Teknolojinin hekimlik sanatına etkisi ve geleceğin tıbbı

Tarih

“Hekimlik, bilimle beslenen bir zanaat, insanla bütünleşen bir sanattır, tanı için bilgileri, beceri için zanaati, empati ve sağaltım için sanatı kullanılır”.
“Hekimlik sanatı“ insan sağlığını korumayı, hastalıkları sağaltmayı, sağlığı iyileştirmeyi ve yaşam kalitesini artırmayı sağlayan bir sanattır. Bu kavram, hekimin bilgi ve becerisinin yanında insanın doğasını anlama, empati kurma, hastaların fiziksel, ruhsal ve sosyal iyiliğini gözetme gibi sezgisel, etik ve insani becerilerini de ifade etmektedir.
Tıp bilimi, tarihin ilk dönemlerinden başlayarak sürekli gelişmiş, Hipokrat’ın (MÖ.4. yy.) tıp pratiğini mistik inanışlardan arındırarak bilimsel temellere dayandırması, hastalıkların tanrıların gazabı olmayıp doğal nedenlerden kaynaklandığını öne sürmesi, hekimlerin etik kurallar içinde hareket etmesini zorunlu kılan temel ilkeleri belirlemesi, klinik gözlem ve belgeleme yöntemini bulması, Galen’in (MS. 2.yy.) anatomi ve fizyoloji çalışmalarını gerçekleştirmesi ile modern tıbbın temelleri atılmıştır.
İbn-i Sina MS.10. yy’da yaşamış, hastalıklar için klinik yaklaşımı ve deneysel yöntemi kullanması, onu döneminin en büyük bilim insanlarından biri yapmıştır. Orta Çağ karanlığında Avrupa’daki skolastik düşünce tıbbı dogmatik hale getirmiş, Galen’in MS 2.yy.’da serbestçe yaptığı anatomi çalışmaları, bundan ~1300 yıl sonra Papa’lık tarafından yasaklanmıştır. Leonardo da Vinci (MS. 15. yy) gizli olarak otuz kadar kadavrada anatomi çalışması yapmış ve bunları resimleyerek anatomi dünyasına büyük katkıda bulunmuştur. 17. yy.’da Mikroskobun keşfi ile mikrobiyolojinin temelleri atılmış, sanayi devrimi yıllarında çiçek aşısı ile birlikte bağışıklık bilimi gelişmiştir. 1846’da eter anestezisinin keşfi cerrahiyi daha güvenli hale getirmiş, daha sonra Röntgen, ultrason, tomografi, MR görüntüleme ile modern tıpta devrimsel buluşlar arka arkaya gelmiştir. Newton’un söylediği, ondan 300 yıl sonra Einstein’ın alıntıladığı gibi, “bilim insanları öncekilerin omuzlarında yükselir” anlamına gelen sözleri bilimin gelişimi için de geçerlidir, bilim bilimi geliştirmektedir. Teknolojik gelişmeler durmamakta, yapay zeka destekli dijitalizasyon, Iot, robotik gibi yöntemler tıpta kullanılmaya başlanmış, hatta rutin uygulamalar içine girmiş bulunmaktadır. Bugün pek çok hastanede, bazı cerrahi girişimler için ilk seçenek olarak robotİk cerrahi yöntemi önerilmeye başlanmıştır.
Hekimlik Sanatı kavramı, hekimlerin pek çoğunun, çeşitli sanat dallarında hobileri olan sanatçılar olduğu gerçeğinin dışında, bambaşka bir sanatın varlığından söz etmektedir. Bu zorlu mesleği uygularken ruhlarını sanatlarıyla dinlendirmeye çalışan hekimler, aynı zamanda tüm hekimlerin uygulamakta oldukları mesleki sanatlarını da uygulamaktadırlar. Tıp biliminin günümüz teknolojik olanaklarından yoksun olduğu yıllarda hekim, inspection (gözlem), palpation (elle muayene), percussion (vurma ve ses dinleme) ve auscultation (stetoskopla dinleme) gibi klasik yöntemlerden yararlanır, yeteneği ve sezgisiyle tanı koymak için uzun yıllar içinde edindiği hekimlik sanatını kullanır, bir heykeltıraş gibi ellerini kullanarak hastanın organlarındaki değişiklikleri anlamaya, dinlemekle de akciğer ve barsak seslerini anlamlandırmaya çalışırdı. Hekimin hastasına yaklaşımı birikiminin sanatsal sonucudur. Doğru bir tanı koymak, sağaltım sürecini yönetmek, hastayla doğru iletişim kurmak ve psikolojisini anlamak, hekimliğin sanatsal yönüdür. Her hasta için en uygun yöntemi belirlemek, beklenmedik durumlarda yaratıcı çözümler üretmek bu sanatın önemli bir parçasıdır. Bir onkoloğun, kanser tanısı konmuş hastasına durumu açıklarken, tanının hasta üzerindeki psikolojik ve duygusal etkilerini de gidermeye çalışması, hekimlik sanatına özgü bir davranıştır. Modern tıp dünyasının olanaklarını kullanırken hekimin sanatı, robotu ustaca kullanmaktan öte, ne zaman, nasıl ve hangi teknikle kullanacağına karar verebilme yeteneğindedir, “Da Vinci Robotu” bir “fırçadır”, bu fırça ile sanatını icra eden ise hekimdir. Sanat, sadece bir aracı (robot) iyi kullanmak değil, onunla yeni bir şey yaratabilmektir.
