Suat YAŞAR

13 Yazı

Size Özel Yazılar

Samurayların Sessiz Gücü: Japon İş Dünyasını Şekillendiren Bushido Felsefesi

Samurayların Sessiz Gücü: Japon İş Dünyasını Şekillendiren Bushido FelsefesiDaha mutlu bir iş hayatı için nereden başlamalı?Sadece iş hayatı mı? Özel hayat, sağlık, eğitim, trafik,...

Sürekli Tüketmek ve Her Şeyden Hemen Sıkılmak Neyin Açlığıdır?

Modern yaşamın hızlı temposu, dijital dünyanın sınırsız seçenekleri ve anında tatmin kültürü… Tüm bunlar, bireyleri sürekli bir tüketim döngüsüne sokarken, aynı zamanda her şeyden...

Bilgi ve tecrübenin ötesi: Seni parlatan nedir?

İş yerinde başarılı olmanın birçok etkeni vardır ancak bir şey var ki, işte onun varlığı tüm etkenleri domine eder, onun yokluğunda diğer etkenler pasiftir,...

Mutluluğun Sırrı: Alma Verme Dengesinin Gizemli Gücü

Hayatın her alanında, evde, sosyal çevremizde ve iş yaşamımızda mutlu olabilmek için hep çaba sarf ederiz. Peki, hem işte hem de özel hayatta mutluluğu...

Ego: Senin Yaralı Yanındır

Thomas A. Harris, Ben Ok'im, Sen Ok'sin adlı kitabında şöyle der:“En dikkat çekici keşif, sadece geçmiş olayların detaylarının değil, aynı zamanda bu olaylarla ilgili...

Yeni Yazılardan Seçmeler

Kişinin, “var olsun” diye uğraştıklarının yoklukları ile sınavı…

İnsan çoğu zaman sahip olduklarından çok, kendisinden esirgenenlerin peşine düşer; bu eksiklik duygusu kişiliği, kararları ve davranışları şekillendirir, hatta toplumsal sorunlara kadar uzanır. Freud’un “kişilik bastırılmış arzuların toplamıdır” sözüyle örtüşen bu hal, çocuklukta duyulmayan bir “aferin”den, iş dünyasında engellenen fırsatlara kadar her yerde kendini gösterir. Eksiklikler bazen sanatta yaratıcı güce dönüşse de çoğunlukla tatminsizlik, gösteriş merakı ve hatta şiddet olarak geri döner. Çözüm ise V.I.T.R.I.O.L. mottosunda gizlidir: insanın kendi iç derinliklerine inip arınması ve gizli taşını keşfetmesi.

Ünvanlar geçer, iyilik kalır

Çoğu insanın hayattaki hedefi meslek, para ya da başarı olurken “iyi insan olmak” çok az dile getirilen ama en kıymetli hedeftir; unvan, makam ve servet bir yere kadar taşırken, asıl değer vicdanla barışık kalabilmekte ve küçük anlarda erdemli seçimler yapabilmektedir. Haksızlığa karşı ses çıkarmak, menfaati reddetmek, affetmek gibi görünmeyen anlar insanın gerçek karakterini belirler. Toplum kalıplar dayatsa da, insanı ölümsüz kılan şey unvanı değil, “iyi bir insan” olarak hatırlanmasıdır.

İnsan Kaynaklarında Ücretlendirme: Adaletin Kaybolduğu Yerde Güven de Kaybolur

Bir iş yerinde maaş sadece bordroya yazılan bir rakam değil, çalışanın gözünde değerinin ölçüsüdür; adil olmayan ücretlendirme motivasyonu düşürür, sessiz istifayı tetikler ve yetenek kaybına yol açar. Google’ın şeffaflık politikası ya da Tesla’nın performansa dayalı prim sistemi gibi örnekler güveni artırırken, kişisel ilişkilere dayalı ücret farklılıkları ekip verimliliğini hızla yok edebilir. X kuşağı için güvence, Y kuşağı için şeffaflık, Z kuşağı içinse yan haklar ve esneklik öne çıkarken, en kritik nokta “eşit işe eşit ücret” ilkesinin korunmasıdır. Maaş, bir şirketin görünmeyen ama en güçlü sermayesidir; adalet sağlandığında güven, bağlılık ve verimlilik de beraberinde gelir.

Mobil ödeme sistemlerinin alışveriş alışkanlıklarımıza etkisi

Alışverişin dönüşen yüzünde en büyük rolü artık mobil ödeme sistemleri oynuyor. Telefon ya da akıllı saati POS cihazına yaklaştırmakla saniyeler içinde ödeme yapabiliyor, marketten kahve zincirine, online alışverişten taksiye kadar her yerde pratikliği hissediyoruz. Başta güvenlik endişesi olsa da şifreleme, parmak izi ve yüz tanıma teknolojileri sayesinde mobil ödeme, kart bilgilerini girmekten daha güvenli bir seçenek haline geldi. Küçük esnafın bile QR kodla ödeme alabildiği bu sistemler, harcamaları kolaylaştırırken bütçe kontrolünü zorlaştırabiliyor. Sadakat programları, kampanyalar ve sosyal paylaşım kolaylığı da tüketici davranışlarını yeniden şekillendiriyor. Sonuç olarak mobil ödemeler, bireysel alışkanlıklarımızdan kayıtlı ekonomiye kadar uzanan geniş bir dönüşümün merkezinde duruyor.