Hayır Diyemiyor musunuz?

Tarih

İş yerinde hayır demeyi zor ve üzücü yapan, suçluluk duygusu, ilişkinin bozulma olasılığı ve takım oyuncusu olamama kaygınız olabilir. Aşırı evet deme durumu ise, bunaltan duyguları ve iş kalitesinde düşüklüğü yaratır. İş yaşam dengenizi oluşturmasına katkı sağlayacak, ustalaşmanıza, iş kalitesini artırarak, yüksek performans oluşturmanıza katkısı olacak, hayır demeye odaklanalım. Hadi birlikte hayırlı bir yolculuğa çıkalım.
“Birden fazla şeye HAYIR deyin ki, doğru şeye EVET diyebilesiniz.”
Nelere Hayır Demelisiniz?
İş dünyasında Hayır demekte en çok zorlandıklarımızın başında, patronumuz, yöneticimiz, önemli müşteriler, iş arkadaşlarımızdır. Etki yaratan olmak için dışarıdan gelen talep ve istekleri öncelikleştirmek önemlidir. Dışarıdan gelen hangi tepkilere Hayır demeliyiz?
Aşırı taahhüt ve ek sorumluluk gerektiren durumlar: Bu durumlar için sınırların konuşulması, taahhütlerin karşılanamama durumundaki olasılıklar, istenilen ek sorumluluklar nedeniyle aksayacak işlerin bilgisi ve süreçlerin konuşulması önemlidir. Açık, net bir iletişim kurulması halinde bir fırsat ortaya çıkabilir. Bunlar dile gelmiyorsa hayır deyin.
Değerlerinizden ve dürüstlüğünüzden taviz vermeniz istenildiğinde: İstek ve talepler ek bir davranış değişikliği içindir. Bu davranış değişikliği değerlerinizi önemsizleştiriyor ise, içsel duygu yükününüz artacaktır. Bu yükü hafifleştirecek olan kendiniz ve çalıştığınız kurumun ortak değerlerini keşfetmeniz olacaktır. Değerleri çiğneyen bir durum varsa bunu ifade edin. İletişim kuramıyorsanız hayır deyin.
Hedeflerinize, önceliklerinize uymayan öneri ve isteklerde: İş hayatında dikkati ve enerjiyi dağıtan, kafa karışıklığı yaratan, hedeflere ve vizyonla uyumlu olmayan istekler karşısında es vermek size iyi gelecektir. Bu es, yolculuğun anlamını, istek ve taleplerle bağlantısını görmenize yardımcı olur. Bağlantı kuramıyorsanız hayır deyin.
Kendi özgünlüğünüzü bırakıp, başkalarına uyma ve onları memnun etme konusunda baskı gördüğünüzde: İlişkilerde karar vermenizi zorlaştıran şey, İlişkinin zarar göreceği duygusudur. Korku ve suçluluk duygusu bizlerde uyum sağlama ve memnun etme davranışına dönüşmektedir. Üzerinizdeki baskı, özgürlüğünüzü korumaya engel ise hayır deyin.
“HAYIR” demek kabalık ya da nankörlük değil, saygı ve dürüstlük içerir.
Kırmızı Çizgiler ve Hayırın Önemi
Mutlu kurumların ve insanların ortak noktası, kırmızıçizgilerinin net olmasıdır. Bu durum, hayır ve evetleri netleştirirken, esneklik ve özgürlük alanları üzerinden iletişim kurulmasına olanak sağlar. Kendi kırmızıçizgilerini ihlal eden kurum ya da insanlar, saygınlık ve güvenlerini kaybederler. Böyle bir yönetici ya da patronla çalışıyor iseniz, her şeyin acil ve önemli olması durumunu yaşarsınız. Kişiliğimizde bulunan karakterimiz, değerler ve ahlakla oluşmuştur. ’Anayasa bir kez delinmekle bir şey olmaz’’, ‘’Satış için her yol mubahtır’’ bakışı, zamanla yıpranan ahlakı ve oturmamış değerlerin yansımasıdır. Koyduğunuz kuralları önce siz çiğniyorsanız, çalışan tarafından izlendiğinizi, rol model olduğunuzu unutmuşsunuzdur. ‘’Balık baştan kokar’’, ‘’Ön teker nereye giderse, arka teker oraya gider’’,’’Ne kadar ekmek, o kadar köfte’’ sözleri de sizin için söylenmiştir
İş yerinde taşıyabileceğinizden daha fazla yükün gelmesi olağandır. Sizden istenilenler, görev ve hedeflerinizden çok uzak olduğunda, bunun için uygun beceriye sahip olmadığınızı düşündüğünüzde, görevin, size ve şirkete faydasının olmadığını fark ettiğinizde hayır demelisiniz.
Hayır, Deme Sanatının 6 Kuralı
1-Talebi Değerlendirme: Hayır demeden önce daha fazla bilgi talep edin. Amaç, verimlilik ve süreç konularında analiz yapmanıza, bir fırsat olup olmadığını görmenize yardımcı olacaktır. Bu fırsat, istek, motivasyon, bilgi ve beceri gelişimi oluşturabilir.
