Ekibi Değiştirmek Kolay; Ya Kendini.

Kurumlarda gerçek ve sürdürülebilir dönüşümün anahtarı, dışsal değişikliklerden (ekip veya organizasyon şeması değişimi) ziyade liderin kendi içsel dönüşümünden geçer. Ekibi değiştirmek kolay olsa da, bu yalnızca görünürde bir hareket yaratır ve liderin iş yapış biçimi, öncelikleri ve alışkanlıkları sabit kaldıkça sonuçlar tanıdık kalır. Metin, kurumsal dönüşümün liderin öz-farkındalık ve öz-önderlik becerilerini geliştirmesiyle ivme kazandığını, bu becerilerin stres dayanıklılığını, performansı ve ilişkileri iyileştirdiğini vurgular. Etkili değişim için liderin "önce ben neyi bırakacağım?" sorusunu sahiplenmesi, savunmayı askıya alarak dinlemesi ve Dunning–Kruger tuzağından kaçınıp entelektüel alçakgönüllülük göstermesi gerekir. Kültür, liderin söyledikleriyle değil, örnekledikleri ve ödüllendirdikleriyle şekillenir; bu nedenle lider değişmeden kültürün değişmesi beklenemez. Pratikte bu, eski öncelikleri durdurmak, düzenli dinleme halkaları oluşturmak ve liderin kendi gelişim planlarını şeffaflıkla paylaşmasıyla başlar. Nihayetinde, hız ile ilerleme aynı şey değildir; en zor olan, yani liderin kendi davranışlarını değiştirmesi, ekibin değişmek zorunda kalması yerine istemesini sağlayan ve uzun vadede en verimli olan başlangıç noktasıdır.

Kişinin, “var olsun” diye uğraştıklarının yoklukları ile sınavı…

İnsan çoğu zaman sahip olduklarından çok, kendisinden esirgenenlerin peşine düşer; bu eksiklik duygusu kişiliği, kararları ve davranışları şekillendirir, hatta toplumsal sorunlara kadar uzanır. Freud’un “kişilik bastırılmış arzuların toplamıdır” sözüyle örtüşen bu hal, çocuklukta duyulmayan bir “aferin”den, iş dünyasında engellenen fırsatlara kadar her yerde kendini gösterir. Eksiklikler bazen sanatta yaratıcı güce dönüşse de çoğunlukla tatminsizlik, gösteriş merakı ve hatta şiddet olarak geri döner. Çözüm ise V.I.T.R.I.O.L. mottosunda gizlidir: insanın kendi iç derinliklerine inip arınması ve gizli taşını keşfetmesi.

Ünvanlar geçer, iyilik kalır

Çoğu insanın hayattaki hedefi meslek, para ya da başarı olurken “iyi insan olmak” çok az dile getirilen ama en kıymetli hedeftir; unvan, makam ve servet bir yere kadar taşırken, asıl değer vicdanla barışık kalabilmekte ve küçük anlarda erdemli seçimler yapabilmektedir. Haksızlığa karşı ses çıkarmak, menfaati reddetmek, affetmek gibi görünmeyen anlar insanın gerçek karakterini belirler. Toplum kalıplar dayatsa da, insanı ölümsüz kılan şey unvanı değil, “iyi bir insan” olarak hatırlanmasıdır.

İnsan Kaynaklarında Ücretlendirme: Adaletin Kaybolduğu Yerde Güven de Kaybolur

Bir iş yerinde maaş sadece bordroya yazılan bir rakam değil, çalışanın gözünde değerinin ölçüsüdür; adil olmayan ücretlendirme motivasyonu düşürür, sessiz istifayı tetikler ve yetenek kaybına yol açar. Google’ın şeffaflık politikası ya da Tesla’nın performansa dayalı prim sistemi gibi örnekler güveni artırırken, kişisel ilişkilere dayalı ücret farklılıkları ekip verimliliğini hızla yok edebilir. X kuşağı için güvence, Y kuşağı için şeffaflık, Z kuşağı içinse yan haklar ve esneklik öne çıkarken, en kritik nokta “eşit işe eşit ücret” ilkesinin korunmasıdır. Maaş, bir şirketin görünmeyen ama en güçlü sermayesidir; adalet sağlandığında güven, bağlılık ve verimlilik de beraberinde gelir.

