Alışveriş dediğimiz şey aslında hayatımızın tam ortasında duran bir alışkanlık. Kimimiz için ihtiyaçları karşılamanın yolu, kimimiz için keyifli bir aktivite, kimimiz içinse biraz terapi gibi. Ama şunu kabul etmek lazım ki alışverişin şekli, yöntemi ve alışkanlıklarımız son yıllarda inanılmaz bir hızla değişti. Bundan sadece on yıl önce nakit para ya da kredi kartı dışında pek seçeneğimiz yokken bugün cebimizdeki telefonun tek bir dokunuşuyla alışverişi tamamlayabiliyoruz. İşte bu noktada mobil ödeme sistemleri devreye giriyor. Belki başta “buna kim güvenir ki?” diye çekimser yaklaşımlar olmuş olabilir ama şimdi geldiğimiz noktada market kasasından kahve zincirlerine, internet alışverişlerinden taksi ödemelerine kadar her yerde mobil ödemeler hayatımıza yerleşmiş durumda. Bu da doğal olarak alışveriş alışkanlıklarımızı kökten değiştirdi.
Mobil ödemelerin en büyük etkisi pratiklik oldu diyebiliriz. Cebimizde bozuk para arama, kartın şifresini hatırlama, cüzdanı çantada bulma gibi dertler büyük oranda ortadan kalktı. Telefonu ya da akıllı saati POS cihazına yaklaştırmak yeterli oluyor. Bu kolaylık aslında bizi alışverişe daha çok teşvik eden bir şey. Çünkü bariyerler ortadan kalkıyor. Önceden kredi kartını evde unutmak, yanında nakit taşımamak alışverişi ertelememize sebep oluyordu. Şimdi ise bu ihtimal neredeyse yok. Telefon yanımızdaysa ödeme yapabiliyoruz. Bu da alışverişin spontane olmasını kolaylaştırıyor. “Hazır buradayken şunu da alayım” düşüncesi çok daha sık karşımıza çıkıyor.
Bir diğer önemli nokta güvenlik meselesi. İnsanlar başta biraz tedirgindi, çünkü sonuçta telefon çalınırsa ne olacak, bilgilerim kopyalanır mı, hesabım boşaltılır mı gibi sorular vardı. Ancak zamanla şifreleme yöntemleri, parmak iziyle ya da yüz tanımayla ödeme gibi güvenlik özellikleri yaygınlaştı. Bu da mobil ödemelere olan güveni artırdı. Bugün birçok kişi kredi kartı bilgilerini direkt internet sitesine girmektense mobil ödeme kullanmayı tercih ediyor. Çünkü telefon üzerinden yapılan işlemde hem hız hem de güvenlik daha fazla hissediliyor. Bu da alışveriş alışkanlıklarımızı değiştiriyor çünkü artık korkarak değil, gönül rahatlığıyla harcama yapabiliyoruz.
Mobil ödeme sistemlerinin alışverişi değiştirdiği bir başka alan da online alışveriş oldu. Önceden internetten alışveriş yaparken kart bilgilerini tek tek girmek gerekiyordu, ki bu birçok kişi için yorucu ve bazen de riskliydi. Şimdi ise birkaç saniyede işlem tamamlanıyor. “Sepete ekle, öde” süreci inanılmaz hızlandı. Bu hız, alışverişi daha sık yapmamıza sebep oluyor çünkü vakit kaybı yok. Hele ki genç kuşak için, yani Z kuşağı dediğimiz grup için bu hız olmazsa olmaz bir özellik. Onlar için “iki tıkla alışveriş” artık normal bir şey.
