Peki, gerçekten soralım: “Müdürden hakiki dost olur mu?” Yoksa bu, kariyerimizin yol haritasında karşımıza çıkan, cazibesi yüksek ama bedeli ağır bir tuzak mı?
İş dünyasının duayenlerinden Jeffrey Gitomer’in dediği gibi: “Diğer her şey eşit olduğunda, insanlar arkadaşlarıyla iş yapmak isterler. Diğer her şey tam olarak eşit olmasa bile, insanlar yine de arkadaşlarıyla iş yapmak isterler.” Bu söz, iş hayatında ortak bir amaç ve değerler etrafında bir araya gelmenin, güçlü bağlar kurmanın ne denli kıymetli olduğunu gösteriyor. Ancak, bu bağ kurduğumuz kişi direkt olarak yöneticimiz, yani patronumuz olduğunda, o samimi su biraz bulanmaya başlıyor, işler tehlikeli bir dansa dönüşebiliyor.
Peki, gerçekten soralım: “Müdürden hakiki dost olur mu?” Yoksa bu, kariyerimizin yol haritasında karşımıza çıkan, cazibesi yüksek ama bedeli ağır bir tuzak mı?
‘Patronun Gözdesi’ Olmanın Yanık İzi: Tehlike Bölgesi
Hadi dürüst olalım. Hepimiz, o “gözde çalışan” halini, yöneticimize yakın olmayı, bazen arzuluyoruz. Ancak ben, bu yakınlığın sizi tehlike bölgesine soktuğunu gösteren ve hemen “alarm zillerini çalmanız” gereken o altı işaretin altını çizmek istiyorum. Çünkü bu, sadece bir kariyer hamlesi değil, aynı zamanda kişisel itibarınızın da sınandığı bir oyun.
Kayırmacılık Algısı: Görünmez Bir Duvar. Belki de terfinizi tırnaklarınızla kazandınız, gece gündüz demeden çalıştınız. Ama meslektaşlarınızın gözünde, durum çoğu zaman şöyle okunuyor: “Kesin torpil vardır!” Bu, acı ama gerçek. Eşitlik algısının yara alması, bir ekip içindeki morali en hızlı şekilde öldüren zehirdir. Ne yazık ki, yerinizi hak etmiş olsanız bile, bu algı sizi ekibinizden soyutlar ve aranıza soğuk bir duvar örer. Bu yükü taşımak zorunda mıyız?
İş Güvenliğine Yönelik Mayın Tarlası. Kariyerinizin konumu, tek bir liderin sırtına sıkı sıkıya bağlıysa, bilin ki bir mayın tarlasında yürüyorsunuz. “Müdürler terfi alır, ayrılır veya güçlerini kaybeder.” Tıpkı bir geminin kaptanı gibi. Eğer kariyerinizin dümenini sadece onların eline teslim ettiyseniz, o gemi battığında, ne yazık ki siz de suyun dibini boylama riskiyle karşı karşıyasınız. Tek bir kişiye bağımlılık, en büyük kariyer riskidir.
Bulanık Sınırlar: O Flu Bölge. En can yakıcı noktalardan biri de burası. Müdürünüz size geri bildirim verirken, o anki tonlamayı nasıl çözeceksiniz? “Şimdi bana müdürüm olarak mı, yoksa arkadaşım olarak mı konuşuyor?” Bu kafa karışıklığı, hem profesyonel netliği hem de kişisel güveni yavaş yavaş aşındırır. Geri bildirimin kişisel bir saldırı mı, yoksa yapıcı bir eleştiri mi olduğunu anlamakta zorlanmak, bir süre sonra sağlıklı iletişimi imkansız kılar.
Yan Hasar ve Yalnızlaşma: “Casus” Yaftası. Müdürünüzle kurduğunuz o sıcak ve yakın ilişki, sizi ister istemez iş arkadaşlarınızdan soyutlayabilir. Onlar size sır vermekten, sizinle iş birliği yapmaktan çekinebilirler. Kulaklarda çınlayan o meşhur söz: “Müdürün ağzından konuşuyor,” ya da daha kötüsü: “Yalaka, muhbir, çıkarcı.” Zamanla bu durum, ekip içinde bağlantı kurma ve katkı sağlama duygunuzu zayıflatır, sizi yalnız bir adaya dönüştürür.
Gereksiz Bilgi Yükü: Keşke Bilmeseydim. “Çok yakın” olmak bazen, başa çıkamayacağımız, hatta bilmememiz gereken kişisel veya gizli bilgilere erişmek anlamına gelir. “Keşke bunu hiç duymasaydım,” dediğiniz oldu mu hiç? Bu bilgiler, gereksiz bir stres yaratır ve sizi potansiyel sorumluluk altına sokar. Oysa bazen en büyük huzur, bilmemekte saklıdır.