Yeni Yazılar

Mobil ödeme sistemlerinin alışveriş alışkanlıklarımıza etkisi

Alışverişin dönüşen yüzünde en büyük rolü artık mobil ödeme sistemleri oynuyor. Telefon ya da akıllı saati POS cihazına yaklaştırmakla saniyeler içinde ödeme yapabiliyor, marketten kahve zincirine, online alışverişten taksiye kadar her yerde pratikliği hissediyoruz. Başta güvenlik endişesi olsa da şifreleme, parmak izi ve yüz tanıma teknolojileri sayesinde mobil ödeme, kart bilgilerini girmekten daha güvenli bir seçenek haline geldi. Küçük esnafın bile QR kodla ödeme alabildiği bu sistemler, harcamaları kolaylaştırırken bütçe kontrolünü zorlaştırabiliyor. Sadakat programları, kampanyalar ve sosyal paylaşım kolaylığı da tüketici davranışlarını yeniden şekillendiriyor. Sonuç olarak mobil ödemeler, bireysel alışkanlıklarımızdan kayıtlı ekonomiye kadar uzanan geniş bir dönüşümün merkezinde duruyor.

Şirket performansını Rakamlarla anlamanın yolları

Mali tabloları anlamak aslında karmaşık bir uzmanlık işi değil, doğru göstergelere bakabilme meselesidir. Tıpkı arabayla yola çıktığınızda yakıt göstergesine, motor sıcaklığına ve lastik basıncına bakarak güvenle ilerlemeniz gibi; iş dünyasında da bilanço, gelir tablosu ve nakit akış tablosu sizin yol arkadaşlarınızdır. Bilanço size şirketin bugünkü fotoğrafını sunar: elinizde hangi varlıklar var, ne kadar borcunuz var, özkaynaklarınız ne durumda? Gelir tablosu ise yol boyunca kazandıklarınızı ve harcadıklarınızı gösterir; hangi işlerden kâr ettiğinizi, hangi alanların size yük olduğunu ortaya çıkarır. Nakit akış tablosu ise en kritik soruya cevap verir: “Kâr ediyorum ama neden kasada para yok?” Asıl mesele, bu üç tabloyu tek başına değil birlikte okumaktır. Çünkü kâr eden ama nakit sıkıntısı yaşayan ya da güçlü bir varlık yapısına rağmen borç yükü altında ezilen şirketler görmek mümkündür. Düzenli takip, trendleri izlemek ve oran analizleriyle tabloları yorumlamak, sadece bugünü değil yarını da görmenizi sağlar. Doğru bakıldığında, mali tablolar size rakamların ötesinde bir şey söyler: Şirketinizin nefes alışını, kalp atışlarını, yani finansal sağlığını. Ve tıpkı bir yolculukta olduğu gibi, göstergelere dikkat eden sürücü daha güvenli ve uzun bir yol alır.

Jeolojik tarihteki büyük yok oluşlar

Gezegenimiz, milyarlarca yıl boyunca defalarca kitlesel yok oluşlara sahne oldu; “Big Five” diye anılan bu beş büyük yok oluş, hem yaşamı silip süpürdü hem de evrime yeni yollar açtı. Ordovisiyen buzullaşmaları, Devoniyen’in oksijensiz denizleri, Permiyen’deki “Büyük Ölüm”, Triyas-Jura’daki volkanik felaketler ve Kretase’de dinozorları yok eden Chicxulub çarpması… Hepsi türlerin %70–95’ini tarihe gömdü. Bugünse “Altıncı Yok Oluş” ihtimali konuşuluyor; fark şu ki bu kez tetikleyici insan. Habitat tahribatı, iklim krizi, kimyasal kirlilik ve aşırı tüketim doğal yok oluş hızını yüzlerce kat artırıyor. Mercanlar, amfibiler, kuşlar ve büyük memeliler hızla risk altında. Bu gidişat geri döndürülebilir; yenilenebilir enerji, biyo-çeşitliliği koruma ve bilinçli tüketimle döngü kırılabilir. Aksi halde, bir sonraki kitlesel yok oluşun başrolünde bizzat insanlık yer alacak.