Bilim, sanat ve zanaat olarak tanımlanan hekimliği yalnız zanaat olarak görmek mesleği mekanikleştirir, sadece sanat olarak görmek ise bilimselliğini zayıflatır. Cerrahi alanlarda hekimlerin zanaatkârlıkları öne çıkar, genç hekim de öncelikle zanaatkârdır. Tıp eğitimi teorik bilgi ve pratik beceriyi kapsar, deneyim hekimin sanatsal yanını geliştirir.
“Genç doktorlar ilaç yazar, deneyimli doktorlar teşhis koyar, büyük doktorlar hastayı iyileştirir.”
Yapay Zeka (YZ)’nın, pek çok konuda olduğu gibi, tıp biliminde de giderek daha yaygın kullanıldığını görmekteyiz. Bu sayede sağlıkçıların işleri kolaylaşmakta, hastalıklara daha hızlı ve doğru tanı konulması sağlanmakta ve genel sağlık sistemlerinin verimliliği artmaktadır. YZ’nın da etkili olduğu modern tıp uygulamalarında sağlanan kolaylıkların yalnızca başlıkları bile gelişmelerin hızı ve boyutu hakkında bilgi vermektedir ve bence bu daha başlangıçtır. Görüntülerin analizi, hastaya özel tedavi planları, robotik cerrahi, ilaç keşif ve geliştirme çalışmaları, yoğun bakım hastalarının veri analizleri, salgın öngörüleri, DNA analizi ve CRISPR ile gen düzenleme teknikleri, büyük veri analizi ile hastane kayıtları, makale ve klinik çalışma taramaları, medikal araştırmalar, otonom tanı ve sağaltım sistemleri, üç boyutlu biyo-baskı ile yapay organ üretimi ve daha pek çokları. Tıp teknolojilerinin uygulanmasını böylesine başaran YZ’nın, günün birinde hekimin yerine geçip geçmeyeceği sorusunu akla getirmektedir, bu soruyu “ŞİMDİLİK” veya “HENÜZ” kaydıyla, “HAYIR” olarak yanıtlayabilmekteyim, evet diyenlerin de olabileceğini düşünüyorum. Hekimlik sanatına gelince, YZ’nın duygusal ve etik kararları alabilmesi için gerekli olan “önsezi” ve “içgüdü” gibi insani duygulara sahip olmadığı bilinmektedir. Teknolojik gelişmelere rağmen, insan anlayışı ve dokunuşu tıbbın önemli parçası olmayı sürdürmektedir; hekimin asıl rolü, tıbbi bilgiyi yorumlamak, insan bedenine ve ruhuna bütüncül yaklaşmak, hastayı anlamak ve ona özel çözümler üretmektir. Bu bağlamda YZ dünyamıza henüz yeterince entegre olamamıştır, olduğunda yaşayacaklarımız ise merak konusudur. Bu insani özellikleri de üstlenebilecek bir YZ’nın varlığında, hekim belki bu mesleğin dışında kalacaktır ama böyle bir gelişmenin yalnızca tıp alanıyla sınırlı kalmayacağına, her alanda, tüm duygusal özelliklerimizin ve gücümüzün YZ’ya devredilmesi anlamına geleceğine kuşku yoktur. Yöneten değil, kendi yarattığı makineler tarafından yönetilecek olan bir yaşama, insanlığın yetkilerini devretmeye ve buna katlanmaya hazır olup olmadığına, YZ teknolojilerini geliştirmekte olanlar yanıt vermelidirler. Bu belirsizlik nedeniyle YZ hakkında yorumlarımı yaparken yukarıda belirttiğim kritik “HENÜZ” ve “ŞİMDİLİK” kayıtlarını kullanmayı yeğliyorum.
YZ tarafından hatalı olarak yapılmış olsalar da sanatsal tabloların benzerlerini başarıyla yapabiliyor, beste ve şiir üretebiliyor olmasına rağmen YZ özgün sanatsal yapıt üretememektedir, yaptığı hatalar tıp dışı konularda tolere edilmektedir, ancak tıbbi konularda hatanın tolere edilme olasılığı yoktur, bu da YZ-TIP tartışmasınki en kritik noktadır.
