Bilgi ve Duygu yönetimi

Tarih

Internet icat olalı çok zaman geçmedi. İnsanoğlunun bilgi ve olayları , aklın almayacağı bir hızda paylaşma arzusu nedeni ile dünyanın her yerinde bilgisayar kullanıcıları her saniye milyonlarca platforma bilgi yüklemeye devam ediyor.
Uzak değil yirmi yıl öncesinde insan beyni uyanıkken gün içerisinde yüzlerle ifade edilen uyarıcı ile uyarılıp farkındalığını ve kapasitesini artırırken bugünse milyonlarca gerekli, gereksiz uyarıcı ile, bloke olma durumuna gelebiliyor.
Öyle ki arama motorlarına bir kelime yazıp giriş tuşuna bastığınızda ekranınıza gelen yüzlerce başlıktan birini alıp kullanıyor ya da sorunuzun cevabına ulaşabiliyorsunuz.
Yetmez ; artık AI/Yapay Zeka programları ile de ihtiyacınız olan her konuda hızlı ve üzerinde biraz düzeltme yaparak her şeyi kendiniz yapabiliyor durumdasınız.
AI Programı Çözüm önerisi Muhtemel Tehdit
ChatGPT Her şeyi çözer Yöneticiye gerek var mı?
Kaiber Video oluştur Yönetmene gerek kaldı mı?
Runway Video düzenle Yapımcıya gerek kaldı mı?
Notion Her şeyi not al Sekretere gerek kaldı mı ?
Copy ai Her şeyi Yazdır Word e ne gerek var ?
Leiapix Converter 3D hediye oluştur Eski printer a iş kalır mı?
Fliki Reels Oluştur Herkes medya yöneticisi
Adobe Podcast Sesini Düzenle Herkes şarkıcı, hatip.
Midjourney Resim Oluştur Herkes fotoğrafçı,Ressam
Bütün bu hızlı değişim ve uygulamalar içerisinde ve bu kadar bilgi ve tecrübe akıp giderken özellikle yeni nesil gençliğini en çok endişelendiren soru belki de;
Ben Nasıl Büyük Adam olucam ?
Boş verin büyük adam olma gayretini, mücadelesini. Her sabah kalkıp büyük adam nasıl olunur sorusunun cevabını bulmak için bitmek tükenmez bilmez şekilde kendinize zihni sorular sorup zihninizi rölantide çalıştırıp bir hedefe ulaşamamak yerine.
İyisi mi yaptığınız iş her ne ise? O işin en iyisi olmaya odaklanın. O İşin uzmanı olun.
O zaman göreceksiniz ki siz uzmanlaştıkça siz birilerini aramak yerine, birileri sizi aramaya başlayacak.
Farkına vardıysanız yukarıdaki tüm Yapay Zeka/AI uygulamaları hep belirli bir konuda çözüm önerisine odaklı programlar.
Yapay zekanın ilk evrelerinde datayı insanlar yapay zeka programlarına yükleyerek sonuca ulaşmaya çalışırken , şimdilerde üretilen yapay zeka programları benzer kelime, konu ve uygulamalar içerisinden datayı kendisi çekerek sonuç oluşturacak metin yada süreçleri hazırlıyor. Ama şimdilik hepsinin ortak tek bir özelliği var.
Kesinlikle tek bir konuda çözüm üretmeleri.
Günümüzde bu kadar hızlı akan ama farkında olmadan bizleri hazıra alıştıran sosyal medya çöplüğünden bir an evvel başımızı kaldırmamız atacağınız ilk doğru adım olabilir mi?
İkinci adım ise yazılı, görsel veya canlı kaynaklardan sizleri besleyecek araştırma, okuma ve incelemeler ile uzmanlaşmanıza katkı sağlayacak her etkinliğin içerisinde olabilmektir belki de.
Bilgi alışınızı yönetebilirseniz duygularınızı da daha rahat yönetebilirsiniz.
Her konuda gereksiz yere çok düşünerek değil, gerekli olan konularda daha fazla düşünerek çalışmak her zaman önümüzü açan en önemli çalışma prensibi olmuştur. Yaşamak her yönüyle adım adım, üst üste bina edilen uzmanlıkların evrilmesi ile bizleri hedeflerimize ulaştırırken, yaşamaktan çalışmaktan keyif almamızı sağlıyor.
Bu noktada üzerinde durmanız gereken bir başka bakış açısı ise nerede çalışırsanız çalışın egolarınızı şişirerek yaptığınız işte yalnız vazgeçilmezin kendiniz olduğu düşünmeyin. Yukarıda saydığım birkaç AI programı veya bunlara benzer binlerce yada milyonlarcası bile şimdilik sadece belirli konularda tekler yada vazgeçilmezler ve size çözüm kolaylığı sağlıyorlar.
Ama yakın gelecekte birbirleri ile iletişime sokulacak benzer AI programları ile aranılan ortak çözümlere daha kolay ulaşılıyor olacak.
İşte o zaman sadece işinin uzmanı olarak çalışan uzman profesyonellerin bu programları kendi hizmetkarları gibi kullanarak kendi branşlarında ilerlemeleri mümkün olabilecek.
İş hayatının bir parçası olmayı hayatınız boyunca keyifle yaşamak ne kadar uzman olduğunuzla bu kadar ilgiliyken sahip olduğunuz bilgileri hemen şimdi gözden geçirmeye başlayın derim.
İşinize yarayacak olanlar üzerinde odaklanarak çalışmaya başlayın. Zorda olsa keyif alarak çalışmayı seçin.
Büyük adam olmak, gelecek zamanın mevzusu olarak yerinde dursun.
Bugünün mevzusu, gereksiz bilgi akışını takip ederek duygularımızı karmaşık hale getirmek yerine kendi konularımıza odaklanıp uzman olmak üzere çalışmak olsun.
Keyifli çalışmalar.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Bir kahve molasında satılan dostluklar

