Toprağın altındaki zafer

Tarih

Uzakdoğu’da, Çin’in kırsal bir bölgesinde yaşlı bir çiftçi vardı. Genç bir öğrenci, bir gün bu çiftçiye giderek sordu:
“ Efendim, siz yıllardır toprakla uğraşıyorsunuz. En sabırlı hangi bitkidir sizce ?”
Çiftçi hafifçe gülümsedi ve şöyle dedi:
“ Çin bambusu. Onun sabrını gören, kendi geleceğine saygı duymayı öğrenir.”
Genç öğrenci şaşırdı.
“ Nasıl yani? Nedir bu bambunun sırrı ?”
Çiftçi toprağı gösterdi:
“ Tohumunu ektikten sonra… İlk yıl hiçbir şey çıkmaz. İkinci yıl da yoktur. Üçüncü yıl hâlâ sessizlik. Dördüncü yıl yine bir belirti görünmez. Ama çiftçi her sabah kalkar, onu sulamaya, toprağını temizlemeye devam eder.
Ve beşinci yılın ortasında, o topraktan bir filiz belirir. Sadece 6 hafta içinde tam 27 metreye ulaşır. Şimdi sence… Bambu 6 haftada mı büyür, 5 yılda mı ?”
Genç, derin bir sessizliğe gömüldü.
Çiftçi son cümleyi fısıldayarak söyledi:
“ Görünmeyeni büyütmek… Görünenden daha çok cesaret ister.”
Bu hikâye bana sabrın ve devam edebilme kararlılığını göstermenin değerini derinden hissettiriyor. Yaşamın belki de en büyük kazanımları çoğu zaman gözle görünmeyen lakin ısrarla peşini bırakmadığımız çabalarımızdan geliyor. Çin bambusu gibi… 5 yıl boyunca toprağın altında sessizce büyürken, ona dışarıdan bakanlar için bu bir başarısızlık gibi görünebilir. Ama çiftçi bilir ki o tohum sadece yukarı doğru değil, aşağıya, köklere doğru büyümektedir.
Kök salmak kolay değildir, gerekli olan minarellere ve suya ulaşmak için büyük bir çaba sarf ederek engellere karşı tükenmeden arayış içindedir. Günümüz dünyasında her şeyin hemen olmasını istiyoruz. Hemen sonuç, hemen başarı, hemen karşılık… Ama unutuyoruz: bazı şeyler olgunlaşmak için zamana ve sessizliğe ihtiyaç duyar. Ve bazen büyümek, görünmemekle başlar.
Modern çağın en büyük yanılsamalarından biri : “ Bir şey görünmüyorsa, olmuyordur.” Oysa en derin dönüşümler tıpkı bambunun kökleri gibi gözlerden uzakta, içeride gerçekleşir. Sabahları erken kalkıp okunan kitap, kimsenin bilmediği bir girişim için yapılan araştırmalar, kendini anlatmadan sadece kendini iyileştirmeye çalışmak.
Hepsi birer “ toprağın altındaki kök” tür.
Sosyal medyada 10 saniyelik başarı videoları izliyoruz. İnsanlar bir sabah uyanıp bambaşka hayatlara geçmiş gibi gösteriliyor. Oysa bambu ağacı bize fısıldıyor:
“ Gerçek güç, hızda değil, istikrarda gizlidir.”
Çünkü mesele sadece büyümek değil, kırılmadan büyümek. Ve bu da ancak sağlam bir temel üzerine kurulmakla mümkün hale gelebilir.
Geleceğini güvenle tasarlamak isteyen bir insan aceleyle değil, derinlikle ilerler. Bambu ağacının sabrı bize diyor ki:
-Bugün görünmesen de çalışmaya devam et
-Alkış gelmese de üretmeye devam et
-Sonuç gecikse de kök salmaya devam et
Çünkü geleceğin sessiz mimarları, bugünün sabırlı inşaatçılarıdır. Belki henüz gövden ortada yok, belki dalların istediğin kadar uzamadı.
Ama ya köklerin derinleşiyorsa? Ya sen fark etmeden toprağın altında güçleniyorsan?
Herkes yukarı bakarken, sen aşağıda kendini kuruyor olabilirsin.
Çoğu zaman ihtiyaç duyduğumuz desteği veya enerjiyi dışarıda ararken buluruz kendimizi, oysaki bu durumun kendi içimizde derinlere salamadığımız ve özümüzden beslenemeyen köklerin neticesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
Gerçek bir yolculuk, önce içeride başlar ve dış dünyanın sunduğu hiçbir manzara iç dünyamızdaki boşluğu doldurmaz. Bambu ağacının hikâyesi bize şunu öğretiyor: Her görünmez dönem, aslında köklenmenin en derin halidir. Dışarıdan bakıldığında hiçbir gelişme yokmuş gibi görünen zamanlar, içsel gücümüzü inşa ettiğimiz sessiz dönemlerdir.
İşte bu yüzden, sabır sadece beklemek değil, beklerken gelişmeye devam edebilmektir. Görünür olmak için değil, sağlam durabilmek için kök salmak gerekir.
Ve tüm bu yolculuk bana bir gerçeği fısıldıyor:
Bazen görünmez olan, aslında en derin olandır.
Tıpkı bambu gibi.
Yıllarca toprağın altında hiçbir iz vermeden kök salan,
Ve bir gün geldiğinde hiç durmadan yükselen.
Biz de kendi içimizde köklenmeden, dış dünyada büyüyemeyiz.
Ve bu yüzden inanıyorum:
Dışarıdaki arayışın kalitesi, içerideki ustalığın becerisiyle orantılıdır.
Gelecek, sadece ne kadar uzağa gidebildiğimizle değil,
Ne kadar derine inebildiğimizle de ilgilidir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Gösterişsiz zerafetin yeni yolu: Sessiz Lüks!

Günümüz iş dünyasında ve günlük yaşamda “lüks” kavramı sadece...

Çalışan ruh sağlığı ve mutluluğu İK’da refah programları

Çalışan Ruh Sağlığı ve Mutluluğu: İK’da Refah Programlarıİş dünyasında...

Markaların koku ile sadakat yaratma stratejisi 

Kokular hayatımızda çoğu zaman fark etmeden iz bırakan, duygularımıza...

Şirketler Neden Batar?

Şirketlerin hikâyesi çoğu zaman büyük hayallerle başlar. Kurucular vizyon...