Gerçek tanışmalar ayrılık zamanlarında olur

Vedalar insana hayatın en çıplak hakikatini gösterir; yıllarca yan yana yürüdüğünüz, birlikte ter döktüğünüz, kahkahalar paylaştığınız insanların gerçek yüzünü çoğu zaman ancak ayrılık anında görürsünüz. Unvanlar, çıkar hesapları, başarı tabloları bir kenara çekilir; geriye sadece karakter kalır. Birinin kim olduğunu anlamak istiyorsanız, nasıl yaşadığına değil, nasıl veda ettiğine bakın. Çünkü herkes başarılarıyla değil, ardında bıraktığı insanlığıyla hatırlanır.

Dört kimyasal, bir hayat: Mutluluğun nörobiyolojik haritası

Elio’nun hikâyesi çok güçlü bir metafor olmuş 🌿. Dört kimyasalı “rehber” olarak kişileştirmeniz, soyut biyolojik süreçleri çok somut ve hatırlanabilir hale getiriyor. Özellikle: Dopamin’i harita çizen bir büyücü gibi anlatmanız, hedef–ödül döngüsünü çok iyi aktarıyor. Serotonin’in tepede manzarayı izleten bilge tavrı, özsaygı ile dinginlik arasındaki bağı sadeleştirmiş. Oksitosin’in kamp ateşi sahnesi, aidiyet ve güveni duyusal bir şekilde hissettiriyor. Endorfin’in sahildeki neşesi, bedensel hareket ile ruhsal iyileşmeyi bağlamış. Son bölümde bu dört “bilge yol arkadaşı”nın dengeye işaret etmesi, yazıyı bir anlam çağrısıyla tamamlıyor. Böylece okuyucu sadece “mutluluk kimyasalları”nı öğrenmiyor, kendi yaşamında nasıl denge kurabileceğine dair içsel bir pusula da alıyor. İsterseniz bu metni bir “modern masal” formatına dönüştürüp, daha kısa diyaloglarla öyküleştirebiliriz. Böylece hem LinkedIn/Medium gibi platformlarda daha akıcı okunur hem de seminerlerde hikâye anlatımıyla kullanılabilir. İstiyor musunuz, size böyle bir versiyon da hazırlayayım mı?

Yoksa kral (şimdilik) çıplak mı? (1)

MIT’nin hazırladığı “The GenAI Divide” raporu, 2025’in en çarpıcı iş dünyası belgelerinden biri oldu. Ocak–Haziran arasında yürütülen araştırma, 30–40 milyar dolarlık yatırımlara rağmen şirketlerin %95’inin GenAI’den sıfır getiri elde ettiğini ortaya koyuyor. Dönüşüm yalnızca medya ve telekomda hissedilirken, enerji ve malzeme sektörlerinde neredeyse hiç etki görülmüyor. Genel amaçlı LLM’ler bireysel kullanımda fayda sağlarken, görev odaklı çözümler kırılgan ve iş akışlarına uyumsuz kalıyor. Çalışanlar kişisel araçlarla “gölge AI ekonomisi” yaratmış durumda, ama resmi yatırımlar yanlış önceliklerle satış–pazarlamaya yığılmış. Raporda ayrıca, GenAI’nin iş gücünü hemen yok etmeyeceği, dönüşümün sınırlı kaldığı, şirket içi geliştirmelerin ise daha sık başarısız olduğu vurgulanıyor. Özetle, yapay zekâ vaatlerinin büyük kısmı henüz “demo” seviyesini aşamamış görünüyor.

Yapay Zeka’nın Sorumlulukları

Yapay Zeka (YZ), her alanda kullanılabilirken, yüksek işlem gücü, zaman ve enerji tüketimi gerektiriyor. YZ eğitimi için CPU, GPU ve TPU gibi işlemciler kullanılıyor. GPU ve TPU yoğun enerji tüketiyor ve YZ modellerini eğitmek karbon emisyonunu artırıyor. Transfer öğrenme ve model optimizasyonu gibi tekniklerle hesaplama maliyetleri düşürülmeye çalışılıyor. Sürdürülebilir YZ için enerji verimliliği ve çevresel etki önem kazanıyor.

