Sanayi Devrimleri, Toplumsal Etkileri ve Yapay Zeka (Bölüm – 1)

Tarih

SANAYİ DEVRİMLERİ ve TOPLUMSAL ETKİLERİ
Sanayi Devrimleri, Tarım toplumundan Endüstri toplumuna geçişi ifade eder.
Ekonomik, Sosyal ve kültürel alanlarda büyük değişimlere neden olmuştur. Dünyayı değiştiren en büyük devrimlerdendir.
“Sanayi Devrimleri” kavramını iyi anlamak için SANAYİ ve DEVRİM sözcüklerinin anlamlarını anımsamakta yarar vardır, “Sanayi”, hammaddenin işlenmesi, üretimin sağlanması için verilen uğraştır. Teknoloji ve Ekipmanların gelişmesini, Ekonominin büyümesini, İstihdam yaratılmasını sağlar. Tüketicinin gereksinimlerini karşılar. “Devrim”, hızlı ve köklü değişiklikleri ifade eden çok önemli eylemler dizisidir; dönüştürücüdür, toplumsal dinamizmi gösterir. Politik, sosyal, kültürel, bilimsel, sanatsal, teknolojik vs… gibi alanlarda devrimler olmuş ve olmayı sürdürmektedir. “Sanayi Devrimleri” adı, hem sanayinin, hem de devrimin çerçevesine tam olarak uymaktadır.
Dünyanın farklı yörelerinde yaşayan ilk insanlar yaşamlarını kolaylaştırmak için sofistike aletler geliştirmişlerdir. Bunlardan Homo Neandertalis çok özel aletler yapmış olmakla ünlenmiştir.
Göbeklitepe gibi Arkeolojik alanlarda, günümüzden 12 000 yıl öncesine kadar tarihlenen kalıntılarda, tarih öncesi insanların tasarımları ve becerileri görülmektedir. Mezopotamya, Mısır, Anadolu, Avrupa, Amerika ve Asya’ daki ilk insanların da araç gereç üretiminde ilginç buluşları vardır.
Sanayi Devrimleri Süreci