Taraf Seçme Baskısı: Dürüstlüğün İmtihanı. Patronunuzla çok yakın olmak, özellikle kurum içi çatışmalarda, sizi körü körüne sadakate zorlayabilir. Tarafsızlık ortadan kalkar. Ya onun tarafını seçeceksiniz ya da dostluğunuzu tehlikeye atacaksınız. Bu durum, sadece dürüstlüğünüzü zedelemekle kalmaz, aynı zamanda ileride bir lider olarak başkaları tarafından güvenilme yeteneğinize de onarılamaz bir zarar verir. Peki, dürüstlüğümüzden daha değerli ne olabilir?
Diğer Yüzü: Çalışanıyla Dost Olan Müdürler
Bıçağın bir de diğer yüzü var. Çalışanıyla dost olan liderler de benzer, hatta daha büyük tuzaklarla karşı karşıya kalır.
Sorumluluktan Kaçış ve Otorite Kaybı. Arkadaşlık, hesap sorma zorunluluğunu maalesef zayıflatır. Bir lider olarak, arkadaşınızın performans düşüşlerini “görmezden gelme” eğilimi başlar. Yapıcı bir eleştiri bile, sanki kişisel bir saldırıymış gibi algılanabilir. Lider bu durumdan kaçınır ve uzun vadede hem çalışanının hem de ekibinin performansını düşürür. Liderlik, sevilme arayışından daha fazlasını gerektirir.
Kaçınılmaz Kayırmacılık Fısıltıları. Öğle yemeğinde, kahve molasında arkadaşınızla daha fazla vakit geçirmek… Niyetiniz ne kadar masum olursa olsun, diğer ekip üyeleri bunu mutlaka fark eder. Liderin güvenilirliği zedelenir, ekip içindeki güven sarsılır ve en kötüsü, içeride küçük “klikleşmelere” yol açar. Bir liderin adalet terazisi, kusursuz bir hassasiyetle çalışmak zorundadır.
Uygunsuz Bilgi Paylaşımının Bedeli. Lider olarak, personel hareketleri veya yeniden yapılanma gibi hassas bilgilere erişiminiz vardır. Dostluğun cazibesi, bu bilgileri paylaşma isteğini tetikleyebilir. Bu, sadece hakkında konuşulan kişilerin mahremiyetini bozmakla kalmaz, aynı zamanda üst yönetimle olan güven ilişkinizi de dinamitler.
Liderlik Güvenilirliğinde Aşınma. Liderlik, zor kararlar almayı ve bazen fedakarlık yapmayı gerektirir. Çalışanlarla dost olan bir lider, maalesef zamanla “zor kararlar alamayan” veya “herkes tarafından sevilmeye can atan” biri olarak algılanabilir. Bu durum, kişinin gelecekteki terfi fırsatlarını olumsuz etkiler.
Çözüm: Sınırlar ve Şeffaflık Anahtardır
Peki, bu ikilemden nasıl sıyrılacağız? Çözüm, iş-yaşam dengesini ve ekip uyumunu tehdit eden bu durum için net ve keskin sınırlar çizmektir.
•Birebir Zamanı Kısıtlayın: Öğle yemeği veya kahve molası gibi birebir geçirilen zamanı en aza indirin. Bu, “kayırmacılık” algısını önlemede en etkili adımdır. Ekibe adil olduğunuzu davranışlarınızla gösterin.
•Sosyal Alanlarda Eşit Mesafe: Özellikle alkolün olduğu sosyal etkinliklerde, eşit mesafede durmak hayati önem taşır. Gerektiğinde erken ayrılmak, o çizgiyi korumanın bazen en zarif yoludur.
•Açık ve Doğrudan Konuşma: Dostunuz olan çalışanınızla net bir konuşma yapın. Arkadaşlığın, liderlik rolünü neden zorlaştırdığını, adil olma zorunluluğunuzu dürüstçe açıklayın. Hangi bilginin yönetim seviyesinde kalacağını netleştirin. Samimi olmak, profesyonel olmaktan taviz vermek anlamına gelmez.
•Kariyer Koruma Kalkanı: Eğer dostluğunuz, kariyerinize ve itibarınıza zarar vermeye başladıysa, dostluğunuzu iş baskısından korumak adına farklı bir departmanda veya pozisyonda yeni bir başlangıç yapmayı düşünmek, cesur ama gerekli bir adım olabilir.
Unutmayalım ki, güçlü liderler sınırlara, şeffaflığa ve dürüstlüğe saygı gösterilmediğinde adaletin korunamayacağının farkındadır. Onlar, çalışanlara destek olmak için o ince profesyonel çizgiyi korumanın önemini bilirler.
Müdürle Dost Olmanın Gizli Tuzakları, Samimiyetin İnce Çizgisi
Tarih