Satışta Yeni Kılavuz, Büyük VERİ

Büyük veri, satış sektöründe devrim yaratıyor ve geleneksel analizleri aşarak şirketlere gerçek müşteri anlayışı sağlıyor. Veri havuzlarından elde edilen detaylı bilgilerle kişiselleştirilmiş satış ve pazarlama stratejileri mümkün oluyor. Bu veri analizleri, müşteri memnuniyetini ve şirket karlılığını artırıyor, rekabet avantajı sağlıyor.

Ekibinize Taze Kan Katma Zamanı Geldi mi?

Bir ekibe yeni bir yüz, taze bir nefes getirmek...

Popüler Yazılar

Ekibi Değiştirmek Kolay; Ya Kendini.

Kurumlarda gerçek ve sürdürülebilir dönüşümün anahtarı, dışsal değişikliklerden (ekip veya organizasyon şeması değişimi) ziyade liderin kendi içsel dönüşümünden geçer. Ekibi değiştirmek kolay olsa da, bu yalnızca görünürde bir hareket yaratır ve liderin iş yapış biçimi, öncelikleri ve alışkanlıkları sabit kaldıkça sonuçlar tanıdık kalır. Metin, kurumsal dönüşümün liderin öz-farkındalık ve öz-önderlik becerilerini geliştirmesiyle ivme kazandığını, bu becerilerin stres dayanıklılığını, performansı ve ilişkileri iyileştirdiğini vurgular. Etkili değişim için liderin "önce ben neyi bırakacağım?" sorusunu sahiplenmesi, savunmayı askıya alarak dinlemesi ve Dunning–Kruger tuzağından kaçınıp entelektüel alçakgönüllülük göstermesi gerekir. Kültür, liderin söyledikleriyle değil, örnekledikleri ve ödüllendirdikleriyle şekillenir; bu nedenle lider değişmeden kültürün değişmesi beklenemez. Pratikte bu, eski öncelikleri durdurmak, düzenli dinleme halkaları oluşturmak ve liderin kendi gelişim planlarını şeffaflıkla paylaşmasıyla başlar. Nihayetinde, hız ile ilerleme aynı şey değildir; en zor olan, yani liderin kendi davranışlarını değiştirmesi, ekibin değişmek zorunda kalması yerine istemesini sağlayan ve uzun vadede en verimli olan başlangıç noktasıdır.

Kişinin, “var olsun” diye uğraştıklarının yoklukları ile sınavı…

İnsan çoğu zaman sahip olduklarından çok, kendisinden esirgenenlerin peşine düşer; bu eksiklik duygusu kişiliği, kararları ve davranışları şekillendirir, hatta toplumsal sorunlara kadar uzanır. Freud’un “kişilik bastırılmış arzuların toplamıdır” sözüyle örtüşen bu hal, çocuklukta duyulmayan bir “aferin”den, iş dünyasında engellenen fırsatlara kadar her yerde kendini gösterir. Eksiklikler bazen sanatta yaratıcı güce dönüşse de çoğunlukla tatminsizlik, gösteriş merakı ve hatta şiddet olarak geri döner. Çözüm ise V.I.T.R.I.O.L. mottosunda gizlidir: insanın kendi iç derinliklerine inip arınması ve gizli taşını keşfetmesi.

Ünvanlar geçer, iyilik kalır

Çoğu insanın hayattaki hedefi meslek, para ya da başarı olurken “iyi insan olmak” çok az dile getirilen ama en kıymetli hedeftir; unvan, makam ve servet bir yere kadar taşırken, asıl değer vicdanla barışık kalabilmekte ve küçük anlarda erdemli seçimler yapabilmektedir. Haksızlığa karşı ses çıkarmak, menfaati reddetmek, affetmek gibi görünmeyen anlar insanın gerçek karakterini belirler. Toplum kalıplar dayatsa da, insanı ölümsüz kılan şey unvanı değil, “iyi bir insan” olarak hatırlanmasıdır.

