Siz İnovatif Olanlardan Mısınız?

Tarih

Profesyoneller için başarının en önemli öncüllerinden biri olarak ilan edilen inovasyon konusunu ve inovatif olmayı tartışmakta yarar var. Zira durum hiç de gözüktüğü ya da anlatıldığı gibi değil…

İş dünyası ve çalışma yaşamındaki sayısız paradokstan biri de profesyonellere kurallara uyulması empoze edilirken öte yandan da yenilikçi ve hatta yaratıcı olmaları beklentisinin her geçen gün artmasıdır. İçinde bulunduğumuz ve henüz daha çok başında olduğumuz yüzyılda; inovatif olmak yere göğe sığmaz hale geldi, getirildi.
Neden?
Konuyu yenilik arayışı ya da farklı çözümlere yönelmek gibi “pozitif” yaklaşımlarla ele alabileceğimiz gibi bugüne kadar yapılanların işe yaramadığı, toplumlara vaad edilenlere yaklaşmak şöyle dursun giderek uzaklaşıldığı yönünde yorumlamak da mümkün!
Başka bir ifade ile mevcut durumu siyah-beyaz dengesi ya da düalizm ile açıklamaktan öte geçmenin gerekliliği anlaşıldı (mı?) kendi payıma pek sanmıyorum. Anlaşılsaydı gereği şu ya da bu ölçüde yapılır, iş yaşamında genel kabul gören ve statükocu yapısıyla çalışanların karşısına dikilen yapı değişirdi. Bu değişimin gerçekleştirilebilmesi için yeni paradigmaların tesis edilmesi ve yaşama geçirilmesi gerekirdi.
İş dünyasında yaratıcılık ve yenilikçilik…
Profesyonellerin işlerinde yenilikçi yaklaşımlar sergileyebilmesi ve yaratıcı çözümler bulabilmesi büyük ölçüde onlara ilham veren yöneticilere (insan kaynakları) ve ilham veren faktörlere bağlıdır. Bu kişiye düşünme biçimini değiştirme fırsatı verir. İnovasyonun dinamiği olan “sürüden ayrılma” anlayışını geliştirir. Dünyaya böyle bakan, dik duran kişiler genellikle gıpta edilenler grubunu oluşturur ancak yanlarına yaklaşmaya ve onlara katılmaya çok az kişi cesaret eder.
Yenilikçi olmak zordur…
İnovasyon hiç de kolay değildir!
İşte bu yüzden iş dünyasında bazı markalar tüketicilerini ya da kullanıcılarını, kabaca müşterilerini etkilerken büyük bir kısmı da sadece alışılmış yolu izler ve gelenekseli takip eder. Çok tanınmış ancak değişime ayak uyduramayan, inovatif davranmayı öğrenemeyen ve sundukları çözüm ve/veya ürünlere yansıtamayan firma son 20-30-40 yıl içinde yok oldu.
Söz gelişi daktilo üreticilerinin hemen hiç biri bilgisayar pazarına giremedi.
Başka bir örnek de konvansiyonel telefonlar, kadranı 0-1-2-3-4-5-6-7-8-9’dan ibaret olan ürünlerin hiçbiri akıllı cep telefonu pazarının yakınından bile geçemedi.
Örnekleri arttırmak mümkün, uzun bir liste yapmak için dakikalar ayrılsa yeter. Sorunlar da olduklarından daha büyük değildir, bir bütün haline ya da parça parça hepsinin çözümü vardır.
Yaratıcı düşünmeye artan talep…
Bugünün profesyonelleri arasında çok özel bir yeri ve önemi olan LinkedIn, bu konuda hiçbir tereddüde meydan bırakmayacak şekilde “malumu ilan ediyor”, her fırsatta “yaratıcı düşünme” becerisinin önemini vurguluyor. Aranan özellikleri “eleştirel düşünme” ve “sorun çözme” izliyor. Özetle iş dünyası “vizyoner” çalışanları arıyor.
Peki vizyoner olmak ne demek?
