam borcu toplam özkaynaklarla kıyaslamaktadır. Yani varlıkların ne kadarının borçla (dış kaynak), ne kadarının ise hissedar fonlarıyla (iç kaynak) finanse edildiğini gösterir. Bu oranı hesaplarken faydalandığımız formül ise;
Borç/Özkaynak Oranı = Toplam Borçlar / Toplam Özkaynaklar
Daha sonra ekrana şirketin 1. Ve 3. Yıl verilerini yansıtarak sözlerine devam etti; “Metin Bey, rakamlar alarm veriyor. Birinci Yılda 0,60 olan Borç/Özkaynak Oranımız, Üçüncü Yılda 2,00’ye fırlamış. Hedef olarak finansal riskten kaçınan şirketler için bu oranın 1’in altında olması (yani, her 1 TL özkaynağa karşılık 1 TL’den az borçlanma) tercih edilir. Biz artık her 1 TL özkaynağa karşılık 2 TL borç kullanır durumdayız. Bu, finansman yapımızın borç lehine tamamen kontrolden çıktığını gösterir.”
Metin Bey bu tablo karşısında oluşan likidite sıkışıklığının nedenini anlamıştı; Aslında kontrolsüz gelen büyümenin kaçınılmaz bedeli olsa gerek diye düşündü. “Selin Hanım, ben durumu anladım. Şirket, kasaya geç giren parayı, pahalı banka kredileriyle finanse etmiş. Bu likidite sıkışıklığı nedeniyle bankalara olan bağımlılığımızın somut göstergesi. Her yeni kredinin, şirketin borç geri ödeme kapasitesine ne kadar ek yük getirdiğini görmek sarsıcı. Bu oran, dış şoklara karşı ne kadar zayıf olduğumuzu gösteriyor. Birinci yılda finansal olarak sağlıklı bir yapıdayken, şimdi yüksek risk kategorisine girmişiz.”

Selin: “Kesinlikle haklısınız. Borç/Özkaynak oranının 2,00 olması, olası bir ekonomik daralmada veya faiz artışında, şirketin borçlarını çevirmekte zorlanacağının ve iflas riskinin hızla yükseldiğinin en güçlü sinyalidir.”
II. Finansal Borçların Ağırlığı: Gerçek Faiz Yükünün Özkaynağa Oranı
Selin ekrana farklı bir tablo yansıtarak devam etti; Borç/Özkaynak Oranı bize genel bir fikir verse de tüm borçlar eşit risk taşımaz. Şirketlerin tedarikçilere olan ticari borçları genellikle faizsizdir. Ancak bankalardan, leasing şirketlerinden alınan finansal borçlar, düzenli ve ağır faiz ödemesi gerektirir. İşte bu finansal borç yükünün şirketin kendi sermayesi üzerindeki ağırlığını netleştirmeliyiz.

Selin Metin Bey’e dönerek; “Rakamlar açıkça gösteriyor ki, Üçüncü yılda finansal borçlarımız 300 Milyon TL’ye ulaşırken, bu tutar artık kendi özkaynağımızın 1,5 katıdır. Borç/Özkaynak oranımızın yükselmesi yetmezmiş gibi, en tehlikeli kısım olan, faiz yükü getiren borçlarımızın şirket sermayesini ezdiği görülüyor. Finansal Borç/Özkaynak oranının 1,50 olması, şirketinizin kârlılığını ciddi bir faiz maliyeti cenderesine soktuğu anlamına gelir. Bu, şirketin hareket alanını kısıtlayan asıl ağır bir yüktür.”
Yani, likiditeyi kaybettiğimizde çektiğimiz her kredi, sadece borç hanemizi değil, aynı zamanda kârımızın da büyük bir kısmını faiz olarak bankalara göndermeye mahkûm etmiş, bu durum, bizi daha kârlı işlere yatırım yapmaktan alıkoyan en büyük engel olarak kabul etmemiz gerekiyor o zaman” dedi Metin Bey.
Selin;” Aynen öyle Metin Bey diyerek devam etti. Enflasyon ve yüksek faiz ortamlarında, şirketin finansal borcunun özkaynağın1,5 katına çıkması çok kabul edilebilir bir risk olarak kabul edemeyiz. Şirket, kârlılığının büyük bir kısmını, nakit akışındaki zafiyet nedeniyle oluşan yüksek faiz giderlerine ayırmak zorunda kalacaktır.
III. Faiz Karşılama Oranı: Kârlılık Borca Yetiyor Mu?
Yüksek borç yükünün asıl tehlikesi, yarattığı faiz gideridir. Selin, şirketin ana faaliyet kârının bu faiz giderlerini ne kadar kolay karşılayabildiğini gösteren Faiz Karşılama Oranını incelemeye aldı. Ekrana formülü ve hesaplama sonuçlarını yansıttı.
Faiz Karşılama Oranı = Faiz ve Vergi Öncesi Kâr (FVÖK) / Faiz Giderleri

