Her beyaz yakalının tepesinde sallanan Demokles’in Kılıcı, günümüzde herkesin derdi! Başarılı olmak isteyenler, işini ilerletme çabasındakiler, para kazanmanın peşindekiler, yatırımcı arayanlar, kredi denizinde boşa kulaç atanların ve aklınıza ne kadar sıkıntı geliyorsa hepsinin sebebi plansızlık…
Sanılanın aksine, iş dünyasında pek çok yöneticinin “iyi bir iş planı” yok. Geçtim “iyi” olmasını pek çoğu “kötü” ya da “eski” bir iş planından bile yoksun. Bunda iş planını ya kredi arıyorsanız ya da yeni girişimciyseniz gerektiği algısının rolü büyük. Pek çok kendi işinin patronu için iş planı fanteziden ibaret. Olmasıyla olmaması arasında farkı bilene de rastlamak çok zor. Plan, aklına gelen ilk fikir değil elbette. Araştırma, analiz, geçmişe ait veriler, geleceğe ilişkin tahminler, değişen tüketici ya da kullanıcı tercihleri, rakipler, fiyat ve fiyata dayalı biçimlenen ve satın alma kararına dönüşen piyasa koşulları iş planı söz konusu olunca “olmazsa olmaz” olarak kişilerin karşısına dikiliyor.
Şirket hangi büyüklükte olursa olsun ya da sahip olduğu köklü geçmiş açısından bakılırsa bakılsın gelecek değerlendirmesi aynı ölçüde önem taşıyor. Küçük bir şirketin önünde de yıllar var, büyük olanın da. Bu planlar 3 yıllık, 5 yıllık, 10 yıllık olabilir. Şirketin ister birkaç yıldan ibaret kısa geçmişleri olsun, ister yüzyılı bulan uzun bir geçmişleri olsun. Hepsi dönüp dolaşıp ileri dönük bu plan skalasına göre hareket etme gerekliliği ve gerçekliği ile yüzleşiyor.
Amerika’da Boston’da topluma motivasyon katmak için eğlence dünyasının önemli bir ismi olan Ted Cutler ile tamamladığımız festival sonrasında konuşurken, gelecek yıl için düşündüklerimizi paylaştığımızda “bana gelecek 50 yılın planı ile gelin” demişti. O yıllarda anlamamıştım, bunda adamın 80+ yaşında olmasının rolü vardı. Kendi kendime “50 yıllık plan neyine, 5 yıllık bir plan bile bol bol yeter” diye düşünmüştüm. Bu gün anlıyorum ki fena halde yanılmıştım.
Plan bedenden bağımsız bir çıktı!
Planların insanların ömürleri ile sınırlı olmadığını anlamam için ilk 50 yılı geride bırakmam gerekti. Yarım yüzyılı devirdikten sonra kendimi daha çok sevdim. Başarıyı daha canı gönülden kovalar hale geldim. Aksamalar ya da sapmalar olunca geçmişte yaptığım gibi ne kendime kızdım ne de başkalarına, hiç vakit yitirmeden oturup çözüm aramaya koyuldum. Çoğunlukla da buldum. Çabalarım hepsinde işe yaramadı, başarılarımın yanına başarısızlarım da eklendi. Bunlar kariyerime eklendikçe “hayatın tuzu-biberi” dedim, geçtim.
Bu yönetici özetinin önemini kavramama yol açtı. Vizyon sahibi olan kişilerin detaylar ile yitirecek zamanları olmadığını anladım. Eğer ben o günkü toplantıda söze bugün bildiğim yönetici özeti nosyonu ile söze “gelecek 50 yılın planı” diye başlasaydım her şey çok başka olabilirdi. Ön yargım sebebi ile “adamın 50 yılı yok” diye düşünmüş, boyumun da ölçüsünü almıştım.
