PARA VE İNSAN

Tarih

Yıl 1944. Yer New Hampshire eyaletinin Bretton Woods kasabası. Gitmeye görmeye gerek var mı diye sorarsanız? Yok. En azından bu yazıyı yazan ben ya da M.Ö 7. yüzyılda Türkiye ya da kadim adıyla Anadolu’da yaşayan ve parayı icat eden Lidyalılar açısından da hiç eksikliği duyulmamıştır.
Her yeni buluşun bulunduğu zamanki niyetinin iyi olması bir yana bulan insan faktörünün daha fazlası için duyduğu arzu ve hırs nedeniyle bozulup şekil değiştirdiği ise hepinizin bilgisi dahilindedir zaten.
Lidyalılar madeni pulu sabit bir kalıp üzerine yerleştirip, üzerine koydukları hareketli kalıba çekiçle vurarak ya da asıl adıyla Darp ederek ilk madeni parayı bulmuşlar. Bildiğiniz Darphanenin darp edilerek metal para basan kurum anlamındaki adı da buradan gelmekte.
Anadolu’nun parasal uygarlığa katkısı yalnız Lidyalılarla da kalmamış dünyadaki ilk büyük darphane Sultan Fatih Mehmet tarafından İstanbul’da kurulmuştur.
Bu kısa hatırlatmadan sonra yeniden Bretton Woods’a döner isek küresel ticaretin belirli bir sisteme dayandırılarak yönetilmesi ve ekonomilerin bu sisteme dayanarak düzenlenmesi amacıyla döviz kurlarının nasıl oluşturulacağına dair ilk mekanizma kurulmuştur.
Bu sistemi siyasi ya da ekonomik boyutta bir tartışmaya girmeden kısaca özetlemek gerekirse ABD doları tüm dünyada rezerv para olarak kabul edilerek 1 ons altın=35 ABD dolarına sabitlenerek dünya genelindeki ilk para standardı o tarihte oluşturulmuştur. Bu standart ile diğer ülke para birimleri rezerv para ABD dolarına sabitlenerek ülkelerin kur politikalarında istikrar sağlanması amaçlanmıştır.
Ancak sistem 1971 de Başkan Nixon’ın ABD dolarını bu sistemdeki temel esas olan sınırlı altın ‘a dayandırılması standardından çıkarması ile Bretton Woods sistemindeki sabit döviz kuru rejimi yerini esnek kur rejimine bırakmıştır. Günümüzde ise artık hepsinin üzerinde merkeziyetsiz para sistemleri oluşturularak insanın özgürleştirilmesi hedefleniyor.
İlk başında dolara dayalı istikrar içerisinde bir dünya düzeni planlanırken kurulan sitem çökertilip paranın kontrolü sermaye sahibi insanlara bırakılmıştır. Bu duruma tepki verdiğim anlaşılmasın lütfen çünkü asıl konu bu noktada devreye giriyor. İNSAN.
Para kazanmak evet zordur. Hele etik değerler, görgü, saygı, anayasa, özgürlük, toplum, insan hakları vb gibi aslında herkesin sahip olması gereken değerlere sahipseniz evet zordur. Parayı basanlar ve sistemi yönetenler açısından kolay görünse de, yaşam döngüsü içerisinde hikayesine bakılmadan kazanılan paralar ile öncesinde sistemi eleştiren insanların zaman içerisindeki karakter değişimi ve hayata bakışının tamamen değişimi temel de sorunun aslında insan denen varlık sınıfında olduğunu ortaya koymakta.
İnsanoğlu yaradılış sırasında kendi cinsini hayvanlardan ayırmak ve yaşayacağı evrene ve insanlığa değer katmak adına kendisine verilen %6 oranındaki aklını kullanma yeteneğini, ki daha fazlası verilseydi ne olur diye düşünemiyorum dahi, olması gereken evrensel beklentinin tam tersinde insanlık aleyhinde kullanmayı seçmiştir. Ego, hırs, menfaat aşk, ihtiras, kıskançlık, çekememezlik gibi yetenekleri ile bu evrensel olumlu beklenti çoğu zaman karşılığını bulamamıştır.
