Tolstoy, kendisine hediye edilen bisikleti bembeyaz sakalıyla 67 yaşında sürmeyi öğrendi. Hedefe ulaşmak için asla geç değildir mesajını içeren “Tolstoy’un Bisikleti” kavramı 1865 yılından günümüze kadar bir metafor olarak kullanılmaya devam etmektedir.
Bir şeyler için geç kaldığını düşündüğünüzde Tolstoy’un bisikletini aklınıza getirin. Yaşınız, hayallerinizi ertelememize ve onları unutup bir köşeye atmanıza neden olmasın.
Başarıya ulaşmanı senden başka kimse engelleyemez. Başarının önündeki en büyük engel yine sensin bunu aklından çıkarma. Harekete geçmek için en doğru zaman tam da içinde bulunduğun andır. Adım atmak için geç kalmadın aksine tam zamanı. Kaç yaşında, nerede ve ne durumda olursan ol fark etmez hala içinde ilk yağmurda yeşermeyi bekleyen tohumlar gibi hedeflerin ve hayallerin varsa onlara sıkıca sarıl. Hiçbir şey için geç kalmadın, vazgeçmek için bahanelerin olmamalı.
Uzmanların Global Burden of Disease (GBD) projesi kapsamında yaptığı araştırma, 1950 yılından bu yana ortalama yaşam süresinin 22 yıl arttığına işaret ediyor. Erkeklerin ortalama yaşam süresi 48’den 70,5 yıla, kadınların ise 53’ten 76 yıla yükseldiğini ortaya koymuştur.
Klasik Yunanlılarda 28 yıl olan ortalama insan ömrünün, 2018 yılında 72 yıla çıktığını öğrendiğimde oldukça şaşırmıştım. Sadece bir yüzyıl öncesine göre ise 2 katından daha fazla yaşayabilen bizim dönemimiz için atalarımızın vefat ettiği yaşlar, bizim ikinci baharımızın sadece başlangıcı olmaya başladı. Yani insan ömrü tek devrelik bir maçtan 2 devrelik bir maça evrildi.
Klasik Yunan (MÖ 510-320): 28 yıl
Kolomb Öncesi Kuzey Amerika: 25-30 yıl
Orta Çağ Britanyası (400-1485): 30 yıl
1900 Dünya Ortalaması: 31 yıl
1950 Dünya Ortalaması: 48 yıl
2010 Dünya Ortalaması: 67,2 yıl
2018 Dünya Ortalaması: 72 yıl
Özellikle hayatın ilk devresinde, ebeveynlerimizin hayalleri ve yönlendirmeleriyle şekillenen, gidilen okullar, girilen sınavlar, iyi bir iş bulma telaşıyla geçen stresli bir dönemden sonra artık kendi kararlarımızın şekillendireceği ikinci devre başlar. Haliyle gidilen okul, yapılan meslek, hayat arkadaşınız sizi belirli bir seviyeye getirmiştir. Ulaşılan bu nokta, hedeflere ve hayallere ne kadar yakınsa o kadar mutlu ve tatmin edici bir hayat geçirilmiştir. Ancak biriken keşkeler, ertelen hedefler ve hayal kırıkları ne kadar fazlaysa ikinci devre için umutlar ve zihinsel bloklar da o derece fazladır.
Her insanın hayat hızı farklıdır. Kimi 30 yaşında müdür, 40’ında ise genel müdür olurken bir diğeri 55 yaşında hedeflediği kariyere ulaşabilir. Bu nedenle başarı kriteri diğerleri değil insanın kendisi olmalıdır. Geriye ne kadar yaşanacak günün kaldığının bilinmemesinin yarattığı belirsizlik korkusu ve heyecanı bazı insanları yeni adımlar atmaktan alıkoyarken, bazılarını ise dolu dolu yaşamaya ve hayallerini gerçekleştirmek için motive etmeye iter.
Geçenlerde bir dostumdan gelen mesajda;
“8 tane hobin olmalı; Sana para kazandıran, seni fit ve sağlıklı tutan, bilgi birikimini arttıran, zihniyetini geliştiren, insanlarla daha iyi ilişkiler kurmanı sağlayan, kendini daha iyi anlamanı sağlayan, şimdide kalmanı sağlayan ve Yaratıcı’yı daha iyi anlamanı sağlayan. Peki bunlardan kaç tanesine sahipsin.” diye soruyordu.
İlk başta çok basit gibi gözüken bu soru aslında hayatınızın ikinci yarısına ne kadar hazırlık yaptığınızı, bu dönemi ne kadar anlamlı ve huzurlu geçireceğinizi derinlemesine düşünmenizin kapısını aralıyordu. Evet cevaplar farklı olabilir ancak ne kadar fazla ve sizi tamamlayan hobiniz varsa o kadar kaliteli ve hayallerinizi gerçekleştirecek fırsatları bulabileceğiniz dünyadaki cennet bahçesine giriş biletinizi almış oluyorsunuz. Severek yaptığınız bir işiniz varsa, sana para kazandıran bir hobin vardır. Spor yapıp, okumaya zaman ayırıyorsan sağlıklı ve vizyonu geniş bir birey olursun. Ömrü uzatan sağlığınıza sağlık katan kaliteli iletişim ve insanlarla birlikte olmanın verdiği tatmin ve mutluluğun altını bile çizmeye gerek yok.
