Av mısın yoksa Avcı mı?

Tarih

İleri düzey satış teknikleri ve yaratıcı satış yöntemleri eğitimlerimde sorduğum sorulardan biridir. Av mısınız yoksa avcı mı? Bu soruya verilen çok farklı cevaplar ve yorumlar olmaktadır. Bir an okumaya ara verin ve kendinize bu konuda ne düşündüğünüzü sorun.
Dünya var olduğundan beri besin zincirinin en üstünde olmadığınız sürece avcı dahi olsanız yine de başka bir türün avı olmaktan kurtulma şansınız yoktur. Bu nedenle hem av hem de avcılar tarih boyunca evrilerek bir diğerine üstün gelme yarışını sürdürmüşlerdir. Bu süreçte avcıların gözleri yüzlerinin ön kısımda, birbirine yakın olacak şekilde evrimleşmiştir. Böylece, yüksek bir derinlik algısı kazanılmış, gözlerinin görüş alanlarının belli kısımları çakışıp birbirlerini tamamlamış ve 3 boyutlu görüş sağlanmıştır. Bu sayede, hızla kaçabilen avlarının hareketlerini çok daha isabetli bir şekilde tespit edebilmiş ve başarılı bir şekilde avlanabilmişlerdir. Ancak bunun dezavantajı ise görüş açısının daralması olmuştur.
Avların ise gözleri kafalarının iki yanına ayrılmıştır. Böylece avın görebildiği açı genişlemiş, arkadan, üstten veya yanlardan gelen avcıları tespit edebilmişlerdir. Gözler iki yana ne kadar ayrıksa, görsel alan çakışması da buna paralel gittikçe azalır hatta hiç olmayabilir. Bu sebeple bu avlar etraflarını büyük oranda 2 boyutlu görürler ama daha geniş bir alanda hareketi tespit ederek av olmaktan kurtulabilirler.
Başarılı insanlarla konuştuğunuzda net hedeflerinin olduğu, sağda solda olanlarla ilgilenmek yerine kendilerine çizdikleri yolda istikrarlı bir şekilde ilerlediklerini görürsünüz. Onlar avcıdır. Avlarına kitlendiklerinde, aralarına hiçbir şeyin girmesine izin vermezler ve vazgeçmezler ta ki amaçlarına ulaşana kadar. Şayet dikkatleri dağılır ve sağa sola bakınmaya başlarlarsa onların da avlardan bir farkı kalmaz. Avlar ise zaten sağını solunu kollamanın peşinde, çevresinde bulduğu gıdalarla beslenip sürüsüyle eğlenip bir tehlike var mı diye çevresini kollayarak hayatını geçirir.
İnsanoğlunun gözlerine baktığınızda tam bir avcı profili sergilediğini rahatlıkla görürsünüz. Ancak onların diğer canlılardan farkı av veya avcı olmayı ömürleri boyunca dönem dönem seçme şansları ve fırsatları olmasıdır. Ben bunları hak etmiyorum, her şey benim başıma geliyor diye kurban rolü oynadıklarında farkında olarak ya da olmadan av olmuşlardır. Amaç ve hedefleri anlamsız ve bulanık bir hale gelmiştir. Kendine benzeyen, enerjisi düşmüş kurban sürüsü ile sohbet ederek ve minimum efor sarf ederek avcıların radarına girmeyi beklerler. Kolayca manipüle olurlar, sağını solunu kollamaktan, dedikodu yapmaktan önlerine bakmayı unuttukları içinde sık sık tökezlerler. Ne zaman sağa sola bakmayı bırakıp bir avcı gibi önlerine bakmaya başlarlarsa tekrardan gelecek anlam kazanmaya başlar ve koşmak ve başarmak için gerekli motivasyonu kazanırlar. Ancak bu her zaman kolay olmayabilir. Bazen yol gösteren, ilham veren ve örnek olan insanlara ihtiyaç duyarlar. Çalışma hayatında vizyoner bir lider, mentor veya koç bu konuda muazzam farklar yaratabilir. Küçük dokunuşlar ve yönlendirmelerle başlayan bu yolculuk, süreklilik kazandığında, becerileri her geçen gün sıradan avcılardan farklılaşarak muhteşem birer avcı olanların başarı hikayelerine dönüşür.
Satış departmanı da her gün dışarıda avlanmaya çıkan ve şirketine yemeğini getiren avcılardan oluşur. Bazen ekip halinde, bazen de yalnız başına avlanan satışçılar günün sonunda başarılı olmak zorundadırlar. Onlar için skor sıfır veya birdir. Bu pekte kolay bir iş değildir. Her başarılı avın arkasından ertesi gün kilometre sıfırlanır ve av tekrar başlar. Başarılar geride kalır, yine yeniden hedefler belirlenir ve yollara düşülür.
Benim de eğitimlerde özellikle altını çizmek istediğim nokta tam da budur. Satışta başarının anahtarı, net hedefler belirleme, hedefin peşinden istikrarlı bir şekilde koşulması ve başarının nihayetinde elde edilmesidir. Farkı yaratan ise bunun sürekli ve istikrarlı yapılabilmesidir.
Ne zaman kendinizi av gibi hissederseniz sadece aynaya, başınızın önünde konumlanmış gözlerinizin içine bakıp müthiş bir avcı olduğunuzu hatırlayın ve kaldığınız yerden koşmaya devam edin.
Yazımı çok beğendiğim bir Afrika atasözü ile bitirmek istiyorum.
Afrika’da her sabah bir ceylan uyanır,
En hızlı aslandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa öleceğini bilir.
Afrika’da her sabah bir aslan uyanır,
En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini yoksa aç kalacağını bilir.
Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yoktur.
Yeter ki güneş doğduğunda koşmak zorunda olduğunuzu bilin.

2 YORUMLAR

  1. Bazen av, bazen avcıyım; diye cevaplamıştım yazının başında sorunuzu kendime. Bazen de avına acıyıp ava dönüşen (eski) avcılara dönüşebiliyoruz; sorgusu ile biraz insana dair realiteyi sorgular buldum sonunda kendimi. Ne güzel anlarmışsınız. Emeğinize sağlık.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

İşinizden ayrılma zamanı geldi mi?

Her sabah işe gitmek için hazırlanırken, aynada kendinize baktığınızda...

Nasıl biri olduğunuzu merak ediyor musunuz? Bu yazıyı okumadan geçmeyin.

Kişinin kendi daha iyi versiyonunu yaratma arzusu giderek güçlenen...

İş Yaşamında Yaratıcı Zeka

Yapay zekanın yaşamımıza girmesiyle yaratıcı insan zekasının geri planda...

Gezginler için yeni teknolojiler

Günümüzde teknolojinin hızla ilerlemesi, seyahat deneyimini kökten değiştiren bir...