Paranın nasıl kazanılacağı kişinin sahip olduğu değerlere, geçmişine, paraya verdiği anlam yanında çevresel pek çok faktörün kendinde yarattı psikolojiye göre de şekillenir.
Para kişisel çaba ile kazanılmışsa özgüveni arttırır, yaşam içinde seçenekleri arttırır, dünyayı tanıma, gezme, iyi eğitim ve sağlık hizmetleri almada sınırları ortadan kaldırır. Yaşam tarzı hep yükseltilir, konfor aranır olur, eskiden içilen bir fincan kahveden sonsuz keyif alınırken kazanılan paranın miktarına bağlı olarak içilen viskinin bourbon ,malt, yada Scotch olduğu yanında kaç yıllık olduğunun ,isli fıçıda mı ? , tankta mı ? yıllandırıldığının sorulup sınırsız para harcandığı ama karşılığında düşünülen keyfin alınamadığı bir hal bile alabilir. Bağımlılıklar da cabası.
Ya da olumlu ve içinde yaşanılan topluma katkı sağlama yolu gibi alçak gönüllü bir yol seçildiğinde ise hayata ışık saçan bir birey olarak, dengeli ve daha da mutlu bir hayat sürülebilir.
Ama para genelde insan denen varlığı, arkadaşlıkları bozabilir, aile hayatı gerginleşebilir, kıskançlık ve insanların haksız beklentileri karşısında birey içine kapanıp yalnızlaşabilir. Daha da kötüsü para insan kibrini azdırıp, paranın verdiği güç ile birey baktığı aynada kendini abartmaya başlayabilir.Ne şekilde kazanıldığını bir yana bırakırsak paranın ya da servetin kaybedileceği korkusu ile kaygı, sürekli stres ve bunların sonucunda yaşam kalitesinde oluşan azalma insanı yaşadıklarının anlamsız olduğu fikrine de sürükleyebilir.
Sözün özü ,İnsan parayı hiçbir zaman hayatına değer katan bir araç olarak görmemiş aksine para kazanmak için hayatını bir araç olarak kullanmayı ilke edinmiş bir varlıktır.
Bu uğurda, yönetenler sistemi kontrol altında tutmak ve daha fazlasını elde etmek için birbiri ardına sistem üstüne sistem icat ederek ortak yaşamlar üzerinde güç inşa etmeyi seçmiş ve bu yazının başında özetlendiği üzere paranın kendi ticari işlerini yönetecek sistemleri üzerinde oynamış ve oynamaya da devam etmekteler. Bireyler ise kendi tercihlerine bağlı olmak üzere, paraya verdikleri anlam ve değerler üzerinden yaşamlarını şekillendirmeye ve/veya değişime ayak uydurmaya çalışmaktalar.
Sonuçta insanoğlu yaşamı sürecinde ya para bozuğu ya da insan olabiliyor.
Sizin tercihiniz ?
1-Merak edenler Darphane.gov.tr internet adresinden girerek Nümismatik bilimi /Para bilimi hakkında araştırma yapabilir.
2-Niyet hiçbir zaman göründüğü gibi değildir.
3-İnsanoğlu özgürlüğü yalnızlık olarak algılayıp aslında yönetilmeyi ve sınırları belirli bir hayat yaşamayı seven bir varlık olduğunu sayısız kere ispat etmiş ilginç bir varlık türüdür.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Fikir hırsızlığı neden yapılır?

Geçenlerde, uluslararası bir şirkette üst düzey pozisyonda çalışan yakın...

Nitelikli işgücü krizi büyüyor

Türkiye'nin ekonomik büyümesi ve sanayileşme hamlesi, beklenmedik bir darboğazla...

Teknoloji Yolculuğunda Öğrenmenin Yaşı Yok!

Teknoloji çağında yaşıyoruz ve artık büyüklerimiz de bu hızlı...

Kaos ile başa çıkmak nasıl mümkün olur?

İş yaşamında sıklıkla “kaos” olarak tanımlanan istenmeyen durumlar ile...