İnsanoğlu olarak doğuştan sahip olduğumuz becerilerden biridir konuşmak. Gün içinde onlarca kişiyle yüzlerce diyaloğa girip binlerce kelime kullanıyoruz. Bunlardan bir kısmı karşılıklı faydaya dönüşerek farkındalık yaratabilme beceresine sahipken daha büyük oranda ise sırf bu beceriye sahip olmamızdan kaynaklı otomatik hale gelmiş bir döngüde iletişim halinde ses trafiği olarak mevcudiyetini koruyor.
Duruma daha büyük ölçekten bakmak istersek eğer konuşmak sadece bizlere ait olan bir beceriden ziyade canlı olan her türlü varlığın kendi içinde bir iletişim kanalı yarattığını görürüz. Mesela ağaçların toprak altında yer alan mantarlar vasıtasıyla derin bir iletişim ağlarının olduğunu ve bu şekilde birbirleri ile haberleşebildiğini öğrendiğimde hayretler içinde kaldığım bir belgesel izlediğimi hatırlıyorum. Hal böyle olunca bizlerin bu beceriyi nasıl da gelişigüzel kullandığımızı düşünmeden edememiştim. Konuşmak bizler için bir iletişim kanalı olsa da bu donanımı stratejik olarak etkili konuşma ile yazılım haline getirebileceğimizi düşünüyorum.
Tarihin tozlu sayfalarına baktığımızda çok ciddi etkiler yaratmış, insanlığın ve ülkelerin kaderine yön vermiş konuşmalar çıkar karşımıza. Bu konuşmalar dinleyiciler ile duygusal bir bağ kurarak onları harekete geçirecek tesirde olmanın yanı sıra bazıları yaşamlarında kendilerinden daha yüce olan bir amaç uğruna savaşma olanağı taşımıştır.
Çoğunu hatırlayacağımız bu konuşmalardan bazıları;
1.Mustafa Kemal Atatürk ‘ ün kendi adıma her konuşmasını etkili bulsam da özellikle 15-20 Ekim (1927) tarihleri arasında 6 gün süren ve toplamda 36,5 saatlik “ Büyük Nutuk “ konuşması bu konuşmaların başında gelenlerdendir.
Atatürk, bu konuşmasında bir milletin hafızasını kodlamış, dönemin iç ve dış siyasetini gelecek kuşaklar için kalıcı bir rehber haline getirerek yön gösterici bir eser bırakmıştır. Bu sebeple “ Nutuk “ sadece siyasi bir rapor olmamakla birlikte bir milletin diriliş hikâyesidir.
2.Martin Luther King Jr. – “Bir Rüyam Var” (1963) A.B.D ‘ de ırkçılığa ve adaletsizliğe karşı yapılan bu konuşmanın ektisi çığ gibi büyümüştür. Konuşmanın insan hakları için evrensel bir mesaj niteliğinde olması da etkisini arttıran sebeplerden biri olmuştur.
3.Nelson Mandela – Başkanlık Yemin Töreni Konuşması (10 Mayıs 1994) Nelson Mandela’nın 1994’teki yemin töreni konuşması, geçmişin yükünü geleceğin inşasına dönüştürmenin bir dersidir. Etkili konuşma, sadece kelime ustalığı değil; affetme, birleştirme ve umut sunma sanatıdır.
4.Steve Jobs – Stanford Üniversitesi mezuniyet konuşması (2005) Jobs bu mezuniyet konuşmasında hayat, kariyer, başarı, ölüm ve tutku konularını kapsayan bir konuşma yaptı.
Bu konuşmaya dair çıkarılacak dersler olduğunu düşündüğümden dolayı birkaç not şeklinde paylaşmak istediğim başlıkların faydalı olabileceğine inanıyorum.
Noktaları Birleştirmek – Jobs, üniversiteden ayrıldıktan sonra rastgele katıldığı bir kaligrafi dersinin, yıllar sonra Macintosh bilgisayara tipografi özelliğini kazandırdığını anlatır.
“Hayattaki olayların anlamını geriye bakınca anlarsınız; ileriye değil.”
Mesaj: Kimi zaman anlamsız gelen deneyimler, ileride büyük yerlere hizmet eder.
Aşk ve Kaybetmek -Apple’dan kovuluş sürecini anlatır. Hayatındaki en büyük hayal kırıklığı, aslında yeni bir yaratıcılık alanının kapısını açmıştır (Pixar, NeXT).
“Sevdiğiniz şeyi bulmalısınız. İşiniz hayatınızın büyük kısmını kaplayacak.”
Mesaj: Tutkunuzu kaybetseniz bile yeniden başlamak mümkündür.
Ölüm ve Anlam – Jobs, pankreas kanseri teşhisi aldığını ve ölümle yüzleştiğini anlatır.
“Ölüm, hayatın en iyi icatlarından biridir.”
“Zamanınız sınırlı, başkalarının hayatını yaşayarak harcamayın.”
Mesaj: Ölüm bilinci, yaşamı anlamlı kılar.
Walter Isaacson’un kaleminden biyografisini okumuştum Steve Jobs’un. İleri derecede takıntılı ve tutkulu bir adam kendisi. Yukarıda bahsi geçen konuşmasını da bu okumanın iz düşümü ile takip ettiğimden dolayı çıkarımlarının yere basan deneyimlerden geldiğini söyleyebilirim.
Konuyu dağıtmadan özüne dönecek olursak, bu ve benzer konuşmaların ortak bir paydası var. Bu kişiler sadece konuşmadılar aynı zamanda geleceğe etki ettiler. Konuşmaları sade kelimelerden oluşmuyordu elbette.
Peki, nedir bir konuşmayı bu kadar güçlü kılan şey?
Etkili konuşmanın temelinde sadece ne söylediğimiz değil, karşı tarafın ne duyduğu vardır. Beyin, karmaşık ya da sıradan bilgileri filtreler; ama özgün, net ve duygusal olarak bağ kuran içeriklere dikkat kesilir. Bu yüzden etkili konuşma, yalnızca içerik sunmak değil; zihinle bağ kurmak, duyguyla hizalanmak ve mesajı anlaşılır kılmaktır.
Chris Anderson, Dünyayı Değiştiren Konuşmalar kitabında şöyle der:
“İyi bir konuşmacı bilgi vermez, bir yolculuğa çıkarır.”
Bu yolculuğun hatırlanabilir olması ise, hikâyeler, analoji kullanımı, görselleştirilebiliyor oluşu ve basit aynı zamanda güçlü kelimeler kullanımı ile mümkün hale geliyor.
Bu sebeple etkili konuşma, karmaşık verileri sadeleştiren – teknik dili hikâyeye dönüştüren – bilgiyi ise hissedilebilir kılan bir tür tasarım işidir.
Konuşma becerisi yüksek kişilerle iletişim halindeyken benim de dinleme becerim üst seviyeye çıkıyor. Kaliteli bir müzik dinliyor gibi keyif alıyorum duyduklarımdan.
“Peki sen… Konuştuğunda yalnızca sesin mi duyuluyor, yoksa düşüncelerin yankı mı buluyor?”