Yeni Yıl, Yeni Yıl

Tarih

2024 yılının son günleri adeta kum saatinden akan kumlar gibi geçerken büyük şirketler de yapay zeka alanında son gollerini atmaya çalışıyorlar. Uluslarası bir içecek devi bu sene ikonik yıl başı reklamını yapay zeka kullanarak hayata geçirdi. Bu, yapım sürecinde rekor bir hıza ulaşmalarını sağladı ve farklı küresel pazarlarda kullanılmak üzere tam 110 farklı versiyon yaratıldı. Fakat Uluslarası bir içecek devi bu hamlesiyle beklenmedik(?) tepkiler aldı.
Hem pazarlama alanındaki uzmanlar hem de tüketiciler yeni reklamlara şüpheli yaklaştı. Bu uygulamanın temel pazarlama prensiplerine zıt düştüğü eleştirisi sektörden gelirken tüketiciler ise yapay zeka tarafından yaratılan reklama ruhsuz eleştirisinde bulundular. Her iki taraf da reklamlardan insan dokunuşunun ve yaratıcılığın çıkarılabilmesi ihtimalinden (ve gerçekliğinden) rahatsızlık duyduklarını belirtti.
OpenAI ise “Shipmas” isimli bir yıl sonu kampanyası hazırladı. 12 gün ve 12 duyurudan oluşan bu kampanya ile 2025’e güçlü bir giriş yapmayı hedeflediler. İlk gün, o1 dil modelinin tam sürümünü ve Pro üyelik paketini tanıttılar. Sonraki günlerde yeni pekiştirmeli eğitim olanağı, uzun süredir beklenen görüntü oluşturma modeli Sora ve Apple Intelligence’a ChatGPT entegrasyonu dikkat çeken duyurular arasındaydı.
Sora modeli, erişime açıldıktan kısa süre sonra yoğun trafik nedeniyle yeni üyelik taleplerine geçici süreyle kapatıldı. OpenAI’ın 2024 yılında 5 milyar Dolar zarar beklediği söyleniyor. Bu arada OpenAI hala yatırım almaya devam ediyor ama kar amacı gütmeyen kurum statülerini de değiştirmek üzere çalışmalar devam ediyor. Bir yandan ihtiyaç halinde reklam almaya hazırlanırlarken diğer yandan istifalar da devam ediyor. 2025’te bizleri OpenAI’dan yana nelerin beklediğini kestirmek güç.
Google cephesinde de gelişmeler son sürat devam ediyor. Yeni kullanıma açılan Gemini 2.0 Flash, Gemini 1.5 Pro’yu çoğu değerlendirme alanında geçmiş ve bunu 2 kat daha hızlı cevap vererek taçlandırmış. Hem web platformunda hem de uygulamada Gemini 2.0 Flash’ı kullanabiliyoruz. Gemini 2.0’ın gelişmiş yetenekleri ve kullanım kolaylığı ile yapay zeka ajanları alanında da bir çok yenilik getirmesi bekleniyor.
Şu anda üzerinde çalışmakta oldukları Mariner Projesiyle tek bir ajan kullanarak karmaşık görevleri yerine getirme kriterinde en yüksek sonucu elde ettiler (WebVoyager benchmark, %83.5). Google’ın bir diğer dikkat çekici projesi de Astra Projesi. Bu projede geliştirilen yapay zeka ise çevre ile çok modlu (mikrofon aracılığıyla sesli, kamera aracılığıyla görüntülü…) bir şekilde etkileşime girebiliyor. 10 dakikaya kadar da algıladığı şeyleri hafızasında tutabiliyor. Google’ın blog sitesinde Astra ile evrensel bir YZ asistan nasıl geliştirilebilir sorusunu araştırdıkları açıklandı.
Dikkat çekici başka bir gelişme ise X’in geliştirdiği yapay zeka Grok’un artık ücretsiz bir şekilde kullanılabiliyor olması. Önceden sadece X sosyal medya platformuna ücretli üyeliği olan kullanıcılara açık Grok 2 şimdi herkese açıldı. Zaten önceki aylarda da xAI’ın Colossus isimli, 100000 GPU ile paralel işlem yapma kapasitesine sahip veri merkezinin inşası tamamlanmıştı. Bu yeni gelişme xAI’ın da sektörde hüküm süren freemium iş modelini benimsediği mi yoksa sadece daha çok eğitim verisi için mi bu yola girdiği sorusunu akıllara getiriyor.
Antropic de bu yıl önemli gelişmelere imza attı. Yakın zamanda piyasaya çıkardıkları Claude 3.5’in Sonnet ve Haiku modellerinin yeni sürümleri, bilgisayarları insanlar gibi kontrol edebilme yetisine sahip. Hala geliştirme aşamasında olan bu özellik hem inovasyon hem de güvenlik ve gizlilik konularında pek çok soruyu beraberinde getirdi. Bu modellerin yeni versiyonları değerlendirme kriterlerinde önceki sürüm 3.5’lere göre elle tutulur gelişmeler kaydetti. Zaten Amazon’un altyapısında kullanılan Claude modelleri, Avrupa Parlamentosu tarafından da, arşivlerine erişimi kolaylaştırmak için Archibot isimli bir chatbot geliştirmek için kullanıldı. Archibot sayesinde bu arşivlere erişmek isteyen, dünyanın her yerindeki kullanıcıları 2,1 milyon belgelik 60 yılı aşkın bir tarih ve bilgi birikimiyle buluşturuyor. Kimileri bu gelişmeden memnun olsa da, (muhtemelen haklı olan) bir kesim de Avrupa Parlamentosu’na bu projeyi Fransız startup Mistral ile gerçekleştirmek yerine bir Amerikan şirketi olan Anthropic ile hayata geçirmesinden bir hayli rahatsız.
Yapay zeka son sürat gelişmeye ve yeni alanlarda kullanılmaya devam ederken, bu hıza yetişmeye çalışmak sanırım herkesi biraz yoruyor. Belki de en doğrusu bu tatil döneminde biraz dinlenmek ve ekranlardan uzaklaşmak olacak.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Bir kahve molasında satılan dostluklar

