Gökçen Gönenç

43 Yazı

Size Özel Yazılar

Deneyimsiz Ama Geleceği Parlak

İş dünyasında deneyim, genellikle bir adayın işe alım sürecinde en çok aranan özelliklerden biri olarak öne çıkar. Ancak, deneyimsiz birini işe almak, doğru bir...

Modern Kadının Dengesi ve Görünmez İpler Üzerinde Bir Yaşam

Modern kadının günlük yaşamı, iş ve ev sorumlulukları arasında sürekli bir denge kurma çabasıyla geçiyor. Toplumun dayattığı mükemmel anne, eş ve başarılı yönetici rolleri, kadınları hem fiziksel hem de ruhsal olarak yıpratıyor. McKinsey'nin araştırmaları, bu durumun pandemiyle birlikte daha da kötüleştiğini gösteriyor. Oysa bu kısır döngüden kurtulmak mümkün. Bunun ilk adımı, her şeyi tek başına yapamayacağımızı kabul edip kendimize karşı daha anlayışlı olmak. Ev işlerinde eşit iş bölümü talep etmek, gerektiğinde profesyonel destek almak, iş hayatında sınırlar koymak ve en önemlisi, kendimize düzenli olarak "ben" zamanı yaratmak bu dengeyi kurmada hayati önem taşıyor. Esnek çalışma saatleri gibi kurumsal politikaların yaygınlaşması da bu sürece destek olacak. Unutmamalıyız ki, denge bir varış noktası değil, sürekli yeniden keşfedilen bir yolculuk ve bu yolculukta kendimize nazik olmak en önemli dersimiz.

Kurumsal Ekosistemi İnsan Doğasına Göre Tasarlamak

İnsan Kaynakları olarak yıllardır doğru soruları sorduğumuza inanıyoruz: "Çalışan bağlılığını nasıl artırırız?", "Yeteneği nasıl elde tutarız?". Ancak bu sorulara verdiğimiz yanıtlar, genellikle semptomları tedavi...

İzinlerinizi Planlarken Nelere Dikkat Etmelisiniz?

Merhaba sevgili okurlar! Bu yazımda sizlerle iş hayatının en tatlı kelimelerinden biri üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştireceğiz: İZİN! Evet, o meşhur "Out of Office"...

İnsan Kaynağında Parlayan Yıldız

Kurumsal dünyanın çarkları dönerken, en büyük gücümüzün beton duvarlar veya parlayan logolar değil, her gün o ofislerin kapısından giren insanlar olduğu gerçeğini sıklıkla göz...

Yeni Yazılardan Seçmeler

İnsanları tanımak için sorular sormak

İnsan kaynaklarının en temel görevi, yalnızca doğru özgeçmişi bulmak değil, insanın derinliklerine inerek doğru kişiyi doğru pozisyona yerleştirmektir. Bu nedenle mülakatlarda sorular, bir bilgi toplama aracı olmaktan çok, adayın karakterini, motivasyonunu ve değerlerini keşfetmeye yarayan birer pusula haline gelir. Açık uçlu, düşünmeye teşvik eden sorular, adayın kriz anlarındaki tutumunu, işine olan yaklaşımını ve kurum kültürüne uyum potansiyelini ortaya koyar. Etkili bir mülakat, mekanik bir sorgudan ziyade samimi bir diyalog sürecidir; iyi dinleyen ve derinleşebilen bir İK profesyoneli, yalnızca yetenekleri değil, kişinin şirketin geleceğine katkı potansiyelini de görür. Sonuçta insan kaynaklarında başarı, doğru soruları sorma cesaretine sahip olmakla başlar; çünkü her iyi soru, doğru insanı bulmanın ve sürdürülebilir başarıyı inşa etmenin kapısını aralar.

Ajan Savaşları

Büyük yapay zekâ şirketleri yeni modellerin beklentilerini artırırken, sektörde ilerleme hızı belirgin şekilde yavaşladı. CEO’lar bu durumu işlemci gücü ve elektrik yetersizliğine bağlasa da asıl sorun, artık internette eğitime uygun gerçek veri bulamamak. Zira içeriğin yaklaşık %40’ı zaten yapay zekâ tarafından üretiliyor ve bu da sistemi “kendi ürettikleriyle” besleyip hatalara açık hale getiriyor. Öte yandan, yeni odak noktası olan yapay zekâ ajanları, yarı bağımsız hareket edebilme yetenekleriyle teknolojide yeni bir dönem başlatıyor. Ancak kullanıcı güveni azalıyor; yanlış bilgi, düşük doğruluk ve üretkenlik sorunları nedeniyle şirketlerin %95’i yatırımlarından dönüş alamıyor. Buna karşın rekabet sürüyor: xAI, Perplexity ve Genspark AI gibi firmalar ajan tabanlı sistemlerini hızla piyasaya sürüyor. Tüm bu gelişmeler, yapay zekânın bir “balon” olsa bile kalıcı etkiler yaratacağını gösteriyor. Bu nedenle dünya çapında “yapay zekâ kırmızı çizgileri” anlaşması çağrıları artarken, Kaliforniya’nın yürürlüğe soktuğu denetim yasası, kontrolsüz teknolojinin doğuracağı risklere karşı umut verici ilk adım olarak öne çıkıyor.

Eski camlar bardak olurken SEO tahtına da RAO kuruluverdi…

Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) uzun yıllar dijital dünyanın kalbi olarak görülse de, artık tahtını yeni bir oyuncuya, RAO’ya (Retrieval Augmented Generation – Geri Getirme ile Güçlendirme) bırakıyor. SEO’nun “ara ve seç” mantığı yerini, RAO’nun “senin için aradım, işledim ve özetledim” yaklaşımına bırakıyor. Yapay zekâ destekli bu sistem, dağınık bilgi yığınlarını anlamlı, güncel ve bağlamsal cevaplara dönüştürerek kullanıcıya zaman kazandırıyor. SEO hâlâ tamamen yok olmayacak olsa da, içerik üreticilerinin bundan böyle yalnızca Google’a değil, RAO tabanlı yapay zekâlara da “görünür” olmayı hedeflemesi gerekecek. Dijital çağın yeni vektörü artık yalnızca bilgiye erişmek değil, bilgiyi anlamlandırmak olacak.

Aidiyetin gücü: anlam, liderlik ve birlikte var olmak

Aidiyet kavramı, insanın hem bireysel hem de profesyonel yaşamında derin bir anlam taşıyor. Genetik mirasla çevresel etkileşim arasında şekillenen kimliğimiz, ait olduğumuz topluluklarla daha da belirginleşiyor. Boosters grubunun beşinci yıl kutlamasında hissedilen huzur ve anlam duygusu, bir topluluğa ait olmanın insana kattığı gücü gözler önüne seriyor. Logoterapi’nin vurguladığı gibi, yaşamın anlamını bulmak dayanıklılığımızı artırırken, Maslow’un “ait olma” ihtiyacı da bu sürecin temelini oluşturuyor. İş dünyasında ise aidiyet duygusu, liderliğin görünmeyen ama en güçlü yapıtaşı olarak öne çıkıyor; çünkü ekiplerin sürdürülebilir başarısı, yalnızca hedeflere değil, birbirlerine ait hissetmelerine de bağlı.