19.cu YY. ortalarında, İngiltere’ de (İskoçya’ da) Buhar makinesinin bulunuşu ile başladığı varsayılan Sanayi Devrimleri 1.0 dan 5.0’ a kadar numaralanarak adlandırılmaktadır, ancak bu sıralamanın burada kalmayacağı kuşkusuzdur, 6.0, 7.0 çoktan konuşulmaya başlanmıştır.
Her sanayi döneminin kendine özgü simgeleri vardır:
Sanayi 1.0, Buhar Gücü, Demiryolu, Tekstil ve Üretim teknolojileri
Sanayi 2.0, Elektrik Gücü, Petrol, içten yanmalı motorlar
Sanayi 3.0, Kömür, Bilgisayarlar, teknolojide ilerleme, otomasyon, dijitalleşme, Robotik
(İnsan – Makine şeklinde tanımlanır)
Sanayi 4.0, 2011 den beri içinde bulunduğumuz dönemdir (Makine – Makine şeklinde tanımlanır) Nesnelerin interneti (İoT), yapay zeka, dijitalleşme, otomasyon, robotik, 3D printerler
Sanayi 5.0, Uzay keşifleri, İnsan – Yapay Zeka işbirliği ve “Gelecek” olarak sıralayabiliriz.
Sanayi Devrimlerinin ilk dönemleri onlarca yılda geçilirken, son dönemleri yalnızca birkaç yılda geçilmektedir. Teknolojik olanakların artması ve küreselleşmenin gelişimi dönem geçişlerini hızlandırmaktadır.
Bu devrimlerin başlamasıyla insan gücünün yerini makineler almaya başlamıştır. İnsan, teknolojik ve sosyo – kültürel değişiklikleri anlama gayretindedir. Devrim hızla ilerlemektedir, artık yaşam bambaşka bir boyuta geçmektedir Dişe diş bir dönem başlamıştır. Sanayi uygulamaları bilimde keşifleri, keşifler de sanayide ilerlemeyi sağlamaktadır. Sanayi ile bilim arasında karşılıklı etkileşim vardır, teknolojik ilerlemeler, endüstriyel üretimde devrim yaratmıştır.
1789 Fransız İhtilali büyük bir devrimdir, modern demokratik değerlerin, İnsan haklarının gelişimine öncülük etmiştir. Özgürlük, eşitlik, laiklik, yurttaşlık hakları, temsili demokrasi, hukukun üstünlüğü ve milliyetçilik gibi kavramların değerleri anlaşılmaya başlanmıştır. Hakların mücadele ile kazanılabileceği anlaşılmıştır.
Sanayi devrimi, sosyal devrimin gerçekleşmesini zorlamaya başlamıştır. İşçi – Burjuva çatışmaları, sanayi devrimi sonucunda ortaya çıkan kapitalizmin yükselişi ile başlamıştır, Köylerden kentlere göçen işçiler, düşük ücretle, kötü koşullarda, uzun süreli çalıştırılmaya zorlanmaktaydılar. Karl Marx (1818 – 1883) ve benzer teorileri savunan düşünürler, işçilerin sömürüldüğünü, kapitalist sistemde adaletsizlik olduğunu savunmaktaydılar.
Daha sonra Burjuva sınıfı ortaya çıktı; bankacılık, ticaret, imalat ve diğer ekonomi sektörlerinde etkili olmaya başladı, siyaseten güç kazandı. Aristokrasi, burjuvaziyi kendisi için ekonomik ve siyasi tehdit olarak algılamaya başladı. Bu süreçler, burjuva sınıfı ile İşçi sınıfı arasındaki çatışmanın temelini oluşturdu, aynı zamanda aristokratlar ile burjuvalar arasında da çıkar çatışmaları başladı. Yeni devletlerin kurucuları genelde burjuvalar olmaya başladı.
1919 yılında İLO (International Labor Organisation) kurulmuştur, 19. YY.’ ın sonlarında emekçiler toplu sözleşme, işsizlik sigortası (İngiltere 1911, Almanya 1927, ABD 1935, Türkiye 1999), grev haklarını elde ettiler. Dünyada sendikalaşma başlamıştır. Ülkemizde 1967 yılında Türk – iş ve Disk, 1976 yılında Hak – İş kurulmuştur. Emekçiler yararına en önemli haklar Bülent Ecevit’ in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Başbakanlığı döneminde elde edilmiştir, “Toprak İşleyenin, Su Kullananın” sözü sloganlaşmıştır.
Sanayide, Ekonomide ve Sosyal yaşamda bu gelişmeler olurken, Dünya Siyaseti Doğu ve Batı bloklarına ayrılmıştı, Batıda Serbest Pazar ve özgürlükçü siyasetler uygulanırken, doğu bloğu ülkelerinde, SSCB ve Çin’ in önderliğinde sosyalist veya komünist bir kalkınma modeli uygulanmaktaydı. Bu dönemde gelişen savaş sanayisi sivil ve uzay teknolojilerini olumlu etkilemiştir.Silahlanmanın risklerinin yanında caydırıcılık etkisi de vardır.
SANAYİLEŞMENİN ETKİLERİ
Sanayileşmenin olumlu etkileri olarak ekonomik büyümeyi hızlandırması, üretimi ve kârlılığı artırması, yaşam standardını yükseltmesi, işçilerin ve kaynakların daha verimli kullanılmasının sağlanması, daha kaliteli istihdam sağlanması, eğitim ve bilgi seviyesini yükseltmesi, teknolojik ilerlemeyi hızlandırması gelmektedir.Sanayileşmenin olumsuz yanlarına gelince, çevresel kirlenme, kaynakların tükenmesi, işsizlik ve sosyal eşitsizlik ortaya çıkmaktadır.

Grafik 1. Serdar Yurdakul’ dan alıntı birinci grafik son 250 yılda dünyadaki tükenişi göstermektedir (1750 – 2000). Nüfus artışı, CO2 salınımı, Temiz su tüketimi, gübre tüketimi, deniz balıkları tüketimi ve tropikal ormanların yok edilişindeki trajik gidişat görülmektedir.

Grafik2. İkinci grafikte ise 1900 -2100 yılları arasındaki 200 yılda kaynakların, gıdanın, endüstri ürünlerinin gerileme tandansı görülmektedir,
SOSYO – EKONOMİK ETKİLER
Kömür, buhar, su gücü, elektrik Teknolojik gelişmelere ivme kazandırmıştır. Şehir nüfusu artmış, varoş yaşantısı başlamış, yepyeni bir kültürün belirlediği sosyal ve siyasi gruplar doğmuştur. Aile yapıları değişmiş, kadınların işgücüne katılımı artmış, kadın, ekonomik ve sosyal özgürlüğüne, kavuşmuştur. Günümüzde de Teknolojideki hızlı ilerlemeler, Otomasyon ve Yapay Zeka (YZ) gibi yeni dönüşümler, toplumlar üzerinde yepyeni etkiler yaratmaktadır.
Küreselleşme, toplumların kültürel alışkanlıklarını ve değerlerini değişime zorlamaktadır. Toplumsal eşitsizlikler, ekonomik adaletsizlikler, çevre sorunları gibi konular, çağımızın kritik sorunları arasında yer almaya başlamıştır. Çevre sorunları, büyük ölçüde Sanayi ve ürünlerinin artması ile ortaya çıkmıştır. Son 250 milyon yılda dünyada beş büyük çöküş ve yokoluş yaşanmıştır. “Kuvaterner yokoluş” olarak adlandırılan “Altıncı Yokoluş” şu anda devam etmekte ve insan eliyle meydana gelmektedir. Birçok bitki ve hayvan türü yok olmakta veya yok olma tehditi altında bulunmaktadır.