2-Önceliklerinizi Belirleyin: Önceliklerinizi biliyorsanız ve bu isteği karşılamanın sizi bunaltacağını düşünüyorsanız hayır deyin. Önceliklerinizi rasyonel paylaşmanız, bahane sunan olarak algılanmanız yerine, yöneticiniz ya da arkadaşlarınız tarafından saygınlık, dürüstlük olarak değerlendirilme süreci yaratır. Onlarında size rasyonel yaklaşmasına neden olursunuz.
3-Açık Sözlü ve Doğal Olmak: Hayır dedikten sonra belirsiz sebepler sunmanız, yardımcı olmayan, bencil, samimiyetsiz, işbirliğinden uzak olarak değerlendirilmenize neden olabilir. Bunu önlemek için açık sözlü olmak ve neden hayır dediğinizi doğal bir şekilde ifade etmeniz önemlidir.
4-Çözüme Katkısı Olacak Seçenek Sunmak: İlişkinin devamlılığı için yardımsever olmak, seçenekler sunmak, belli bir bölümüne uygunluğunuzdan bahsetmek, alternatifler oluşturarak paylaşmak, karşınızdaki kişinin kişiselleştirmesine engel olacaktır. Karşınızdakinin odağını, sadece teklife hayır dediğinize vermesini sağlayacaktır.
5-Güven Oluşturun: Evet diyerek, yönetici ve iş arkadaşlarınıza yardımcı olmanız, size olan güvenlerini perçinleştirir. Bu olumlu görünen zihniyeti değiştirmek için, her zaman yardımcı olabilirden çıkartıp, her zaman en iyi kalitede işi üretme konusunda güvenlerini sağlamanız daha önemlidir. İş kalitesinin artması, takdir toplamanızı sağlayacaktır.
6-Hayır Demeden Önce Pratik Yapın: Bazen hazırlıksız yakalanırız ve hayır demek isterken evet deriz. Hayır demekle ilgili pratikler yapmak, sonradan oluşacak olumsuz duyguları, kendinize olan kızgınlığınızı ve stresinizi azaltacaktır. Yapacağınız hayır egzersizleri, nazik bir şekilde etkili söylemeyi öğrenmenizi sağlar.
İş Dünyasının Hayır’a Bakışı
İyi bir takım oyuncusu olma arzusu, iş birliği ve gelişime açıklık, etkili iletişim, kariyer planlamaları, konfordan çıkmak, ilişkinin zarar görmemesi vb sebepler size evet deme baskısı oluşturabilir. Yapılacak işin çok fazla olduğu, zamanın kısıtlı olduğu durumların çözümü için iyi bir planlama önerilir. İyi bir planlama yapmanız, mesainizi eve taşımanızı doğuruyor ise, iş ve yaşam kalitesini düşüşü, hayır demeyi hak ediyor.
Sizden istenilen talepler, pozisyonunuzla ve sorumluluk alanızla uygun olup olmadığını yönetmek sizinle ilgilidir. Teklifi ret etmek, kişiyi ya da fikri ret etmekle aynı anlamda değildir. Hayır demeniz, hiç yapmayacağınız anlamına gelmez. Çözüm öneriniz, sürecin parçası olma istekliliğiniz, müsaitliğinize göre farklı alternatifler sunma çabanız, bir kısmına yardımcı olmanız, uygun zamanın oluşmasını bekleme isteğiniz, teklifin sorumlusuna destek olmanız anlamına geliyor. Sadece iletişiminin doğru kurulması halinde.
Liderliğin sanatı hayır demektir, evet demek değildir. Evet demek çok kolaydır.Tony Blair
Yöneticime Karşı Hayır’ı Nasıl Yönetmeliyim?
Yöneticiye Evet demek otoriteyi kabul etmek, ilişkiyi sürdürmek, iyi bir takım oyuncusu olmak, değerli olduğunuzu göstermek, yetkinliklerinizin farkına varmasını sağlamak, takdiri almak, kişiselleştirmemesini sağlamak için bir opsiyondur. Nedeninizin güçlü olması, nasıl yapacağınızı kuvvetlendirir. Sizden istenilen işe, alternatif çözüm önerilerinizle katkıda bulunmak, sürece inanmanız ve desteğinizi yansıttığınız anlayışın, bir anlaşmaya ulaşıp ulaşmaması tamamen bir iletişim sürecidir. Benzer pozisyonda olanlardan değil de sizden istemesinin sebebi, gelişim odaklılık ya da iş kalitesinden kaynaklı olabilir. Açık iletişim kurulması ve soruların cevaplanması, yüksek performanslı çalışma isteğini perçinleştirir.
Kararlarımızda rasyonel görünürüz, bununla birlikte ağırlıklı duygusalızdır. Güçlü liderler, kurum vizyonu ve değerleriyle, kişisel değerlerimiz üzerinden bağlantı kurmayı kolaylaştıran kültürü yaratanlardır. Bu kültürde, evetlerin hayıra, hayırlarında evete döndüğünü görürsünüz. Şikâyetlerden eleştirel düşünceye geçişi yaşarsınız. Unutmayın; Hayır demek, kendimize Evet demektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Bir kahve molasında satılan dostluklar