ChatGPT: İş hayatında insanı en çok yıpratan şey, uzun mesailer ya da düşük maaşlar değil; aynı hedef için omuz omuza çalıştığı bir arkadaşının bir gün sırtını dönmesidir. Çünkü ihanet, sadece bir güveni değil, insanın iç dengesini de yıkar. Kısa vadede kazandırıyor gibi görünse de, uzun vadede itibar kaybı kaçınılmazdır; zira iş dünyası küçük bir ekosistemdir ve “güvenilmez” damgası bir kez vuruldu mu silinmez. Üstelik ihanet sadece kurbanı değil, kurumu da zehirler: Güvenin olmadığı yerde cesaret, yaratıcılık ve bağlılık barınamaz. Adil ve şeffaf olmayan ortamlarda ihanet kök salar, sadakat ise susar. Oysa gerçek başarı, başkasının sırtına basarak değil, birlikte yükselerek kazanılır. Çünkü hiçbir unvan, dostluğu satmanın bıraktığı gölgeyi silemez; ihanet eden sonunda yalnız kalır, kazandığını sandığı her şeyin aslında kayıp olduğunu çok geç anlar. İş dünyasında en değerli sermaye ne para ne güçtür — güven ve itibardır, ve onu kaybeden gerçekte her şeyini kaybeder.

Kendimizi geçmek, Trafikteki araçları geçmek gibi değil

Hayatta başarıyı çoğu zaman yanlış tanımlıyoruz; sanki mesele, başkalarını sollayıp varış çizgisine önce ulaşmakmış gibi. Oysa hayat bir yarış pisti değil, sabırla geçilmesi gereken uzun bir trafik akışı ve bu trafikteki tek rakibimiz, dünkü halimiz. Toplum bize hep “daha hızlı, daha çok, daha önde ol” diyor ama asıl soru şu olmalı: “Ben bugün, dünün ben’inden daha mı iyiyim?” Kendini geçmek; büyük zaferler kazanmak değil, küçük alışkanlıkları dönüştürmektir — dün ertelediğini bugün yapabilmek, öfkelendiğin yerde susabilmek ya da kendine bir bardak su fazla içirebilmektir. Başkalarıyla kıyaslandığında sonuç hep huzursuzluk olur, çünkü bu yarışın sonu yoktur. Gerçek başarı, kendi gölgeni geçebildiğin o küçük ama anlamlı anlarda gizlidir. Çünkü insan, başkalarını değil, kendi sınırlarını aştığında özgürleşir.

Transpersonel liderlikte güven: Ruhsal bilinç ile kurulan ekipler

Transpersonel liderlik, liderliği yalnızca hedefler ve performansla sınırlamayıp, ekibin bilinç, ruhsal denge ve kolektif uyumunu da gözeten bir anlayıştır. Bu liderlik türü, çalışanları birer “kaynak” değil, potansiyelleri ve sezgileriyle bir bütün olarak görür. Uruguay eski başkanı Jose Mujica, mütevazı yaşam tarzı, şeffaflığı ve toplumsal faydayı merkeze alan yaklaşımıyla bu liderlik anlayışının canlı bir örneğidir. Transpersonel lider için güven, bir strateji değil, ruhsal bir sorumluluktur; çünkü güven, hem ekip enerjisinin hem de kolektif bilincin temelini oluşturur. Şirketlerde güvenli bir ortam yaratmak, çalışanların içsel motivasyonlarını, yaratıcılıklarını ve bağlılıklarını artırır. Ancak güven zedelendiğinde, liderin görevi hatalarını fark etmek, şeffaflıkla iletişim kurmak ve tutarlılıkla güveni yeniden inşa etmektir. Dürüstlük, empati, adalet ve bilinçli iletişim, transpersonel liderin en güçlü araçlarıdır. Gerçek liderlik, sadece sözlerle değil, varlığıyla güven veren bir enerji alanı yaratabilmektir.

Müşteri sadakati mi, maliyet mi? İade süreçlerinin marka imajına etkisi

Alışveriş artık yalnızca ürün almak değil, markayla kurulan ilişkinin bir parçası. Bu ilişkinin en kritik aşaması ise iade süreci. Çünkü iade, bir markanın müşterisine gerçekten ne kadar değer verdiğini gösteren sınavdır. Müşteri açısından kolay ve destekleyici bir iade süreci, güven ve sadakat duygusunu pekiştirirken; markalar için bu süreç, kısa vadede maliyet yaratsa da uzun vadede güçlü bir imaj ve sadık müşteri kitlesi kazandırır. Zorlaştırılan iade politikaları ise kaliteyi gölgede bırakır, olumsuz deneyimler hızla yayılır. Dolayısıyla asıl mesele “maliyet mi, sadakat mi?” değil; “bugünü mü kurtaracağız, geleceğe mi yatırım yapacağız?” sorusudur. Çünkü markalar bilir ki güven, iade sürecinde kazanılır ve bir kez kaybedildiğinde hiçbir reklam bütçesiyle geri alınamaz.