Marka ürünler her zaman kaliteli midir? Bu soru yıllardır tüketicilerin aklını kurcalıyor. Kimimiz marka ürün alırken “en azından garantisi var”, “en azından kaliteli olur” diyor, kimimizse “marka olsun diye fazladan para mı verelim?” diyerek küçük üreticilere yöneliyor. Peki gerçekten marka ürün almak daha iyi bir tercih mi? Yoksa sadece pazarlama stratejilerinin esiri miyiz?
Öncelikle “marka” kelimesini açıklayalım. Marka, bir ürünün veya hizmetin diğerlerinden ayırt edilebilmesini sağlayan ad, logo, tasarım ya da imaj bütünüdür. Yani bir ürünü marka yapan şey, sadece güzel bir ambalaj ya da tanınmış bir isim değil; onun arkasındaki değer, güven ve tutarlılıktır. Ancak burada dikkat etmemiz gereken önemli bir nokta var: bir ürün markalı olduğu için otomatikman kaliteli olmayabilir.
Tüm dünyada marka ürünlerin fiyat etiketleri genellikle içeriğine göre daha yüksek olur. Bunun nedeni ise reklam, sponsorluk, ambalaj, mağaza kiraları gibi ek maliyetlerdir. Örneğin, bir marka kahve kutusuna baktığınızda içindekiler aslında yerel bir işletmede satılan kahvenin aynısı olabilir ama fiyatı belki de iki katıdır. Çünkü bu ürün, televizyonlarda tanıtılmış, magazin sayfalarında yer bulmuş, market raflarında göze çarpan bir konumda duruyor. İnsan psikolojisi olarak bizler bilinmeyene karşı kuşkuyla yaklaşırız. Tanıdık olanı tercih ederiz. İşte tam da bu yüzden markalar bize güven veriyor.
Ancak bu güvenin her zaman karşılığı olmak zorunda değil. Bazı büyük markalar, üretim süreçlerinde maliyeti düşürmek için malzeme kalitesini azaltabiliyor. Hatta bazıları aynı ürünün farklı versiyonlarını farklı ülkelere gönderip, insanları fark ettiremedikleri için kaliteyi bile ülkeye göre değiştirebiliyorlar. Bu durumda “marka” dediğimiz şeyin mutlak anlamda kalite garantisi olmadığı ortaya çıkıyor.
Bazı insanlar marka ürünlerin dayanıklılığı açısından tercih edildiğini söylüyor. Gerçekten de bazı cihazlar, elektronik eşyalar ya da giyim ürünleri markalı oldukları için daha uzun ömürlü olabiliyor. Ama bu da her zaman geçerli değil. Mesela bir gömlek aldınız, üzerinde ünlü bir isim yazıyor ama birkaç yıkamada renk solgunluğuna uğradı, dikişleri çözüldü. Bu durumda marka isminden ziyade ürünün detaylarına bakmanız gerekmez mi?
Yine de insanların marka ürün satın almasının altında başka nedenler de yatıyor. Statü sembolü olma özelliği… Birçok kişi marka alışveriş yaparak kendini başarılı hissetmek istiyor. Belki de toplumsal algıdan kaynaklanan bu durum, insanları gerçek ihtiyaçlarının ötesine taşıyor. Marka bir telefon, marka bir spor ayakkabısı, marka bir çanta… Bunlar bazen kişisel tatminin ötesinde bir “gösteriş” aracı haline geliyor.
Bu durum özellikle gençler arasında daha yoğun görülüyor. Sosyal medya, reklamlar, etkileyici figürler üzerinden yapılan pazarlama kampanyaları, marka ürünlerin hayatımızın merkezine yerleşmesine yol açıyor. “Bu ürünü kullanıyorsan sen de onlardan birisin” mesajı ile tüketici yönlendiriliyor. Oysa çoğu zaman bu ürünlerin içindekiler sıradan, hatta yerel alternatiflerden daha kötü olabiliyor.
İyi de yerel üreticiye ne demeli? Küçük işletmeler, çiftçiler, el emeğiyle çalışan zanaatkârlar, genellikle hiçbir reklam bütçesi olmadan, sadece müşteri memnuniyeti odaklı çalışıyorlar. Ürünleri markasız olabilir ama içerik olarak çok daha kaliteli ve doğal olabilir. Örneğin, mahalledeki yoğurtçuya gidip el yapımı yoğurt almak, süpermarket rafındaki marka yoğurdun içine baktığınızda içinde birçok katkı maddesi görebilirsiniz. Doğal, saf, besleyici olması açısından hangisi daha kaliteli?
Ayrıca marka ürünlerin fiyatlarındaki farklar, tüketicinin cebine de yük oluyor. Aynı kaliteyi daha ucuza bulabileceğiniz yerler varken, niye fazla ödeme yapmak zorundasınız ki? Burada asıl mesele bilinçli tüketici olabilmek. Reklamlara kapılmadan, marka ismine sadece o yüzden güvenmeden, ürün hakkında araştırma yapabilmek.
Kuşkusuz bazı markalar gerçekten kaliteli çalışmalara imza atıyor. Uzun yıllardır müşterilerine sadık kalmayı başaran, ürün kalitesini asla elden bırakmayan firmalar var. Onların başarısı da işte bu tutarlılıkta saklı. Fakat bu tarz markalar azınlıktadır. Büyük çoğunluk, kar marjını artırmak adına pazarlamayı ürünün önüne koyuyor.
Dolayısıyla marka ürün alırken şu soruları kendimize sormalıyız: Bu ürün gerçekten ihtiyacım mı? Aynı kaliteyi daha ucuza başka yerde bulabilir miyim? Bu ürünün içeriği nedir? Üretim süreci nasıl? Marka ismi beni kandırıyor mu yoksa gerçekten kaliteli mi?
Aklımızdan çıkarmayalım, kalite her zaman bir kutunun üzerindeki isimde değil, içindekilere yansır. Marka, bir güvencedir ama her zaman garanti değildir. Tüketiciler olarak bilgi sahibi olmalı, araştırmalı, denemeler yapmalı ve en önemlisi deneyimlerimizi paylaşmalıyız. Böylece hem kendi cebimizi korur hem de kaliteli üretimi desteklemiş oluruz.
Marka ürünler her zaman kaliteli değildir. Kaliteli olan, markası olsun ya da olmasın, doğru hammaddeden yapılmış, dürüst üretim sürecinden geçmiş, tüketicinin sağlığına önem veren ürünlerdir. Bizler de bu farkındalığı kazandıkça daha bilinçli seçimler yapabilir, piyasada daha kaliteli ürünlerin önünü açabiliriz.
Markalı Ürünler Her zaman Kaliteli mi?
Tarih