ChatGPT: İş hayatında insanı en çok yıpratan şey, uzun mesailer ya da düşük maaşlar değil; aynı hedef için omuz omuza çalıştığı bir arkadaşının bir gün sırtını dönmesidir. Çünkü ihanet, sadece bir güveni değil, insanın iç dengesini de yıkar. Kısa vadede kazandırıyor gibi görünse de, uzun vadede itibar kaybı kaçınılmazdır; zira iş dünyası küçük bir ekosistemdir ve “güvenilmez” damgası bir kez vuruldu mu silinmez. Üstelik ihanet sadece kurbanı değil, kurumu da zehirler: Güvenin olmadığı yerde cesaret, yaratıcılık ve bağlılık barınamaz. Adil ve şeffaf olmayan ortamlarda ihanet kök salar, sadakat ise susar. Oysa gerçek başarı, başkasının sırtına basarak değil, birlikte yükselerek kazanılır. Çünkü hiçbir unvan, dostluğu satmanın bıraktığı gölgeyi silemez; ihanet eden sonunda yalnız kalır, kazandığını sandığı her şeyin aslında kayıp olduğunu çok geç anlar. İş dünyasında en değerli sermaye ne para ne güçtür — güven ve itibardır, ve onu kaybeden gerçekte her şeyini kaybeder.

Kendimizi geçmek, Trafikteki araçları geçmek gibi değil

Hayatta başarıyı çoğu zaman yanlış tanımlıyoruz; sanki mesele, başkalarını sollayıp varış çizgisine önce ulaşmakmış gibi. Oysa hayat bir yarış pisti değil, sabırla geçilmesi gereken uzun bir trafik akışı ve bu trafikteki tek rakibimiz, dünkü halimiz. Toplum bize hep “daha hızlı, daha çok, daha önde ol” diyor ama asıl soru şu olmalı: “Ben bugün, dünün ben’inden daha mı iyiyim?” Kendini geçmek; büyük zaferler kazanmak değil, küçük alışkanlıkları dönüştürmektir — dün ertelediğini bugün yapabilmek, öfkelendiğin yerde susabilmek ya da kendine bir bardak su fazla içirebilmektir. Başkalarıyla kıyaslandığında sonuç hep huzursuzluk olur, çünkü bu yarışın sonu yoktur. Gerçek başarı, kendi gölgeni geçebildiğin o küçük ama anlamlı anlarda gizlidir. Çünkü insan, başkalarını değil, kendi sınırlarını aştığında özgürleşir.

Transpersonel liderlikte güven: Ruhsal bilinç ile kurulan ekipler

Transpersonel liderlik, liderliği yalnızca hedefler ve performansla sınırlamayıp, ekibin bilinç, ruhsal denge ve kolektif uyumunu da gözeten bir anlayıştır. Bu liderlik türü, çalışanları birer “kaynak” değil, potansiyelleri ve sezgileriyle bir bütün olarak görür. Uruguay eski başkanı Jose Mujica, mütevazı yaşam tarzı, şeffaflığı ve toplumsal faydayı merkeze alan yaklaşımıyla bu liderlik anlayışının canlı bir örneğidir. Transpersonel lider için güven, bir strateji değil, ruhsal bir sorumluluktur; çünkü güven, hem ekip enerjisinin hem de kolektif bilincin temelini oluşturur. Şirketlerde güvenli bir ortam yaratmak, çalışanların içsel motivasyonlarını, yaratıcılıklarını ve bağlılıklarını artırır. Ancak güven zedelendiğinde, liderin görevi hatalarını fark etmek, şeffaflıkla iletişim kurmak ve tutarlılıkla güveni yeniden inşa etmektir. Dürüstlük, empati, adalet ve bilinçli iletişim, transpersonel liderin en güçlü araçlarıdır. Gerçek liderlik, sadece sözlerle değil, varlığıyla güven veren bir enerji alanı yaratabilmektir.

Müşteri sadakati mi, maliyet mi? İade süreçlerinin marka imajına etkisi

Alışveriş artık yalnızca ürün almak değil, markayla kurulan ilişkinin bir parçası. Bu ilişkinin en kritik aşaması ise iade süreci. Çünkü iade, bir markanın müşterisine gerçekten ne kadar değer verdiğini gösteren sınavdır. Müşteri açısından kolay ve destekleyici bir iade süreci, güven ve sadakat duygusunu pekiştirirken; markalar için bu süreç, kısa vadede maliyet yaratsa da uzun vadede güçlü bir imaj ve sadık müşteri kitlesi kazandırır. Zorlaştırılan iade politikaları ise kaliteyi gölgede bırakır, olumsuz deneyimler hızla yayılır. Dolayısıyla asıl mesele “maliyet mi, sadakat mi?” değil; “bugünü mü kurtaracağız, geleceğe mi yatırım yapacağız?” sorusudur. Çünkü markalar bilir ki güven, iade sürecinde kazanılır ve bir kez kaybedildiğinde hiçbir reklam bütçesiyle geri alınamaz.