İnsan Kaynaklarında Ücretlendirme: Adaletin Kaybolduğu Yerde Güven de Kaybolur

Bir iş yerinde maaş sadece bordroya yazılan bir rakam değil, çalışanın gözünde değerinin ölçüsüdür; adil olmayan ücretlendirme motivasyonu düşürür, sessiz istifayı tetikler ve yetenek kaybına yol açar. Google’ın şeffaflık politikası ya da Tesla’nın performansa dayalı prim sistemi gibi örnekler güveni artırırken, kişisel ilişkilere dayalı ücret farklılıkları ekip verimliliğini hızla yok edebilir. X kuşağı için güvence, Y kuşağı için şeffaflık, Z kuşağı içinse yan haklar ve esneklik öne çıkarken, en kritik nokta “eşit işe eşit ücret” ilkesinin korunmasıdır. Maaş, bir şirketin görünmeyen ama en güçlü sermayesidir; adalet sağlandığında güven, bağlılık ve verimlilik de beraberinde gelir.

Mobil ödeme sistemlerinin alışveriş alışkanlıklarımıza etkisi

Alışverişin dönüşen yüzünde en büyük rolü artık mobil ödeme sistemleri oynuyor. Telefon ya da akıllı saati POS cihazına yaklaştırmakla saniyeler içinde ödeme yapabiliyor, marketten kahve zincirine, online alışverişten taksiye kadar her yerde pratikliği hissediyoruz. Başta güvenlik endişesi olsa da şifreleme, parmak izi ve yüz tanıma teknolojileri sayesinde mobil ödeme, kart bilgilerini girmekten daha güvenli bir seçenek haline geldi. Küçük esnafın bile QR kodla ödeme alabildiği bu sistemler, harcamaları kolaylaştırırken bütçe kontrolünü zorlaştırabiliyor. Sadakat programları, kampanyalar ve sosyal paylaşım kolaylığı da tüketici davranışlarını yeniden şekillendiriyor. Sonuç olarak mobil ödemeler, bireysel alışkanlıklarımızdan kayıtlı ekonomiye kadar uzanan geniş bir dönüşümün merkezinde duruyor.

Şirket performansını Rakamlarla anlamanın yolları

Mali tabloları anlamak aslında karmaşık bir uzmanlık işi değil, doğru göstergelere bakabilme meselesidir. Tıpkı arabayla yola çıktığınızda yakıt göstergesine, motor sıcaklığına ve lastik basıncına bakarak güvenle ilerlemeniz gibi; iş dünyasında da bilanço, gelir tablosu ve nakit akış tablosu sizin yol arkadaşlarınızdır. Bilanço size şirketin bugünkü fotoğrafını sunar: elinizde hangi varlıklar var, ne kadar borcunuz var, özkaynaklarınız ne durumda? Gelir tablosu ise yol boyunca kazandıklarınızı ve harcadıklarınızı gösterir; hangi işlerden kâr ettiğinizi, hangi alanların size yük olduğunu ortaya çıkarır. Nakit akış tablosu ise en kritik soruya cevap verir: “Kâr ediyorum ama neden kasada para yok?” Asıl mesele, bu üç tabloyu tek başına değil birlikte okumaktır. Çünkü kâr eden ama nakit sıkıntısı yaşayan ya da güçlü bir varlık yapısına rağmen borç yükü altında ezilen şirketler görmek mümkündür. Düzenli takip, trendleri izlemek ve oran analizleriyle tabloları yorumlamak, sadece bugünü değil yarını da görmenizi sağlar. Doğru bakıldığında, mali tablolar size rakamların ötesinde bir şey söyler: Şirketinizin nefes alışını, kalp atışlarını, yani finansal sağlığını. Ve tıpkı bir yolculukta olduğu gibi, göstergelere dikkat eden sürücü daha güvenli ve uzun bir yol alır.

Sosyal Medyada bize katılın

İlk siz haberdar olun

Yazarlardan

Liderlik

İnovasyon

Sunum yaparken başarısızlığa uğramanın 20 altın yolu

Sahnede olmak, çoğu kişi için hayatının en heyecan verici anlarından biridir. Ancak, heyecanı “katlanarak” yaşamak isteyen, sıradanlığa meydan okumak isteyenler için gerçek bir fırsat:...

Yapay Zeka
Yapay Zeka

Şirketiniz için geleceği gören Yapay Zekalar

Belirsizliklerle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Tam da bu yüzden...