Vizyoner çalışanların temeldeki farkındalığı; “şirketten almak” yerine “şirkete vermek” oluyor. Şirketin kurumsal kültürünü besliyor ve geliştiriyorlar. Verimliliği ve motivasyonu arttırıyorlar. Sorunları palyatif yoldan gidermek yerine sebepleri anlayarak bütünüyle ortadan kaldırmaya yöneliyorlar. Şirket yapısına kattıkları inovatif düşünce ve yaklaşımlar ile rekabet gücünü arttırıyorlar.
Bu artı yanlar onları “aranan” kılıyor kılmasına da bazen durum farklı olabiliyor…
Patron vizyoner çalışan sevmez!
Bazı işverenler, özellikle de orta ve küçük ölçekli işletmelerin patronları “küçük olsun benim olsun” anlayışı ile yönetmeyi tercih ediyor. Bu tercihlerini ortaya koyarken de bugünün paradigmasının değiştiğini göz ardı ediyor. Geçmişte büyük balığın küçüğü yuttuğu bilgisi ile yetişenler bugünkü “hızlı balık yavaşı geçer” anlayışına uyumlanamıyor.
Ayak uydurmakta güçlük çektiği ya da havlu attığığı iş dünyasında da haliyle kendinden hızlı düşünen, kendinden hızlı aksiyon alan ve kendinden daha inovatif olanlar ile de çalışmak istemiyor.
Ülke ekonomisinin orta ve küçük ölçekli işletmeler üzerinde olduğu gerçeği göz önünde bulundurulacak olursa neden bir tür “inovasyon düşmanı” olunduğunu da anlamak çok daha kolaylaşacak. Bu durumu ulusal kültürümüzün bir parçası olarak da görmek mümkün ve yahut toplumsal bağnazlığa başlamak da…
Her ne olursa olsun Batı’nın dayattığı rekabet ile coğrafyanın gelenekselciliği yıllardır çatışmasını sürdürüyor.
Geçmişin fiyat silahı bugün elde patlıyor!
Geçmişte rekabet avantajı yakalamak ve rakiplere üstünlük sağlamak için fiyat silahını kullanmak yeterliydi. Bugün değil…
Günümüzde fiyat, her an elde patlamaya hazır pimi çekilmiş bir bombadan farksız. Nitelik bu yanlış stratejiye yıllardır tutunan Türk turizmi Akdeniz çanağı başta olmak üzere en büyük kayıtları vermeyi ısrarla sürdürüyor. Bakıldığında Akdeniz’in kuzeyindeki Avrupa ülkeleri ile güneydeki Afrika ülkelerinden hiçbir farkımız yok ama turizmcilik anlayışında inovasyon yoksunluğu ilk anda kendini belli ediyor.
İnovasyonun temel dinamiği kişiselleştirme
İnovasyonun olmazsa olmazlarından biri belki de en önemlisi tüketiciyi ya da kullanıcıyı iyi tanımak, buna bağlı olarak gereksinimlerini doğru anlamak ve ürün ile hizmeti buna göre tasarlamak yatıyor. Yani kişiselleştirilmiş ürün ve hizmetler, müşteri bekleyen standart ürün ve hizmetlerden çok daha fazla ilgi çekiyor, talep görüyor.
Yaratıcı düşünce ile beslenen inovatif yaklaşımlar olmasaydı ürünlerin ve hizmetlerin kişiselleştirilmesi de mümkün olmayacaktı. Bu düşünme biçimi elbette geliştirilebilir ancak bunun sağlanabilmesi için bir temel olması gerekir.
Inovatif olanlardan değilseniz bu pek de mümkün olmayabilir…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Fikir hırsızlığı neden yapılır?

Geçenlerde, uluslararası bir şirkette üst düzey pozisyonda çalışan yakın...

Nitelikli işgücü krizi büyüyor

Türkiye'nin ekonomik büyümesi ve sanayileşme hamlesi, beklenmedik bir darboğazla...

Teknoloji Yolculuğunda Öğrenmenin Yaşı Yok!

Teknoloji çağında yaşıyoruz ve artık büyüklerimiz de bu hızlı...

Kaos ile başa çıkmak nasıl mümkün olur?

İş yaşamında sıklıkla “kaos” olarak tanımlanan istenmeyen durumlar ile...