Uncategorized

Anadolu Sofralarından Dünya Pazarına Gıda Sektörü

Türkiye, dört mevsimi yaşayan bereketli topraklarıyla, kadim zamanlardan beri bir gıda cenneti olmuştur. Ancak bugün, tarladan tabağa uzanan bu yolculuk, artık sadece geleneksel reçetelerle...

Merhaba Dünyalı

Dünya artık çok küçüldü. Her an, her bilgi avucumuzun içinde. Toplumların, dünya vatandaşlığına doğru ilerlediği günümüzde, değişim ve gelişimin dışında kalmak kurumlar ve yöneticiler...

Teleskobun Hangi Ucundasınız?

Yaşam çoğu zaman deneyimlerimizi anlamlandırmak için bize fırsatlar sunar. Ancak insanoğlunun belki de en çok zorlandığı konulardan biri, bu deneyimlerin uygun bir zeminde tanımlanarak...

Dijital Göçebeler ile Çalışmak

Dijital teknolojinin hızla gelişmesi ve küreselleşmenin etkisiyle iş dünyası büyük bir dönüşüm geçiriyor. Bu dönüşümün en dikkat çekici sonuçlarından biri, "dijital göçebeler" olarak adlandırılan...

Yazarlardan

Sokağa Bırakılan Evcil Kaniş

Hafta sonu akşam üzeri Eski Foça yolundan İzmir e dönüyoruz. Bizim önümüzde bir iki araç ve karşı yönden de gelen o sayıda araç varken...

Sadece Muhasebe Değil, Strateji Konuşalım

Şirket sahiplerinin ve yöneticilerin önüne konan, ilk bakışta göz alıcı duran mali tablolar, her zaman gerçeği tam olarak yansıtmayabilir. Rakamlara bakarak "her şey yolunda"...

En kötü ne olabilir ki?

Geçen hafta bir arkadaşımın “savunma yazısı” nedeniyle yaşadığı kaygı, beni insanların en kötü senaryolara odaklanma eğilmi üzerine düşündürdü. “En kötü ne olabilir ki?” sözü, çoğu zaman bizi korumak yerine potansiyelimizden uzaklaştıran bir düşünce kalıbına dönüşüyor. Oysa olumsuzluklara odaklanmak yerine, onları birer fırsat olarak görmek; hayatı elmas gibi her yüzüyle parlatmak demektir. Tıpkı iyi kesilmemiş bir pırlantanın ışığı yutması gibi, olumsuz düşünceler de yaşam enerjimizi söndürür. Satranç ustası Lasker’in dediği gibi, “İyi bir hamle gördüğünde, bekle ve daha iyisini ara.” Bu, yalnızca stratejide değil, hayatta da geçerli bir bilgelik. Çünkü iyimserlik bir karakter özelliği değil, bilinçli bir seçimdir. Korkunun yönettiği zihni susturup, değerlerimize uygun bir tutum geliştirdiğimizde hem kendimizi hem de hayatı daha net görürüz; işte o zaman ışığımız gerçekten parlar.