Alışveriş alışkanlıklarımıza etkilerinden biri de sadakat programları ve kampanyalarla bütünleşmesi oldu. Mobil ödeme uygulamaları genellikle alışveriş yaptığımız yerlerle entegre çalışıyor. Örneğin bir kahve zincirinde telefonla ödeme yaptığınızda puan kazanıyorsunuz, ya da markette QR kodla ödeme yapınca ekstra indirim geliyor. Bu tarz avantajlar mobil ödemeyi cazip hale getiriyor ve bizi belli markalara daha sadık kılıyor. Eskiden “hangi kartta daha çok taksit var?” diye düşünürken şimdi “hangi uygulamada daha çok puan birikir?” diye düşünmeye başladık. Bu da markaların tüketici davranışlarını yönlendirme şeklini değiştirdi.
İşin psikolojik boyutuna baktığımızda mobil ödeme aslında harcama kontrolünü biraz zorlaştırabiliyor. Çünkü para elden çıkmadığı sürece harcadığımızın farkına varmamız zorlaşıyor. Nakit ödeme yaparken cüzdandan çıkan banknotu görmek bir sınır koyuyordu. Kredi kartında bile en azından bir kartı çıkarıp şifre girmek gerekiyordu. Ama mobil ödeme o kadar hızlı ve kolay ki bazen gerçekten alışveriş yaptığımızı bile hissetmiyoruz. Bu da harcamaların artmasına sebep olabiliyor. “Bir kahve daha alsam ne olur ki” derken ay sonu hesabı görünce şaşırabiliyoruz. Yani mobil ödeme sistemleri hem hayatı kolaylaştırıyor hem de bütçe kontrolünde daha dikkatli olmamız gerektiğini hatırlatıyor.
Bir başka değişim de küçük işletmelerin alışveriş deneyiminde yaşandı. Eskiden kart okuyucu cihazı almak, banka ile anlaşma yapmak zahmetliydi. Birçok küçük esnaf nakit dışında ödeme kabul etmiyordu. Ama şimdi QR kodla ödeme almak çok kolay hale geldi. Bu da sokaktaki simitçiden pazardaki esnafa kadar herkesin mobil ödeme alabilmesini sağladı. Böylece alışverişte nakit taşımak neredeyse gereksiz hale geldi. Özellikle şehir hayatında bu inanılmaz bir rahatlık. Çünkü herkesin yanında nakit bulundurmadığı bir dönemdeyiz.
Bir de mobil ödemelerin alışverişe kattığı sosyal boyut var. Arkadaşlarla dışarı çıktığımızda hesabı bölüşmek, ortak harcama yapmak eskiden dertti. Şimdi bir kişi ödüyor, diğerleri saniyeler içinde uygulama üzerinden kendi payını gönderebiliyor. Bu da alışverişin sosyal yönünü kolaylaştırıyor. Artık “kim ödeyecek, sonra sana vereyim” gibi diyaloglar yok denecek kadar azaldı. Bu pratiklik ilişkilerimizi bile etkiliyor çünkü para yüzünden çıkabilecek ufak tefek sorunları ortadan kaldırıyor.
Tabii ki mobil ödeme sistemlerinin alışveriş alışkanlıklarımıza etkisi sadece bireysel boyutta değil, toplumsal boyutta da büyük. Daha az nakit kullanımı demek daha kayıtlı ekonomi, daha az kayıp-kaçak demek. Devletlerin bile bu sistemleri teşvik etmesinin bir sebebi de bu. Yani aslında bireysel alışveriş tercihlerimiz büyük resimde ekonomiyi de etkiliyor.
Mobil ödeme sistemleri alışveriş alışkanlıklarımızı baştan aşağı değiştirdi. Daha hızlı, daha güvenli, daha pratik bir alışveriş deneyimi sundu. Ama aynı zamanda harcamalarımızı kontrol etme konusunda bizi daha dikkatli olmaya da zorladı. Küçük esnaftan büyük markalara, bireylerden topluma kadar herkesin alışveriş davranışını etkiledi. Bugün alışverişin geleceğini konuşurken mobil ödeme sistemlerini göz ardı etmek imkânsız. Çünkü artık sadece ne aldığımız değil, nasıl ödediğimiz de alışverişin önemli bir parçası haline geldi.
Mobil ödeme sistemlerinin alışveriş alışkanlıklarımıza etkisi
Tarih