Ah o anda kalabilme mevzusu… O kadar çok uyaran varken zihninizin tek bir olaya, ana odaklanabilmesi neredeyse imkansız ama mümkün. İster meditasyon, ister nefes egzersizleri veya gerçekten tüm benliğini vererek ibadet etmeye ayrılan zaman bunun ilacı olacaktır. Bunları yapmaya vaktim, param fırsatım yok bahaneleri ise artık geçerli değildir. Sadece yeterli isteğiniz yoktur. Motivasyon eksikliği ise çoğu zaman neyi isteyip neyi istemediğimiz konusundaki netliği bulamamaktan kaynaklanır. İçsel motivasyon ile yapılan iş, sizden bir parça gibidir. Dışsal ödüle gerek yoktur. Çabanız, ilginizin yanında kendiliğinden yeşerir. Bu ise mutluluk ve başarıyı beraberinde getirir. Tolstoy 67 yaşında bisiklet sürmeyi içsel kararlılığıyla, ne istediğini bilerek ve geç kaldığını hiç düşünmediği için başarmıştır.
İkinci baharında muazzam başarılara imza atmış bazı ünlülerin başarılarına bir göz atalım.
1961 yılında ilk çizgi romanı Fantastik Dörtlü’yü yaratan Stan Lee, 39 yaşındaydı. Birkaç yıl içinde ise Örümcek Adam, X-Men gibi Amerika’nın ikonu olmuş Marvel evrenini yarattı. Walton, 1962 yılında 44 yaşındayken kurduğu ilk Wal-Mart ile başarının kapısını araladı. Ford, 1908 yılında Model T’yi yarattığında 45 yaşındaydı. 51 yaşında Mori, İnşaat Şirketi’ni kuran akademisyen, gayrimenkul yatırımcısına dönüştü. 1992 yılında 13 milyar dolar serveti ile dünyanın en zengin adamı oldu. 52 yaşında, dünyanın en büyük fast food markalarından biri olan McDonalds’ı almadan önce, Kroc kariyerini satış elemanı olarak sürdürüyordu. Ingalls Wilder, 1932’de ilk kitabı Little House’u çıkardığında 65 yaşındaydı. Sonrasında ise çocuk edebiyatı klasikleri arasına girmeyi başardı. Harland Sanders, 1952’de KFC’yi kurduğunda 62 yaşındaydı. Anna Mary Robertson Moses, resim kariyerine 78 yaşında başladı. 2006 yılında resimlerinden biri tam 1.2 milyon dolara satıldı. Harry Bernstein 2007’de 96 yaşındayken çıkan anı kitabı The Invisible Wall: A Love Story That Broke Barriers ile şöhrete kavuştu. Mimar Sinan’ın en büyük eseri ise, 86 yaşında yaptığı ve “ustalık eserim” diye belirttiği Edirne’deki Selimiye Camiidir.
Üretememenin veya karşılık alamamanın verdiği tükenmişlik hissi tuzağına yakalanmamak ve dengede kalmak için bisikletin pedallarına basmaya devam etmeliyiz.
Bir şeyler için geç kaldığınızı düşündüğünüzde Tolstoy’un bisikletini hatırlayın ve bahanelerinizi rafa kaldırınız.
Yaşınızı rakamlar ölçemez, “Vazgeçtikleriniz kadar yaşlı, hayalleriniz kadar da gençsiniz.”
Tolstoy’un Bisikleti Gün Bugün, Başlamak İçin Hiçbir Zaman Geç Değil
Tarih
Güzel bir yazı olmuş. Heves varsa hangi yaşta olursak olalım başarı gelecektir.
Davranış kalıbı/Hobi edinmek ve onları geliştirmek için hiçbir zaman geç değil. Hayatımızın ne kadarının kaldığından ziyade onu ne kadar iyi değerlendireceğimiz önemli oluyor. Hasta, halsiz, yalnız ve amaçsız bir insanın 100 yıl daha yaşaması veya bir yerde hapis kalması keyiften çok eziyet olacaktır. Müthiş bir yazıydı keyifle okudum.
Bugün en iyi gün sevgili Mehmet Adak 🙂
Mehmet,güzel bir konuya değinmişsin..Herşeye kolay elde ettiğimiz günümüz dünyasında tembellik bizi daha çok yaşlandırıyor, hele gerçek yaşı ile yaşlı olanlar için tembel olmamak gerekir..hem akıl sagligi hemde fiziki yönden bu gerekli.. Kalemine sağlık dostum..