Kurumsal yapının tanımının önemi…
Çok değer verdiğim genç bir profesyoneli notları arasında rastladığım ifadeyi ömrüm oldukça unutmam. Diyordu ki; “sizinle her şeyi tartışırım, yeter ki kavramlarda anlaşalım”. Önce felsefi bir yaklaşım diye düşünmüştüm, sonra anladım ki konuşacak konulara ilişkin kavramlarda anlaşamazsak bir yere varmak mümkün değil. Hava su dövmekten farksız bir sürek söz konusu.
Siz kavramları ortaya koymaz ve tanımları yapmazsanız müşterinin elinden ne gelir. Sloganı hatırlatmazsanız nasıl hatırlasın sizin markanızı!
Duygusallıktan sıyrılıp sayılar ile kucaklaşmanın dengesi…
Bunu yapmanın pek çok yolu olsa da başarı her zaman sağlam ve gerçekçi bir piyasa analizinden geçiyor. Hedefleriniz, ürün ya da hizmetleriniz, maliyetleriniz, pazardaki ederleri, moral değerleri, marjinal faydaları, pazara sunulmalarındaki diğer parametreler gibi pek çok göstergenin konsolide edilmesi gerekiyor.
Rekabet en önemli unsurlardan biri. İş planınınız başarısı ya da başarısızlığı buna bağlı. Daha doğrusu planın titizlikle çalışılıp çalışılmadığı bu aşamada ortaya çıkan bir unsur olarak yerini koruyor. SWOT analizi ile başlayan süreç rekabeti oluşturan diğer unsurlardan birinden diğerine, edge-to-edge bir karakter ile damgasını vuruyor.
Yoğurt yerken üflemek gerekmiyor!
Kurumsal yapı, operasyonel işleyiş, ekibinizin uyumu, profesyonellerin profilleri, şirket aktifleri gibi çok sayışa göz önünde tutulması gereken detaylara yeterince ve gerektiği ölçüde zaman ve kaynak ayrılması çok önemli. Eksiklikler her zaman sistematik olarak giderek büyüyen kayıplar anlamına gelebilir. Bu göz ardı edilmeyecek bir risktir.
Geçmiş deneyimler, kilit rol üstlenen yönetici ve çalışanlar, sosyal ve moral faktörler bir operasyonu çökertebilecek güce ve etkiye sahip olabileceğini aklınızdan çıkarmayın.
Stratejik birimlerde taktik gücün önemi…
Kurumsal yapıların makro kararlarının verildiği tepe yönetim takımı genellikle Stratejik Yönetim Birimi | Strategic Business Unit olarak tanımlanır. Adından anlaşılacağı gibi detayda olan konular, sorunlar ve çözümleri ile uğraşmaz.
Bu gereksinimleri ise Taktik Yönetim Birimleri | Tactical Business Units adı verilen yapılar üstlenir. Makro kararların ışığı ve rehberliği altında kurumsal kimliği pekiştiren ve birden fazla olan bu yapılar, deyim yerindeyse “mikro meselelere” odaklıdırlar. Çözümleri de buna göredir. Boylarını aşmaz, üzerine vazife olmayan konulara girmezler. Bu sayede de tıpkı bir saatin dişlileri gibi tıkır tıkır işlerler, kurumun zamanını her an doğru gösterirler.
Para olmasa iş dünyasını idare etmek (!) çok kolay
Finans ve muhasebe iş dünyasının vazgeçilmez unsuru olup başarının ve başarısızlığın, kar/zarar etiketli belli başlı göstergeleridir. Sayılar her şeyi anlatır, yalan da söyleyebilirler. O yüzden sayılar ile özellikle para miktarlarını ifade eden sayılar ile çalışırken ekstra dikkatli olunması gerekir.
Özetle; bir iş planın tam ve mükemmel olması için finansal özet de şarttır, tıpkı yönetici özeti, kurumsal tanım-kimlik, piyasa analizi, rekabet durumu, yönetim ve operasyonlar, pazarlama ve satış konularında olduğu gibi.