    CEVAP VER

    Lütfen yorumunuzu giriniz!
    Lütfen isminizi buraya giriniz

    Sosyal Medyada Paylaş

    Popüler Yazılar

    Bunları da sevebilirsiniz
    Bunları da sevebilirsiniz

    İş gücünü dönüştüren 4 Teknoloji ve 7 İş gücü sektörü

    WEF’in Ekim 2025 tarihli “Jobs of Tomorrow” beyaz kâğıdı, işgücünü dönüştüren dört teknolojiyi, AI, robotlar ve otonom sistemler (fiziksel AI), enerji teknolojileri ile ağlar ve algılama, merkeze alıp dünyanın en büyük yedi iş grubuna (tarım, imalat, inşaat, işletme-yönetim, toptan/perakende, ulaştırma-lojistik, sağlık) etkilerini resmediyor: İşverenlerin %86’sı AI’ın 2030’a dek şirketlerini dönüştüreceğini öngörürken, gen AI tabanlı “AI ajanlarının” bağımsız görev yürütmesi üretkenlik vaat ediyor fakat gizlilik ve güvenilirlik risklerini büyütüyor; robotik kurulumları 2020’den beri yılda %5–7 artarken son iki yıldaki yaklaşık %40’lık maliyet düşüşü ve kurulumların %80’inin Çin, Japonya, ABD, Kore ve Almanya’da yoğunlaşması fiziksel otomasyonu hızlandırıyor; enerji tarafında işverenlerin %41’i dönüşüm bekliyor ve EV’ler ile veri merkezleri yeni talep dalgaları yaratıyor; ağ ve sensörlerdeki ilerleme (yüksek çözünürlüklü kameralar, LiDAR, dokunsal sensörler) diğer tüm teknolojilerin etkinliğini katlıyor, ancak Avrupa’daki %91’e karşı Afrika’daki %38 internet erişimi dijital uçurumu büyütme riski taşıyor. Bu tablo, tarımda dron operatörlerinden veri analistlerine uzanan yeni rolleri, imalatta AI destekli kalite güvencesi ve kök neden analitiğini, inşaatta BIM+AI ve yarı otomatik tuğla döşemeyi, işletme-yönetimde uzaktan çalışmanın ve Aİ’nin belirsiz denklemini, perakendede talep tahmini ve enerji depolama altyapısının teknik operatör ihtiyacını, lojistikte AI ajanları, depo robotları ve gerçek zamanlı platform optimizasyonunu, sağlıkta idari otomasyonla %70–90’a varan işlem süresi düşüşlerini ve tahmine dayalı analitiği bir arada gösteriyor; fakat aynı anda beceri-eğitim uyumsuzluğu, düşük-orta beceri işlerde kitlesel kayıp, insan özneliğinin algoritmik erozyonu ve enerji/ekoloji sınırları gibi kırılganlıkları büyütüyor. Sonuçta resim net: üretkenlik ve ölçeklenebilirlik teknolojiden gelir, ama geleceğin işinde değeri belirleyecek olan hâlâ insanın kendisi, yaratıcılık, etik yargı, empati ve uyum becerisi; yani makinenin kurduğu düzenin içinde anlamı kurabilme gücü.

