Yeni nesil çalışanlar için başlangıç

Tarih

İşe yeni başlayan gençlerin yüzünde aynı anda hem parlayan hem de titreyen bir ışık var. İnsan kaynaklarında yıllardır çalışan bir kadın ve bir anne olarak, o ışığı her gördüğümde içimde tanıdık bir duygu beliriyor: Hem sevgiye benzeyen yumuşak bir koruma içgüdüsü hem de hayatın gerçeklerini anlatma sorumluluğu. Bu gençlerin bir kısmı, zamanında benim olduğum yaşta; kendi anneliğimin bana kattığı sabır ile kendi gençliğimin bana bıraktığı heyecan arasında gidip gelerek onlara bakıyorum.
Çalışma hayatına adım attıkları bu ilk günlerde, üzerlerinde görünmez bir beklenti yükü taşıdıklarını hissediyorum. Üniversite yıllarında çoğu kez soyut kalan “gelecek”, burada somut bir ağırlığa dönüşüyor. Bir masa, bir bilgisayar, bir güvenlik kartı… Fakat tüm bunlar, bir kimlik dönüşümünün başlangıcı: öğrenci olmaktan profesyonel olmaya. Onların yanına otururken, çoğu zaman kendimi bir anne olarak iki çocuğumun yanında hissettiğim o iç titreyişle yakalıyorum; hem yol göstermek istiyorum hem de kendi yollarını bulmalarına izin vermem gerektiğini biliyorum.
Bazıları ilk günkü kahvesini bile titrek bir elle tutuyor, bazıları ise fazla özgüvenli görünerek aslında içlerindeki telaşı saklamaya çalışıyor. Bu farklılıkların ardında aynı soruyu duyuyorum: “Burası benim için doğru yer mi? Kendimi kanıtlayabilecek miyim?” Cevap çoğu zaman iş tanımlarında değil; insanın kendine, zamanına ve sınırlarına bakışında saklı. Bu noktada anne kimliğim devreye giriyor. Çocuklarıma her zaman söylediğim gibi onlara da söylüyorum: “Değeriniz yaptığınız işin hızında değil, sürdürülebilirliğinde. Kendinizi tüketmeden ilerlemeyi öğrenmek zorundasınız.”
İş dünyası hâlâ çoğu zaman insani olanı ikincil plana atan bir düzende ilerliyor. Özellikle genç çalışanlardan “her şeyi hemen ve eksiksiz yapmaları” bekleniyor. Kadın olarak bu baskıyı yıllarca hissetmiş biri, anne olarak da nesiller arası yükün nasıl taşındığını bilen biri olarak, onlara farklı bir gerçekliği mümkün kılmak istiyorum. Belki de bu yüzden, yeni mezunlarla yaptığım her konuşmada onlara sadece şirket kurallarını değil, aynı zamanda kendilerini korumanın, sınır koymanın, gerektiğinde yavaşlamanın da bir profesyonellik biçimi olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
Bir genç çalışan bana geçenlerde şunu söyledi: “Sanki herkes benden benden önce öğrenmiş olmam gereken şeyleri zaten biliyormuşum gibi davranıyor.” Bu cümle içimi burktu. Çünkü anneliğin bana öğrettiği en temel şey, kimsenin hazır doğmadığıdır. Çocuklar adım adım yürümeyi öğrenirken düşer; genç profesyoneller de aynı şekilde iş dünyasında sendeleyebilir. Biz yetişkinlerin görevi, o sendelemeleri görünmez kılmak değil, normalleştirmektir.
Bazen ofiste onları izlerken, iki dünyanın arasında kalmış gibi hissediyorum. Bir tarafta yılların deneyimiyle olgunlaşmış bir profesyonel; diğer tarafta kalbinde hâlâ geleceğe dair kaygılar taşıyan bir anne. Bu iki kimlik çoğu zaman çatışmıyor, aksine birbirini besliyor. Genç çalışanlara karşı duyduğum empatiyi, anneliğin bana kattığı sabırla yoğuruyorum. Onlara doğru şeyi öğretmek istediğimde, sesimin tonunu çocuklarıma seslendiğim gibi yumuşaklaştırıyorum; onların güçlü yanlarını gördüğümde, kendi çocuklarımın büyüme anlarına duyduğum gururla benzer bir gurur hissediyorum.
Yeni mezunların her biri, geleceğin çalışma kültüsünün hem taşıyıcısı hem de dönüştürücüsü. Onlara duyduğum sorumluluk, sadece mesleki değil; toplumsal bir sorumluluk. Daha adil, daha insani, daha dengeli bir çalışma hayatı için ilk adımlarını desteklemek, belki de işimin en kişisel ve en anlamlı kısmı.
Günün sonunda biliyorum ki annelik ve profesyonellik arasında kurduğum köprü, yalnızca bana ait bir içsel denge değil; aynı zamanda onların da kendi yollarını daha güvenle bulmalarına yardımcı olan bir zemin. Bu gençlerin her biri büyürken, ben de onlarla birlikte büyüyor hissediyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Marka Elçisi Çalışanlar, Bedava Pazarlama Köleniz mi?

Size somut bir gerçekten bahsedeyim. Çalışanlar markanızın, yürüyen, nefes...

Siber Karmaşa, Saldırı Atında Mıyız?

Yapay zeka geliştikçe onu kullanarak yapabileceğimiz şeylerin sayısı ve...

Liderlik Değerle Başlar, İçsel Pusulanın Gücü

Bu hafta sonu Atatürk Kültür Merkezinde Sırp yazar Duşan...

İşten ayrıldın, şimdi sırada ne var?

İşten ayrıldın. Son e-postanı attın, bilgisayar ekranı kapanırken kendi...