ChatGPT: İş hayatında insanı en çok yıpratan şey, uzun mesailer ya da düşük maaşlar değil; aynı hedef için omuz omuza çalıştığı bir arkadaşının bir gün sırtını dönmesidir. Çünkü ihanet, sadece bir güveni değil, insanın iç dengesini de yıkar. Kısa vadede kazandırıyor gibi görünse de, uzun vadede itibar kaybı kaçınılmazdır; zira iş dünyası küçük bir ekosistemdir ve “güvenilmez” damgası bir kez vuruldu mu silinmez. Üstelik ihanet sadece kurbanı değil, kurumu da zehirler: Güvenin olmadığı yerde cesaret, yaratıcılık ve bağlılık barınamaz. Adil ve şeffaf olmayan ortamlarda ihanet kök salar, sadakat ise susar. Oysa gerçek başarı, başkasının sırtına basarak değil, birlikte yükselerek kazanılır. Çünkü hiçbir unvan, dostluğu satmanın bıraktığı gölgeyi silemez; ihanet eden sonunda yalnız kalır, kazandığını sandığı her şeyin aslında kayıp olduğunu çok geç anlar. İş dünyasında en değerli sermaye ne para ne güçtür — güven ve itibardır, ve onu kaybeden gerçekte her şeyini kaybeder.

Kendimizi geçmek, Trafikteki araçları geçmek gibi değil

Hayatta başarıyı çoğu zaman yanlış tanımlıyoruz; sanki mesele, başkalarını sollayıp varış çizgisine önce ulaşmakmış gibi. Oysa hayat bir yarış pisti değil, sabırla geçilmesi gereken uzun bir trafik akışı ve bu trafikteki tek rakibimiz, dünkü halimiz. Toplum bize hep “daha hızlı, daha çok, daha önde ol” diyor ama asıl soru şu olmalı: “Ben bugün, dünün ben’inden daha mı iyiyim?” Kendini geçmek; büyük zaferler kazanmak değil, küçük alışkanlıkları dönüştürmektir — dün ertelediğini bugün yapabilmek, öfkelendiğin yerde susabilmek ya da kendine bir bardak su fazla içirebilmektir. Başkalarıyla kıyaslandığında sonuç hep huzursuzluk olur, çünkü bu yarışın sonu yoktur. Gerçek başarı, kendi gölgeni geçebildiğin o küçük ama anlamlı anlarda gizlidir. Çünkü insan, başkalarını değil, kendi sınırlarını aştığında özgürleşir.

Transpersonel liderlikte güven: Ruhsal bilinç ile kurulan ekipler

Transpersonel liderlik, liderliği yalnızca hedefler ve performansla sınırlamayıp, ekibin bilinç, ruhsal denge ve kolektif uyumunu da gözeten bir anlayıştır. Bu liderlik türü, çalışanları birer “kaynak” değil, potansiyelleri ve sezgileriyle bir bütün olarak görür. Uruguay eski başkanı Jose Mujica, mütevazı yaşam tarzı, şeffaflığı ve toplumsal faydayı merkeze alan yaklaşımıyla bu liderlik anlayışının canlı bir örneğidir. Transpersonel lider için güven, bir strateji değil, ruhsal bir sorumluluktur; çünkü güven, hem ekip enerjisinin hem de kolektif bilincin temelini oluşturur. Şirketlerde güvenli bir ortam yaratmak, çalışanların içsel motivasyonlarını, yaratıcılıklarını ve bağlılıklarını artırır. Ancak güven zedelendiğinde, liderin görevi hatalarını fark etmek, şeffaflıkla iletişim kurmak ve tutarlılıkla güveni yeniden inşa etmektir. Dürüstlük, empati, adalet ve bilinçli iletişim, transpersonel liderin en güçlü araçlarıdır. Gerçek liderlik, sadece sözlerle değil, varlığıyla güven veren bir enerji alanı yaratabilmektir.

Müşteri sadakati mi, maliyet mi? İade süreçlerinin marka imajına etkisi

Alışveriş artık yalnızca ürün almak değil, markayla kurulan ilişkinin bir parçası. Bu ilişkinin en kritik aşaması ise iade süreci. Çünkü iade, bir markanın müşterisine gerçekten ne kadar değer verdiğini gösteren sınavdır. Müşteri açısından kolay ve destekleyici bir iade süreci, güven ve sadakat duygusunu pekiştirirken; markalar için bu süreç, kısa vadede maliyet yaratsa da uzun vadede güçlü bir imaj ve sadık müşteri kitlesi kazandırır. Zorlaştırılan iade politikaları ise kaliteyi gölgede bırakır, olumsuz deneyimler hızla yayılır. Dolayısıyla asıl mesele “maliyet mi, sadakat mi?” değil; “bugünü mü kurtaracağız, geleceğe mi yatırım yapacağız?” sorusudur. Çünkü markalar bilir ki güven, iade sürecinde kazanılır ve bir kez kaybedildiğinde hiçbir reklam bütçesiyle geri alınamaz.