Denetim ve Kontrol Yarattığı Algı Kadar Güçlüdür

Tarih

Denetim ile başlayıp mali işlerde ve şimdi de danışmanlık ile devam eden çalışma hayatımda sınır tanımayan suiistimallere tanıklık ettim. Çoğunu araştırıp raporunu yazdım. Niyet edilerek hedeflenen bir tecrübe kazanımı olmasa da suiistimalin oluşturduğu iklim ile ilgili bir birikim ve buna dayalı bazı önyargılarım oluştu.
Örneğin bir kurumdaki toplam sayının belli bir yüzdesinin önüne tutarını bilmediğin milyonları koyup akşam bıraksan sabah bir kuruşu bile eksilmeden geri alırsın. O parayı saymadan emanet ettiğini bilse bile gözünü kırpmadan ve elini de o paraya sürmeden nöbetini tutan insanlar vardır.
Diğer taraftan aynı kurumun içinde küçük bir yüzde vardır ki nefes aldıkları her an hile ve hırsızlık nasıl yaparım diye düşünmeden kendilerini alamazlar. Genelde geç fark edilir ama öyle bir noktaya gelirsin ki bu kesimin elini sıksan hemen sonrasında parmaklarını tam mı diye sayarsın!
Kurumdaki denetim ve kontrol mekanizmalarını birbirine zıt ahlaki değerler ve motivasyon taşıyan bu iki gruba göre kurgulamazsın.
Birinci gruba göre kontrol mekanizmalarını kurgulamak naiflik, ikincisine göre de maliyetli olur. Her iki durumda da kurumun süreçlerini kilitler kaosa zemin hazırlamış olursun. Birbirine zıt bu iki uç grubun dışında kalan, sayıca çok daha geniş kitlenin olduğunu varsayarak kontrol mekanizmalarını dizayn etmek aklın yoludur.
Bu geniş yüzdeyi oluşturan kesim genelde karşılık beklemeden iyilik yapan, onlara yardım için adım atana koşanların içinde bulunduğu “ahlaklı” bir kesimdir. İçlerinde suistimal yapıp yakalanırsam ne yaparım endişesini taşırlar. Toplumda da karşılığı olan bu ahlaklı iyiliksever kesimi her ne sebepten olursa olsun şeytanın dürtmesine müsait olmalarını önlemektir amaç.
Kontrol ve denetim mekanizması bu geniş grubun tabiri caizse şeytana uymaması üzerine dizayn edilir. Amaç onları yakalamak değil onlar nezdinde ortaya konan denetim ve kontrol olgusu ile ilgili yaratılması umut edilen algıdır. Denetim ve kontrol mekanizmalarının gücü onlara muhatap olanlarda yarattığı algı kadar güçlüdür.
Ama gel gör ki aldığı her nefeste şeytanlık düşünen kesimin sayısı ve yaptıkları ayyuka çıktıkça ve yaptırımsız kaldıkça günlük hayatın çeşit türlü anlık baskıları bu geniş kesimdekileri de zorlamaya başlar. Yanlış olduğunu bildikleri ve yapmamaları gereken adımları atmaya cesaretlendirme sonucunu doğurur. Yanlışları normalleştirir.
Kurum için çürüme ve içten çöküş (İngilizcesi “implosion”) o zaman başlar. Bu safhaya gelinmiş olması kurumun sürdürülebilir olması için büyük tehlikedir.
Aynı zaman diliminde farklı konu ve birimlerde ortaya çıkan suiistimaller bir noktadan sonra birbirinden bağımsız birer münferit olay olarak görülmemeli. Yalnızca ortaya çıkan suiistimaller ile sınırlı önlemler alınmamalıdır.
Yaşananların içten içe çürümenin su yüzüne çıkmasının göstergesi olup olmadığını anlamak için uçtan uca ciddi bir gözden geçirme yapılmalıdır.
Denetim olgu ve algısının kontrolden çıktığını kırmak için gerekirse kurumun dışından da destek alınmalıdır.
İçten çürümeyi böyle bir farkındalık ve plan çerçevesinde ele alırsanız doğru iklimi tekrar inşa etmek mümkün olur.
Sürdürülebilir bir kurum olmanın gerekliliği olan kontrol ve denetim olgusu, algısıyla birlikte yok olduktan sonra içten çürüme itibarlı olduğunu düşündüklerimizi de öğütmeye başlar noktaya gelir. Kurumun yok oluşu da o zaman olur çünkü kurumun kuruluşundaki değerler ile birlikte umut olabilecekler de yok olur.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Sosyal Medyada Paylaş

Popüler Yazılar

Bunları da sevebilirsiniz
Bunları da sevebilirsiniz

Değişime Karşı Dirençle Mücadele

Dijital dönüşümün baş döndürücü hızla ilerlediği günümüz iş dünyasında,...

Müşteri hizmetlerinde Türk misafirperverliği

Türkiye'de müşteri hizmetleri alanında sessiz bir devrim yaşanıyor. Yapay...

Vaatler Dünyasında Yıkılan Hayatlar

Kurumsal dünyada her gün binlerce söz havada uçuşurken, kaç...

Yeniden Becerilendirme ve Yeniden İstihdam karşı karşıya

Fabrika zeminlerinden kurumsal ofislere, hastane koridorlarından lojistik merkezlerine kadar...