Geleceğin tıbbında da, tıp ve teknoloji arasındaki ilişki, her dönemde insan sağlığını koruma ve sağaltma yönünde evrim geçirerek gelişmiştir. Gelecekte bu ilişki daha da derinleşerek sürecek ve teknoloji, sağlık uygulamalarında daha etkili hale getirecektir. YZ’nın kontrolündeki sağlık teknolojilerinin gelişmesiyle genetik biliminin sonsuzluğunda daha çok yol alınması, nanoteknolojilerin yaşamımıza daha etkin girmesi, AR ve VR gibi uygulamaların tıp eğitiminden ameliyat sırasındaki katkılarına kadar beklentiler çok büyük ve sınırsız görünmektedir. YZ, hekimlere güçlü bir yardımcı olarak kalacaktır ama “sanatkâr hekimlik” insanın eşsiz yeteneği olarak işlevini yapmayı sürdürecektir. Eğer hekimler insan kalmaya sürdürmeyi başarırlarsa, geleceğin hekimi, belki neşter tutmayacak ama hastayı anlayan ve en iyi kararı veren bir sanatçı olmaya devam edeceklerdir. Hekimin rolü evrilecek, hekim, makineleri yönetirken hastayla da bağ kurabilen kişi olacaktır. Geleceğin tıbbında hekimlik sanatının yok olma olasılığının insanlık adına büyük kayıp olacağı kaygısını taşıyorum.
Hekimlik, sanat ve bilim arasındaki dengeyi koruyarak, teknolojiyi bir araç olarak kullanacak, insan ilişkisini ve empatiyi asla kaybetmeyecektir. Yapay zeka ve otomasyonun gelecekte çok şeyi yönetebileceği beklentisine rağmen, karar veren ve insana dokunanın daima hekim olması, hekimlik sanatının vazgeçilmezliği adına çok önemlidir. İnsanlar, sadece fiziksel değil, duygusal sağaltıma da gereksinim duymaktadırlar.
Hekim hasta ilişkisinin başarılı olarak sağlanabilmesinin önündeki en önemli engellerden birinin zaman yetersizliği olduğu bir gerçektir. Modern dünyanın kalabalık toplumlar yaratması göreceli olarak kişi başına düşen hekim sayısını azaltmış, hastaya ayrılacak zaman çok kısaltmış, fiziksel muayene yapmaya bile zaman yetmez hale gelmiş, ne hasta, ne de hekim bu durumdan mutlu olabilmiştir. Bu sıkıntı hasta hekim iletişimini bozmuş, hekimi yalnızca verileri değerlendiren bir aygıt konumuna indirgemiş, hekimlik sanatının uygulanmasından söz edilemez duruma gelinmiştir. Hekime ve hastaya gerekli ve yeterli zaman ve ilgi gösterilebilecek ortamın sağlanmasının yolu, çok sayıda gelişmiş ülkede olduğu gibi, muayenehane hekimlerinin de sosyal sağlık sistemine entegre edilerek, özel hastane koşullarına eşdeğer ücretlendirmenin SGK tarafından, hacamat ve sülük tutma yerine, karşılanacak şekilde hasta kabullerine olanak sağlanmasından geçmektedir. Böylelikle kamu hastanelerinin polikliniklerinin tenhalaşarak rahatlatması, muayenehanelerin de çekici hale gelmesi sağlanabilecek, hekimler sanatlarını uygulayabilecek, hastalar daha doğru sağaltım almış olacaklar, sağlanan memnuniyet hasta hekim sorunlarını en aza indirecektir.
Hekimlik sanatı, insanın duygusal ve etik özelliklerini anlayan ve bu özellikleri teknolojiyle harmanlayarak hastalarına uygulayan hekimlerle devam edecektir. Gelecekte hekimlerin yapay zeka ve robotları yönetebileceklerini, ancak insan olmanın getirdiği sezgi, empati ve etik değerlere gösterdikleri özenle, her zaman sanatçı olarak kalacaklarını düşünenlerdenim.
Tıp alanındaki her şey YZ’ya teslim edilecek olursa,”YZ’nın Hipokrat yemini !“ etmesine gereksinim olacaktır, yoksa dünya felakete sürüklenebilir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Birde Finans’la olan ilişkilerini Satış ekibinden dinleyin

Değerli yazarımız Olcay Hanım’ın kaleme aldığı "Aynı gemide farklı...

Ay çekirdeği deyip geçmeyin!

İş hayatında biriktirdiğim anekdotları belki bir kitap altında toplarım...

Yerli Görünüp Milli Olmamak: İŞ’te Bütün Mesele Bu

Anlamak… Çok geç olmadan!‘’Yerli ve milli olmak" son yıllarda...

Sosyal medya tavsiyeleri tavsiye mi, reklam mı?

Sosyal medya, günümüzde alışverişin en kolay ve hızlı yollarından...