    Kapıdan Gidenler, Gönülden Gitmeyenler: İşten Çıkarmanın İnsani Yüzü

    Özetleyici şöyle dedi: Bir iş görüşmesinde adayın “En son işten çıkarılan kişinin sebebi neydi ve bu sürece nasıl yaklaştınız?” sorusu, konunun özünü tek cümlede yakalamıştı: Bir şirketin karakteri, zor zamanlarda insanlarına nasıl davrandığıyla belli olur. İşten çıkarma genellikle bir maliyet önlemi gibi görülür, ama asıl maliyet içeride kalır; güven, bağlılık ve üretkenlik sessizce azalır. Araştırmalar, saygısız ve şeffaflıktan yoksun süreçlerin çalışan bağlılığını ve iş tatminini dramatik biçimde düşürdüğünü gösteriyor. Kalanlar, bir sonraki sıranın kendilerine gelip gelmeyeceğini düşünür; ortaya çıkan sadakat, çoğu kez yalnızca hayatta kalma içgüdüsüdür. Oysa bir çalışanı nasıl uğurladığınız, kalanlara verdiğiniz en kalıcı kültür dersidir. Saygıyla yönetilen bir ayrılık, ileride mezunlar ve “bumerang” çalışanlar olarak geri dönen gerçek bağlılık tohumlarını eker. Bu nedenle şeffaflık, teşekkür ve onurlu veda mektupları sadece nezaket değil, stratejik bir yatırımdır. Çünkü insanlar işten çıkarılma anında değil, o anın nasıl yönetildiğinde şirketlerine dair gerçek fikri edinirler. Bir fırtına geçtikten sonra kurumun geleceğini belirleyen, gidenlerin ardında kalan sessizlikte duyulan güvendir.

    İş Hayatında Sessiz Felaketler

    Sabahları aynı yüzler, aynı sessizlik; herkesin elinde telefon, yüzünde yorgun bir ciddiyet. Modern çağın görünmez marşı, verimlilik temposuyla atılan adımların arasında insanın sesi kayboluyor. Artık felaketler iflasla, krizle değil, içten içe yanan tükenmişlikle ölçülüyor. Dışarıdan parlak, içeriden boş insanlar birer birer sabah işe koşarken aslında kaçıyor, kendinden, sessizlikten, anlam arayışından. Kariyer bir umut olmaktan çıkıp bir yarışa, bir maskeye dönüşmüş; herkes güçlü görünmeye mecbur, herkes “iyiymiş gibi” yapıyor. Mobbing, görünmeyen rekabet, gülümseyen yorgunluk… Modern ofisler sessiz yangınlarla dolu. Bir mail, bir karar her şeyi yıkabiliyor, çünkü sistemde insanın adı yok. Ama yine de bir umut var: çünkü felaketin içinde bile insaf, anlayış, teşekkür hâlâ mümkün. Çalışmak, sadece üretmek değil; yaşamakla, anlamla, insanla bağ kurmak olmalı. Asıl felaket unutmaktır ,neden başladığımızı, neye inandığımızı unuttuğumuzda. Yorgun yüzlerin arasında hâlâ “Ben hâlâ kendim miyim?” diye soranlar var. O soru varsa, umut da var. Çünkü insan, çalışarak değil, anlamını koruyarak insan kalır.

    Kamera, Işıklar, Motor?

    Yapay zekanın yaygınlaşmasıyla birlikte, kullanım alanları veri analizinden sanata, yazıdan videoya kadar genişledi. DALL-E ve Imagen gibi ilk görüntü modelleri hatalarına rağmen bu devrimin öncüleriydi; ardından gelen Veo 3, sesli video üretebilen ilk model olarak çıtayı yükseltti. Aynı dönemde “AI Commissioner” filmiyle dünyanın ilk yapay zeka aktrisi Tilly Norwood sahneye çıktı, hatta bir menajerlik ajansına kaydoldu. Meta, Midjourney ortaklığıyla “Vibes” adını verdiği tamamen yapay zekalı bir video paylaşım alanı kurarken, OpenAI da Sora 2 modelini ve buna bağlı sosyal medya platformunu duyurdu; kullanıcılar artık yapay zekayla video üretip birbirlerinin içeriklerini yeniden kurgulayabiliyor. Google’ın Veo 3.1 sürümü ise daha doğal sesler, gelişmiş dudak senkronu ve kesintisiz sahne akışıyla dikkat çekti. Kusurları hâlâ gözle görülse de bu modeller artık insan benzeri karakterler yaratabiliyor, fiziksel tutarlılığı koruyabiliyor ve hikâye devamlılığını yakalayabiliyor. OpenAI destekli 30 milyon dolarlık “Critterz” filmi ve Amazon’un kişiye özel içerik üreten Showrunner projesi, sinema ve eğlencenin geleceğine işaret ediyor. Ancak tüm bu ilerlemenin merkezinde hâlâ insan var; çünkü yapay zekanın yaratıcılığı bile insanın üretiminden doğuyor. Bu nedenle teknolojinin gelişimi, sanatçıyı dışlamadan ve kötüye kullanıma açık bırakmadan sürdürülmek zorunda.