Selin Metin Bey’e tabloyu yorumlamaya başladı. “Nominal kârımız (FVÖK) artsa bile, faiz yükümüzdeki üç katlık artış nedeniyle, Faiz Karşılama Oranımız üç yılda 6 ’dan 2,50’ye gerilemiş durumda. Teknik olarak 2,50 hala kabul edilebilir bir sınır olsa da bu düşüş hızı bize şunu anlatır: Şirket, artık 1 TL faiz giderini, önceden 6 TL ile karşılayabiliyorken şimdi sadece 2,50 TL faaliyet kârıyla karşılayabiliyor. Bu da demek ki sürekli artan bir finansman ihtiyacı var ve bu durum acilen bir aksiyon planına ihtiyaç olduğunu göstermektedir.”
Metin Bey endişeli bir ses tonu ile; “Anlıyorum. Yani kârlılığımızın büyük bir kısmı, likidite zafiyetinden kaynaklanan faiz maliyetlerini ödemeye gidiyor. Her kriz anında, borcu çevirmek için manevra alanımız hızla daralıyor. Bir faiz artışı veya piyasa daralması durumunda, bu durum bizi çok zor durumda bırakabilir.”
Selin: “Doğru tespit Metin Bey. Finansal Borçların Özkaynağa Oranı da 1,5 katına çıkmış durumda. Bu, bankalar için bir risk sinyalidir. Artık yeni yatırım veya büyüme projeleri için kredi arayışına girdiğimizde, bankalar bize Birinci Yıldaki gibi güvenle yaklaşması zor olabilir”.
Metin Bey: “Öyleyse bu kriz, sadece operasyonel değil, aynı zamanda yapısal bir finansman krizidir. Geriye dönüp baktığımızda, Asit-Test Oranımız ve Tahsilat Süremizdeki bozulmanın bizi buraya getirdiğini net görüyoruz. Eğer aksiyon planlarımızı hazırlamaz isek, bu yüksek kaldıraç durumu yeni sermaye erişimimizi kısıtlayarak büyüme potansiyelimizi ipotek altına alacak gibi duruyor” dedi.
Selin “Metin Bey, çok haklısınız. Bu oranın düşmeye devam etmesi durumunda, şirketimiz borçlarını ödemek için ya yeni borç almak ya da temel operasyonlardan ödün vermek zorunda kalacaktır. Kaldıraç Oranları, şirketin finansman riskinin tavan yaptığını açıkça göstermektedir.
Sonuç: Sürdürülebilirlik Tehlikede- Krizden Çıkış Stratejisi
Kaldıraç Oranları analizi, XYZ Tekstil A.Ş.’nin likidite zafiyetlerinin kaçınılmaz bir sonucu olarak, finansman yapısının bozulduğunu ve yüksek riskli bir pozisyona sürüklendiğini olarak ortaya koymuştur. Borç/Özkaynak oranının sektör ortalamasının çok üzerine çıkması, şirketin dış şoklara karşı ne kadar dayanıksız olduğunu gösterir.
Metin Bey: “Öyleyse, tüm bu analizlerden sonra, şirketi bu krizden çıkarmak için atılması gereken köklü adımları ve uygulanacak Finansal Yönetim Eylem Planı’nı son bölümde netleştirmeliyiz.”
Selin: “Kesinlikle. Son bölümde, kapsamlı bir eylem planı ve acil durum senaryoları üzerinde duracağız. Artık sadece durumu tespit etmek değil, eyleme geçmek zamanıdır.”
Teşekkür Yazısı
Bu analiz serisiyle, XYZ Tekstil A.Ş. üzerinden gerçekleştirdiğimiz finansal yolculuk, kıymetli okuyucularımızla birlikte gazetemizin yayın hayatındaki ikinci yılını tamamladığı döneme denk geldi.
Geride bıraktığımız bu iki yılda, amacım sadece teknik dilde yazmak değil, aynı zamanda iş dünyasının karmaşık verilerini anlaşılır kılarak okuyucularımızın finansal okuryazarlık seviyesini yükseltmeye katkıda bulunmaktı.
Yazılarımı, sadece bir analiz olarak değil, tüm şirket yöneticilerinin “Kâr mı Ediyorum, Borç mu Yaratıyorum?” sorusuna dürüstçe yanıt aradığı bir kılavuz olarak hazırlamaya çalıştım. Destekleriniz ve yoğun ilginiz, bu misyonumuzun ne kadar doğru ve gerekli olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Önümüzdeki yıllarda da aynı kararlılıkla, karar alma süreçlerine ışık tutan içeriklerle yanınızda olmaya devam edeceğiz.
Son olarak, yıllardır biriktirdiğim deneyimlerimi, bana güvenerek bu platformda sizlerle paylaşma fırsatı veren, Gelecek Yönetim gazetemize teşekkür ediyorum ve 2. Yılını kutluyorum.
“Bu yazıdaki XYZ Tekstil A.Ş. Şirketi kurgudur. Gerçek bir kurum değildir.”
