İnsan kaynaklarının en önemli görevlerinden biri, doğru kişiyi doğru pozisyona yerleştirebilmektir. Ancak bu sadece teknik becerilerin ya da özgeçmişteki başarıların incelenmesi ile mümkün değildir. İnsanları gerçekten tanımak, onların karakterini, değerlerini, motivasyonlarını ve çalışma şekillerini anlamakla başlar. İşte bu noktada soruların gücü ortaya çıkar. İnsan kaynakları profesyonelleri için sorular, sadece bilgi toplamak için kullanılan bir araç değil; aynı zamanda bireyin ruhuna dokunan, gizli kalmış yönlerini ortaya çıkaran bir pencere gibidir.
Mülakat süreçlerinde en çok duyduğumuz ifadelerden biri “Doğru soruları sormak”tır. Peki, bu ne demektir? Sadece evet ya da hayır cevabı alabileceğimiz kapalı uçlu sorular değil, açık uçlu, adayın kendini ifade etmesine olanak sağlayan, düşüncelerini, deneyimlerini ve bakış açısını ortaya koyan sorular olmalıdır. Mesela, bir adaydan “Zorlu bir projeyle karşılaştığınızda nasıl hareket edersiniz?” diye sormak, onun kriz yönetimi becerisini, problem çözme yaklaşımını ve stresle başa çıkma stratejilerini öğrenmemizi sağlar. Böyle sorular, adayın sadece CV’sinde yazanlar değil, kişisel yetkinliklerini ve tutumlarını anlamaya yarar.
Soruları hazırlarken dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri, bu sürecin robotik bir soru-cevap mekanizmasından öte, sıcak ve samimi bir diyalog haline getirilmesidir. Adayın kendini rahat hissedeceği, düşüncelerini özgürce ifade edeceği bir ortam yaratmak gerekir. İnsan kaynakları profesyonellerinin yapması gereken, sadece soruları sormak değil, adayın verdiği cevapları iyi dinlemek, üzerinde düşünmek ve gerekirse derinlemesine sorularla bu cevapları genişletmektir. Bu sayede yüzeysel cevapların ötesine geçilir ve adayın gerçek kişiliği, çalışma şekli hakkında kapsamlı bir resim çizilir.
Bir diğer kritik nokta, soruların sadece adayın yeteneklerini değil, aynı zamanda değerlerini ve motivasyonlarını da ortaya çıkarmasıdır. Çünkü bir kişinin iş yerindeki başarısı, sadece bilgi ve becerileriyle değil, aynı zamanda şirket kültürüne uyumuyla da doğrudan ilişkilidir. Örneğin, “İşinizde sizi en çok ne motive eder?” gibi bir soru, adayın iş tatmini ve bağlılık düzeyi hakkında önemli ipuçları verir. Bu tür sorular, adayın uzun vadede şirkette kalıp kalmayacağını, şirkete nasıl katkılar sunacağını anlamak için gereklidir.
İnsan kaynakları profesyonelleri için soru sorma becerisi, sürekli gelişmesi gereken bir yetenektir. Sadece standart sorularla ilerlemek, yüzeysel ve genel cevaplar almaya neden olur ve bu da doğru kararlar vermeyi zorlaştırır. Modern İK dünyasında yetkinlik bazlı mülakatlar, psikometrik testler ve durum analizi gibi yöntemler, soruların etkinliğini artırmak için kullanılır. Ancak bu tekniklerin temelinde yine iyi tasarlanmış sorular yer alır. Çünkü en gelişmiş araçlar, doğru soru sorulmadığında, istenen sonuçları veremez.
Bu sürecin sadece işe alım için değil, çalışanların gelişimi ve motivasyonu için de büyük önemi vardır. Performans değerlendirme görüşmeleri ve kariyer planlama toplantılarında sorulan doğru sorular, çalışanların ihtiyaçlarının, beklentilerinin ve hedeflerinin net anlaşılmasını sağlar. Bu da hem bireyin hem de kurumun gelişimine katkıda bulunur.
İnsan kaynakları alanında başarılı olmak, insanı anlamakla başlar ve doğru sorular sormakla şekillenir. Bu sorular, bireyin potansiyelini ortaya çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda organizasyonun kültürüne uyum sağlamasını ve uzun vadeli başarılara imza atmasını da mümkün kılar. İnsan kaynakları alanında görev yapan profesyonellerin, soru sorma becerilerini sürekli geliştirmeleri ve her görüşmeyi benzersiz bir keşif yolculuğu olarak görmeleri gerektiğine inanıyorum. Çünkü her insan farklıdır ve doğru sorular, o farklılığın en değerli yanlarını gün yüzüne çıkarır. Böylece sadece doğru insanı bulmakla kalmayız, aynı zamanda şirketimizi geleceğe taşıyacak güçlü ve uyumlu bir ekibin temelini atmış oluruz.
İnsanları tanımak için sorular sormak
Tarih