Yapay zeka uygulamalarında problem-çözüm uyumu neden önemli?

Yapay zeka (YZ) projeleri, son yıllarda iş dünyasından sağlık...

İnsan Kaynakları

Bali Uzaktan Çalışanların Yeni Hayal Adası

Bali, son yıllarda dünyanın dört bir yanından dijital göçebelerin...

Mülakatlarda asla sorulmaması gereken sorular

İş görüşmesi odasının havası ısınmış, karşılıklı gülümsemelerle profesyonel bir...

İK Yönetiminde Türkiye-Dünya arasında derin farklar kaliteyi etkiliyor

Türkiye'de insan kaynakları yönetimi, son on yılda önemli bir...

Yeniden Becerilendirme ve Yeniden İstihdam karşı karşıya

Fabrika zeminlerinden kurumsal ofislere, hastane koridorlarından lojistik merkezlerine kadar...

İlginizi Çekebilir

Teknoloji
Teknoloji

Teknoloji ve yaratıcılığın sınırsız dansı yeni sanat

Dijital sanat, 21. yüzyılın en dinamik ve dönüştürücü sanatsal hareketlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Geleneksel sanat formlarının dijital dünyayla buluşması, sadece yeni bir medyum...

Doğru Soruyu Sorma Zamanı Geldi

İyi bir iletişim ve karar verme sürecinde; bilgi, farkındalık...

Türk İş Dünyasının Geleceği Asya’da

Günümüzde, iş dünyası, küreselleşmenin etkisi altında hızla dönüşmekte; bu...

Teknoloji Dışı Startup’larla Dünyayı Değiştirmek

Son zamanlarda herkesin dilindeki o startup kavramı artık biraz...

Zincirin Halkalarında Dönüşüm, Tedarikte Yenilik Çağı

Tedarik zinciri yönetimi, müşteri beklentilerini karşılamak ve rekabet avantajı kazanmak adına dijital dönüşüm ve inovasyona odaklanıyor. Teknolojiler, süreçleri şeffaf ve verimli hale getirirken, çevre sürdürülebilirliği ve işbirliği önem kazanıyor. Özelleştirme ve risk yönetimi şirketlerin piyasa değişimlerine uyum sağlamasını sağlıyor, inovasyon ise sürekli bir süreç olarak önemini koruyor.

Alışveriş Sepetindeki Yeni Yıldaki Değişimler

Sosyal ve ekonomik değişimler zaman içerisinde alışveriş alışkanlıklarımızda da...

Hayalinizdeki İşe Son Adım Mülakatta Başarı

Mülakatınıza dış görünüş ve özgüvenle hazır olun. Şirketi ve sektörü araştırın; gülümseyin ve etkili iletişim kurun. Mütevazı olup, deneyimlerinizi rakamlarla güçlendirin. Pozitif bakış açısıyla, pratik yapın ve aktif dinleyin. Kendinizi olduğunuz gibi ifade edin ve mülakat sonrası teşekkür ederek ilginizi belirtin. Başarı sizinle!

Hayatınızın En Cesur Yolculuğuna Yelken Açmak

Gün doğumundaki renk cümbüşü gibi, kariyer yolu da zamanla...

Kurumsal Dünyada Yol Gösteren Kahramanlar

Kurumsal hayatta mentorluk, sadece bir görev değil, aslında bir...

Pazarlık Becerileriyle Liderlik Yapmak

İş dünyasında pazarlık, basit bir alışverişten çok daha fazlasını...

Pazarlama

Global satış platformlarında Türk girişimciler güçleniyor

Türk girişimciler, küresel e-ticaret platformlarında son yıllarda dikkat çekici...

Sloganlardan algoritmalara, reklamcılığın 10 yıllık değişimi

On yıl öncesinin reklam dünyasını bir an için gözümüzde...

İnsanlar Neden Satın Almaz?

Her gün binlerce satıcı, mağazalarda, ofislerde, telefon başında ya...

Kişisel Markanızda Sosyal Medya Dengesi

Dijital çağın pırıltılı sahnesinde, her birimizin görünmez iplerle bağlı...

Pazarlama dünyası maliyet kıskacında

İş dünyasının nabzını tutan pazarlama sektörü, son yıllarda eşi...