Tarımdan sanayiye, Dişil bilgelik nasıl unutuldu?

Tarih

İnsanlık tarihinin en eski dönemlerinde kadın sadece bir cinsiyet değildi; toprağın ritmini, suyun akışını, ayın döngüsünü, hayatın nabzını bilen bir rehberdi. Kadın, evrenin sezgisel bilgisini taşıyan; doğurmanın, büyütmenin ve dönüştürmenin kutsal döngüsünü yöneten yaşayan bilgelikti.
Bugün dünya yeniden o unutulan sesin geri dönüşünü izliyor. Okuduğunuz bu yazı, kadının dişil bilgisinin tarihsel yolculuğunu, kayboluşunu ve yeniden hatırlayışını ele alıyor.
Kadının Toprakla Kurduğu Kutsal Bağ
Bir zamanlar kadın toprağa baktığında bereketi görürdü. Toprağın çatlağından yağmurun ne zaman yağacağını hisseder, rüzgarın yönünden mevsimin ruhunu okurdu. Dişil bilgelik öğrenilen değil, hatırlanan bir bilgiydi.
“Kadın bilmez; hatırlar.”
Köylerde anlatılan eski bir hikayeye göre, bir kadın ekin zamanını toprağın fısıltısından anlardı. Modern takvimlere güvenen köylüler bir yıl onun zamanlamasını dinlemedi. Beklenmeyen don tüm mahsulleri yok etti. Kadının tohumu ise donun kırıldığı gün toprağa kavuştu ve köyde yalnızca onun tarlası ürün verdi.
“Toprak bilir ama önce kadına fısıldar.”
Peki Ne Oldu Da Kadın Dişil Bilgeliğinden Uzaklaştı
Önce tarım gelişti. Tarım geliştikçe kadın öz sesinden uzaklaştı. Tarım ilerledikçe bilgi sezgiden ölçüme kaydı. Kadına öğretilen yeni kodlar şöyleydi:
-Hislerin değil, rakamlar doğruyu söyler.
-Sezgini değil, başkalarının otoritesini dinle.

  • Hassasiyet sorun, yumuşaklık zayıflıktır.
    Kadın kendini ispat etmeye çalışırken kendi öz sesini duyamaz oldu.
    Ve Sonra Sanayi Devrimi: Kadının Ritminden Kopuşu
    Sanayi devrimiyle zaman doğanın döngüsüne göre değil, fabrikanın düdüğüne göre işlemeye başladı. Kadın binlerce yıldır uyum sağladığı ritimden koparıldı.
    Bir tekstil fabrikasında çalışan genç kadının her akşam başı ağrır, ruhu sıkışırmış. Yaşlı bir kadın ona şöyle demiş:
    “Sen toprağın kızısın. Tüm gün makinenin ritmine göre nefes alırsan ruhun yorulur.”
    Kadın anlamayınca devam etmiş:
    “Kadının ruhu ritim ister; döngü ister. Sensin unutan, zaman değil.”
    Dişil Bilgeliğin Kayboluşu Zorunlu Bir Unutuştu
    Kadınlar bile isteye unutmadı; unutmak zorunda kaldı. Rekabet, hız ve verimlilik toplumun yeni değerleri olunca sezgi, şefkat ve döngü geri plana itildi. Fakat dişil bilgelik asla kaybolmaz, sadece geri çekilir, uygun zamanı bekler.”
    Dişil Bilgeliğin Dönüşü: Kadın Kendini Yeniden Hatırlıyor
    Bugün dünya yeniden sezgiye, şefkate, bütünsel görmeye ihtiyaç duyuyor. Teknoloji ilerledikçe insanlar tükenmişlik, huzursuzluk ve anlam kaybı yaşıyor. Kadının unuttuğu bilgelik artık yeniden çağrılıyor. Kadın uyandığında yalnızca kendini değil, nesillerini de iyileştirir.
    Modern Bir Hatırlayış Hikayesi
    Bir kadın yıllarca kendini “yetersiz, eksik, başarısız’’ olarak görüyordu. Kızı, bir gün annesinin yıllar önce tutmuş olduğu günlüğünü bulup getirdi. İçinde şiirler, toprak kokusu ve hayaller vardı. Kadın kendi sesini okudukça gözleri doldu. İlk sayfada şu yazıyordu;
    “Ben toprağın kızıyım; sezgimle yaratır, sevgimle büyütürüm.”
    O an anladı ki bilgelik öğrenilecek bir şey değil, sadece yeniden açılmayı bekleyen bir kapıydı.
    Dişil Bilgelik Nedir?
    Dişil bilgelik; hissederek karar verme, döngülere saygı duyma, şefkati güç bilme, sezgiyi pusula yapma, yaratımın kutsallığını bilme ve akışa teslim olma halidir. Kadının doğuştan sahip olduğu bir hakikattir.
    “Kadın önce kendine dönerse, dünya kendine gelir.”
    Dişil Bilgelik Geri Dönüyor
    Kadınlar artık özünü hatırlıyor:
    -İç sesinin gücünü
    -Doğanın ritmini
    -Şefkatin dönüştürücü enerjisini
    -Döngüsel bilginin kutsallığını
    -Kendi değerini
    Unuttukları hiçbir şey yok olmadı; sadece derinlerde saklı kaldı. Şimdi o kapılar bir bir açılıyor.
    Kadın sezgisini susturduğunda, toplum yönünü şaşırır.Kadın hatırladığında yalnızca bir beden değil, bir çağ uyanır.
    Bir kadın olarak söyler misin, seni bilgeliğinden alıkoyan nedir? Neyi hatırlamaya ihtiyacın var?
    Yazımı bitirirken iki yıldır bu yolculuğa alan açan, düşünceyi çoğaltan ve farklı bakış açılarına cesaret veren gazetemizin 2. yılını kutluyor; bu bağı mümkün kılan editörüm Erim Onan’a, tüm okurlara ve emek veren herkese içtenlikle teşekkür ediyorum. Nice birlikte yazılacak yıllara…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Tatil alışverişinde (şükran günü, noel, yılbaşı) Perakende sektörü

Haber sitelerine Black Friday sonrası düşen verilere göre Amerikalı...

İki yıl önce bir cümleyle başlamıştı her şey

Bazı hikâyeler büyük planlarla başlamaz.Bizim hikâyemiz de öyleydi.İki yıl...

Yalnızca para kazanmak zorunda olmadan sevdiğin iş için çalışmak nasıl olur?

Günümüz dünyasında çoğu insanın hayatı, sabah alarmıyla başlayan ve...

Işıklar, poşetler ve umutlarla Yeni yıl alışverişi telaşı

Yeni yıl kapıyı çalmaya başladığında içimizi saran o tanıdık...